Şiir, Sadece: 2008-12-14

19 Aralık 2008 Cuma

İhtiyarlar Balladı

onlara ün mü gelir bazı ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları
idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları
yorgun öksürükleri oturup kalkışları
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
uysal bir gülümseme tek sızlanışları
idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları

yolculuk sabaha mı yoksa akşam üstü mü
aylardan bu ay mı günlerden acaba ne gün
yılan gibi çöreklenmiş bu boğuk kördüğümü
çözebilirsen çöz çözememekten üzgün
kaç kere hesabını çıkarırlar bir ömrün
şu yağmurlu güz dünyadaki son güzü mü
bir daha yiyecek mi yediği şu üzümü
ya uykuda giderse söylemeden son sözünü
ölmek var mı farkına varmadan öldüğünü
yılan gibi çöreklenmiş bu soğuk kördüğümü
çözmeye uğraşırlar çözememekten üzgün

bakılan her resim bütün bir ömrü saklar
ellerini kaldırsalar yıllar dökülüşür
birazdan yalıda sanki buluşacaklar
bir yerde saat çalsa o sevgili görünür
umut heykeli midir ay ışığı örtünür
bir pencere açılsa unutulmuş şarkılar
çocuk bahçelerinden nasıl yankılanırlar
kalkan her vapurda giden bir yolcu var
gönderilen her mektup onları götürür
idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar
sabahtan akşama her gün kaç kere ölür


Attilâ İlhan
Böyle Bir Sevmek

18 Aralık 2008 Perşembe

Şevkimi Arttırır Aşkımın Demi

Şevkimi arttırır aşkımın demi
Sevdiğim benimle olduğu zaman
Defolur da gider gönlümün gamı
Gelip de yanıma güldüğü zaman

Söyledikçe lezzet vardır sözünde
Ruz şeb hayali iki gözümde
Huda'nın emriyle yarin yüzünde
Ak güller açılır güldüğü zaman

Aşkımın dumanı serimi bürür
Divane gönlümü gah ele alır
Sanırım vücudum cennete girer
Yarimi koynuma aldığım zaman

Nar-ı aşkın ile vücudum yandı
Bir asılzadedir huridir kendi
Sanırım ki gökten bir melek indi
Kolların boynuma saldığı zaman

Kuloğlu'yum bozbulanık akarım
Hasret oduna can u cismim yakarım
Ne rızkıma ne malıma bakarım
Yar aşkı kalbime doğduğu zaman


Kuloğlu

Sana Derim Ela Gözlü Meleğim

Sana derim ela gözlü meleğim
Senin bana incindiğin nedendir
Kereminden makbul eyle dileğim
Senin bana incindiğin nedendir

Yolunda ah edip kanları döken
Olurmuş engelin gözüne diken
Bunca yıldır senin meddahın iken
Senin bana incindiğin nedendir

Ben meşgul olalı medh ü senaye
Gamzelerin oku verdi fenaye
Buluştukça eder oldum kinaye
Senin bana incindiğin nedendir

Gönül verdim ben de sen servi dale
Cevri çektirdin getirdin bu hale
Söyle günah mıdır aşıka nale
Senin bana incindiğin nedendir

Kuloğlu der ki sözlerin haktır
Aşkın kitabında müşkülüm yoktur
Tenha söyleşelim sualim çoktur
Senin bana incindiğin nedendir


Kuloğlu

Uzaktan Merhaba Olmaz

Uzaktan merhaba olmaz
Gel ey mestane bakışlım
Kolların boynuma dola
Dile mestane bakışlım

Seni sevenler unutmaz
Hayalin karşımdan gitmez
Padişahlar hiç zulm etmez
Kula mestane bakışlım

Der Kuloğlu gune gune
Melek gelmemiş cihane
Her sözüme bir bahane
Bul a mestane bakışlım


Kuloğlu

Karşımda Salınan Dilber

Karşımda salınan dilber
Bakma beni ağlatırsın
Beni koyup yad ellere
Gitme beni ağlatırsın

Şekerden şerbet ezerler
İnce tülbentten süzerler
İncili mercan dizerler
Dizme beni ağlatırsın

Boynun uzundur dal gibi
Emsem leblerin bal gibi
Bahçelerde bülbül gibi
Ötme beni ağlatırsın

Hoş çekeyim nazlarını
Gel öpeyim gözlerini
Kelp rakibin sözlerini
Tutma beni ağlatırsın

Bu Kuloğlu sana kuldur
Ta ezelden böyle yoldur
Ya azat eyle ya öldür
Satma beni ağlatırsın


Kuloğlu

Dağlar Başı Oldu Yurdum

Dağlar başı oldu yurdum
Ağlayıp gezer yürürüm
Günden güne arttı derdim
İnleyip gezer yürürüm

Güzelliğin tarzı budur
Mah cemalin olmuş bedir
Aşıklığa çare nedir
Soyunup gezer yürürüm

Yine firkatinle yandım
Kendimi engine saldım
Muhabbet bahrine daldım
Boylayıp gezer yürürüm

Boyu uzun ince bellim
Mah yüzünde çifte benlim
Senin ile deli gönlüm
İnleyip gezer yürürüm

Kuloğlu der geydim postu
Kaçırdım gözleri mesti
Halden bilen nazlı dostu
Arayıp gezer yürürüm


Kuloğlu

Alemde Doğru Dost Yoktur

Alemde doğru dost yoktur
Dedikleri gerçek imiş
Kulunu saklayan Hak'tır
Dedikleri gerçek imiş

Bulut asümana ağar
Yerlere rahmetler yağar
Gün doğmadan neler doğar
Dedikleri gerçek imiş

Eğer insan eğer melek
Yalvarırım gerçek dilek
Bivefadır çarh'ı felek
Dedikleri gerçek imiş

Kuloğlu der ömür geçer
Kalmasın alemde naçar
Dünya sana konan göçer
Dedikleri gerçek imiş


Kuloğlu

Uykudan Uyanmış Şahin Bakışlım

Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak elleri elvan elvan kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok

Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok

Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi gönlümde
Dedim mehtap nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok

Dedim vatanım mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi gülümdür
Dedim Nesimi şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok


Kul Nesimi

Ben Yitirdim Ben Ararım Yar Benimdir Kime Ne

Ben yitirdim ben ararım yar benimdir kime ne
Kah girerim öz bağıma gül dererim kime ne
Kah giderim medreseye ders okurum Hak için
Kah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne

Sofular haram demişler bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim şarap benim kime ne
Ben melamet hırkasını kendim giydim eğnime
Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne

Sofular secde ederler mescidin mihrabına
Yar eşiği secdegahım yüz sürerim kime ne
Kah çıkarım gökyüzüne hükmederim Kaf-be-Kaf
Kah inerim yeryüzüne yar severim kime ne

Kelp rakip diyormuş güzel sevmek çok günah
Ben severim sevdiğimi günah benim kime ne
Nesimi'ye sordular ki yarin ile hoş musun
Hoş olayım olmıyayım o yar benim kime ne


Kul Nesimi

Yaptığımız Kabedir

Yaptığımız Kabe'dir
Yıktığımız kilise
Şu bizim seyranımız
Bir seyrana benzemez

Süleymanlar içinde
Ali bir Süleyman'dır
Süleymanlar bildiler
Süleyman'a benzemez

Apdesimiz katlanmak
Namazımız sabretmek
Biz bir oruç tutarız
Ramazana benzemez

Kitabımızda kıl var
Dağlar kadar görünür
Bir bir ayet okuruz
Bir Kuran'a benzemez

Kul Nesimi sen seni
Mana bilir söylersin
Biz bir deniz geçeriz
Bir ummana benzemez


Kul Nesimi

17 Aralık 2008 Çarşamba

The Internationale

Arise you workers [starvelings] from yours slumbers!
Arise you prisoners of want!
For reason in revolt now thunders,
And a better age shall dawn
Now away with all your superstitions,
Servile masses arise! arise!
We`ll change forthwith the old conditions
And spurn the dust to win the prize.

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!

No saviours from on high deliver,
No trust we have in prince or peer;
Our own right hand the chains must shiver.
Chains of hatred, greed and fear.
'Ere the thieves will out with their booty
And to all give a happier lot,
Each at his forge must do his duty
And strike the iron while it's hot!

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!

We're tricked by laws and regulations,
Our wicked masters strip us to the bone.
The rich enjoy the wealth of nations,
But the poor can't sell their own.
Long have we in vile bondage languished,
Yet we're equal one and all
No rights but duties for the vanquished
We claim our rights for duties done.

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!

The kings of mines and ships and railways,
Resplendent in their vulgar pride,
Have plied their task to exploit always
Those whose labor they've 'ere decried.
Great the spoil they hold in their coffers,
To be spent on themselves alone;
Someday we'll seize it in spite of scoffers,
And know that we have got our own.

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!

These kings defile us with their powder,
We want no war within the land;
Let soldiers strike for peace call louder,
Lay down arms and join hand in hand.
Should these vile monsters still determine.
Heroes to make us in despite,
They'll know full soon the kind of vemin
Our bullets hit in this lost fight.

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!

We peasants, artisans and others
Enrollees among the sons of toil
Let's claim the earth henceforth for brothers,
Drive the indolent from the soil!
On our flesh too long has fed the raven,
We've too long been the vulture's prey.
But now fare well the spirit craven,
The dawn brings in a brighter day!

Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!
Then come comrades rally!
And the last fight let us face.
The Internationale
unites the human race!


Eugéne POTTIER

Enternasyonal

Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Bu ölüm-dirim kavgası
Yıkalım bu köhne düzeni
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra herşey biziz.

Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık

Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır
İsyan ateşini körükle
Zulmü rüzgarlara savur
Kollarının bütün gücüyle
Tavı gelen demire vur

Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık

Hem fabrikalar, hem de toprak
Her şey emekçinin malı
Tufeyliye tanımayız hak
Her şey emeğin olmalı
Cellatların döktüğü kan
Bir gün onları boğacak
Bu kan denizinin ufkundan
Kızıl bir güneş doğacak

Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal'le
Kurtulur insanlık


Eugéne POTTIER

Tiki

Denizlere karşı seviyorum seni

Kırmızı yumurta gibi yeşil olduğu zaman

Bir düzlüğe götürüyorsun beni

Ellerin bıldırcın gibi yumuşacık

Kadının karnına dayıyorsun beni

Sedef renkli bir zeytine dayarmış gibi

Dengeliyorsun beni

Yatağa yatırıyorsun

Yaşamış olmaya bakarak

Önce ve sonra

Kauçuk gözkapaklarının altında


Andre BRETON
(Çev.: Özdemir İnce)

Olmak

Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kanatsız,akşam vakti,

Deniz kıyısında bir tarasada ,kaldırmış bir sofrada kalmak diye bir sorunu yok onun.Umutsuzluk,ortalık kararır kararmaz bir karıktan kalkıp öbürüne konan tohumlara benzeyen, o bir sürü küçük küçük olayların dönüşü değil bu .Bir taşın üstündeki köpük ya da su bardağı değil

o.Kardan elenmiş bir gemi o , ya da düşmüş kuşlara benzetebilirsiniz,ama kanları yok gibidir.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu .Başa takılan mücevherlerle çevrilmiş küçük bir şey o .Umutsuzluk o.Kopçası bulunmayan inci gerdanlık ,bir ipe gelmez,böyle bir şey işte umutsuzluk.Gerisini geçelim.Başlamışsak bitirmeyiz umutsuzluğu .Saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben ,gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim,tutukların sigaralarından umut-suzlarım.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kalbi yoktur,el umutsuzluktan hep soluk soluğa kalır,umutsuzlukta kalır öyle aynalar,bize asla ölüp ölmediğini söylemezler.Beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben .Yıldızların türkü söyledikleri vakti gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum ben . Şaşılacak ,o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu , o kibirli , o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgilerle tanıyorum.Her gün herkesler gibi kalkıyorum,kollarımı çiçekli bir kağıda uzatıyorum,hiçbir şeyciler hatırlamıyorum,ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış o canım ağaçları

görüyorum.Odanın havası davul tokmakları gibi güzel .Bir zaman

içinde ,bir zaman .Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgarı gibi o .Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi? Yangın var!Ah yine geliyorlar...İmdat! İşte merdivenlere düştüler.Ve o gazete ilanları,o kanal boyunca ışıklı sayılar sonra.Bir kum yığını!Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk.Bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar,bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası,ömrümü uzatan bir angarya günleri daha.


Andre BRETON
(Çev.:İlhan Berk)

O Taraçaların

O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen

Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım

Arabanın kollarına

O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden

O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp

doğrulan uyurken biri

gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında

gedikler ki oradan mercan ormanlarda o düzlüklerde

geyikler görünür

Sonra çırılçıplak kadınlar ta derinlerinde bir

Maden ocağının

Hatırlarsın sonra sen uyanır trenden inerdin

Şöyle bir durup bakayım demezdin o koca koca barometrimsi

Köklerin peşindeki lokomotife şöyle bir

O ki sızlanır durur bakir ormanlarda ölümcül kazananlardan

Sızlanır durur o sümbül tüten bacalardan gömlek değiştiren

Mavi yılanlardan

O zaman biz senin önünden gidiyorduk biz o değişmelere

Bağlı bitkiler

Birinin her zaman suçüstü yakalayabileceği o her gece işaretler

Yapan biz

O hani evi yıkılırken hani birbirine karışmış bir yığın acayip şeyin

Önünde şaşırıp kalan

Sonra yatağını sofayı merdivenini arayan hani

Merdiven dallanır budaklanır büyür durmadan

Götürür değirmen taşından bir kapıya genişler nasıl bir

Alanda birdendire

Kuğular gibi sırtını çıkarır kanadını açar bir sahanlık yapar

Bir yerini ısıracakmış gibi kendi üstüne kıvrılır

Ama basamakların ayağımızın altında çekmeceler gibi birer birer

Açılışına bayılır

Ekmek çekmecelerin şarap sabun ayna merdiven çekmeceleri

O bir tutamlık saçın ten çekmeceleri

Tam bu sırada bakarsınız binlerce Vaucanson ördeği

Tüylerini parlatır

Sen şimdi geriye dönmeden göğüslerini yapan o malayı alıyorsun

Biz sana gülüyoruz sen bizi uzunlarımıza tutuyorsun

Sonra senin isteğin gibi duruyoruz işte

Göz kapaklarımızın altında öyle kımıldamadan hiç

Hani o yattığı neden sonra bir bakmak isteyen

Kadın gibi hani


Andre BRETON
(Çev.:İlhan Berk)