Sayfalar

4 Ocak 2004 Pazar

Ali Mümtaz Arolat

Ali Mümtaz Arolat

Ali Mümtaz Arolat, doğumu 23 Temmuz 1897, İstanbul; ölümü 4 Eylül 1967, İstanbul. Türk şair. Tabiat ve aşk temalarını işleyen hece ölçüsündeki şiirleriyle tanınır. Türkiye'nin ilk sembolist şairlerindendir. Ali Hasan, Ali Mümtaz takma adlarını da kullandı. 

Babası, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Doğu Cephesinde III. Ordu kumandanlığında bulunmuş olan Hasan İzzet Paşa, dedesi, Adana-Halep kumandanı iken Halep‘te vefat eden Ferik Ali Muhsin Paşadır. Annesi Fatma Refia Arolat idi. Çocukluğu yazları Kefeli köyünde bulunan bir yalıda, kışları da de­desi Rifat Paşa‘nın Aksaray‘daki konağında geç­ti. Öğrenimine Burhan-ı Te­râkki Mektebinde başladı. Bir sene sonra Alman Mektebine devam etti, rahatsızlandığı için, Heybeliada‘ya yerleşip ailesiyle bir sene orada kaldı. Bu süre içinde okula gidemedi, bundan sonra bir sene Nümûne-i Terâkki Mektebine gitti, ardından Galatasaray Lisesine kaydoldu. Orta tahsilini Galatasa­ray Lisesinde tamamladı. Lise ikide iken Birinci Dünya Savaşı‘nın başlaması üzerine gönüllü olarak askere gitti. Savaş sonrası Ticaret Lisesinden mezun oldu (1922). Çeşitli bankalarda memurluk yaptı, muhasebe müdürlüğünden emekli oldu. Yirmi beş yaşında iken büyük halasının kızı Fıtnat Hanımla evlendi, beş erkek çocuğu oldu. Zincirlikuyu Mezarlığına defne­dildi.

İlk şiirlerini Sezâ imzasıyla Halit Fahri‘nin çıkardığı Nedim dergisinde (1919) yayımladı. Daha sonra kendi imzasıyla Şair (1918-22), Güneş, Yarın, Yeni Mecmua, Millî Mecmua (1925-27) ve Dergâh (1921-22) dergilerinde şiirler yayımladı. 1926 yılından sonra, şiirlerini Varlık dergisinde, Türk Şairleri ve Mütarekeden Sonrakiler isimli antolojilerde yayımladı. En önemli özelliği, ince melâlidir, Şiirlerinde rastlanılan yaşama sevinci, aşk, tabiata olan bağlılık gibi temalar da bu ince melâlin sınırları içerisinde verildi. Fecr-i Atî topluluğunun bir özelliği olan umutsuzluk ve marâzi hal, Ali Mümtaz’da da kendini hissetti­rdi. Şiirde hayâl unsurlarına çok fazla yer ver­di. Başka diyarların, farklı iklimlerin arayışı ve hülyası içinde oldu hep. Şiirlerinde, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’in etkisi hissedildi. Sembolist imgelerden yararlandı. Hece veznini usta­lıkla kullandı. Dönemindeki pek çok şairin tersine, şiirlerinde millet ve memleket me­selelerine yer vermedi. Cumhuriyetin ilânın­dan sonraki yıllarda yazdığı şiirlerinde serbest nazmı kullandı.

“Mısra ve kelimeye büyük önem veren şair, kullandığı kelimelere Fransız Parnasyenlerini andıran bir ahenk katmakta ve mısra sonlarında özellikle tunç kafiyeyi kullanmakta büyük bir ustalık göstermiştir. “Bir Gemi Yelken Açtı” şii­riyle, daha önce Cenab Şehabeddin ile başlayan ve sonra Ahmet Haşim ve Emin Bülend gibi şairlerle devam eden çöl romantizmin’in yerine, deniz romantizmini başlatmıştır. Ali Mümtaz Arolat’ın şiirlerinin teknik bir özelliği de, eskilerin “redd-i mısra” ismi ile uyguladıkları sanatı, genişleterek “redd-i beyt” haline getirmesi ve üç beyitten olu­şan altı mısralı manzumeler yazmış olmasıdır.

“Dilindeki sadelik ve hayalindeki tabiîlikle, öz­gün bir ifade tarzı bulmuş, hece veznini ve serbest nazmı ahenkli bir eda ile kullanabilmiş olan Ali Mümtaz Arolat, bugün de büyük bir zevkle oku­nan şairlerimiz arasındadır.” Şerif Aktaş.

Heceyle yazan şairler arasında şiirleri tema bakımından: Necip Fazıl'ın şiirleriyle bazı ortak yanlar taşıyan Ali Mümtaz Arolat, antolojilerde genellikle "Bir Gemi Yelken Açu" adlı tek şiiriyle yer almakta, ya da büsbütün dışta bırakılmaktadır. Oysa yakın bir inceleme, Cumhuriyetin ilk yılları dönemindeki Türk şiirinin özgün ve önemli bir şairiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Dili kullanmadaki rahatlığı, benzetmelerindeki yalın çarpıcılık, denge ve lirizm bu şiirlerin başlıca özellikleridir. "Ölüm ve Unutulmak" bu temanın Türk şiirinde belki de en etkili örneğidir... Şiirlerinin topluca yeniden yayınlanması çağdaş şiirimiz için bir kazanç olacaktır.


Eserleri

  • Bir Gemi Yelken Açtı (1926), 
  • Hayal İkliminden Dönen Diyor ki (1960).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder