Sayfalar

8 Ocak 2008 Salı

San Francisco'lu Şair Jerry'nin Diyaloğu

-- Demek ki,
geçmişte şair olan, bugün de yargılanmayı isteyen,
kendisinin ve 60'lı yıllardaki dünyanın tanığı?
-- Evet!
-- Yanıtlarda gerçeği söyleyeceğinize ant içiyor
musunuz?
-- Evet.
-- Gezegenlerin en kocamanında ve en mutlusunda
yaşayarak, benim kalburumdan küçük bir kum
tanesinde...
-- Evet.
-- ...siz kendi deneyinizi mi yapıyordunuz?
-- Evet.
-- Şarkı söylemeyi seviyor ve müziğin --
yıldızınız olduğunu sanıyor muydunuz?
-- Evet.
-- İnce bir kulağa veya sese sahip miydiniz ve hiç değilse
konuyu biliyor muydunuz?
-- Hayır.
-- O daracık ağızlı kadını tanıyor muydunuz?
Ve fenerli evin gölette hayali görünüyor muydu karo
valesi gibi?
-- Hayır.
-- Hep viski mi istiyordu, buzsuz ve sodasız?
-- Hayır, hayır, hayır!
-- Siz ona hayatı emanet ettiniz. Nerde o kadın?
-- Yok.
-- Çekmediğiniz kalmadı - kral merhameti, siyaset, para,
yoksulluk, sırf şiirler gün yüzüne çıksın diye ucuz bir
şöhret ve ardından şöyle zamlı bir ödemeyle.
-- Evet.
-- Fakat yine de, üstün başarılı öğrencim, bilginiz 5
üzerinden 2'lik mi?
-- Evet.
-- Çöl diyordunuz - ama kentlere gidiyordunuz, gururu
yendiniz mi, gazetelerin moda ismi olduktan sonra?
-- Hayır.
-- Hedefe yaklaştınız mı, stadyumlar size 'Ver!' diye
bağırdığında?
-- Hayır.
-- Şiirlerde hep - sorular, onlarda ne varsa
bu da sadece zarar,
işin verimi
düşüyor mu bu zırvaları okuyarak?
-- Evet.
-- Ve siz yine de bir gün ışığın parıltısıyla
karşılaşacağınıza inanıyor musunuz?
-- Evet.
-- Oğlanlar, ya belki
Kızlar, ya belki...
Fakat yılların yükü altında ezilmiş olacaklar.
Arkadaşlar 'dada'ya yöneldiler mi?
-- Kimisi öyle.
-- Her şey - zevzeklik,
sizde anlam yok, şair!
-- Yoksa, evet.
-- Mutluluk verdiniz mi hiç o kadına, ki
onun kişiliğini ünlü kılmak için ne çok uğraş verdiniz?
-- Evet,
yani hayır.
-- Blucinini zor giyen, şiir yazan çalı horozu,
şarkı söylüyor musun kendi hayatının gırtlağını sıkarak?
Eve döneceksin - orada yer gök inliyor mu?
-- Evet.
-- Paris Convention'u özgürlükten yana mıydı?
Onun haklılığı cinayete mi dönüştü yoksa?
-- Evet.
-- Sizin topraklarınızda soğuklar, soğuklar,
öyle bir alan ki, bağırsan da - her şey
yok'a çıkar mı?...
-- Evet.
-- Siz karanlıktan alnınızla avlu kapısını zorlayıp kırıyor
muydunuz?
Hem avlu kapısının arkası yine karanlık mı?
-- Evet.
-- Gerek yok, gerek yok, gerek yok, gerek yok, gerek yok,
belâ gelecek başa.
-- Vücudunuza acıyor musunuz? pekiy,
ya annenize kalan yılların gizemine?
-- Evet.
-- Evet mi?
-- Hayır.
-- ?...
-- Hayır.
-- Demek ki, deneye devam ediyorsunuz? Haydi!
Bu günah çıkartma canıma yetti,
siz - delisiniz, sahte put, beyinsizin teki, asalak!
Güzel konuşmalar yapmaya mı gidiyorsunuz, kötülüğü
yenmeye mi,
affetmeye mi yoksa?
Gerçek nerede peki? 'Evet'te mi, yoksa 'hayır'da mı?

Yanıtlara sıkıştırılmamıştır
kaderler ve gözyaşları.
Soruda gerçeğin taa kendisi.
Şairler -- sorudur onlar.


Andrey Voznesenski
1967

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder