Sayfalar

7 Mayıs 2009 Perşembe

Tut Atalar Sözünü Kalbi Selim Ol

Atalar Sözü Destanı


Tut atalar sözünü kalbi selim ol
Gönülden gönüle yol var demişler
Gider yavuzluğun tab'ı halim ol
Sert sirke küpüne zarar demişler

Her kara uzatma elin eteğin
Yelkovana döner ahır emeğin
Nitekim göllerde şaşkın ördeğin
Başın kor kıçından dalar demişler

Aldanma cihanın sakın varına
Düşmeyegör onun ah-ü zarına
Bugünkü işini koyma yarına
Yar yıkıldığı gün tozar demişler

Çoktur bu alemde boşa yelenler
Kande bilenler ile bilmeyenler
Eskiden adettir dağdan gelenler
Bağda olanları kovar demişler

Dediler bu pendi sordumsa kime
Tuz ekmek bilmeze müşkilin deme
Kül kömür ye namert lokmasın yeme
Gün olur başına kakar demişler

Arzeyle bu pendi kendi özüne
Dost addetme her güleni yüzüne
İncinme dostunun doğru sözüne
Doğru söz insana batar demişler

Bir mürşid-i kamil bulmayanlara
Pirler nasihatın almayanlara
Sözünün ispatı olmayanlara
Bir dipsiz kile boş anbar demişler

Yar ile ettiğin kavle ver karar
Kar etmezsen bari eyleme zarar
Aza kanaat et olma tamahkar
Ucuz satan tezcek satar demişler

Kanaat halkasın bırakma elden
Elinden çıkmasın der isen dümen
Deve ahu gibi boynuz isterken
İki kulaktan da çıkar demişler

Güneş balçık ilen sıvanmaz ey dil
Bi-zeban da olsa bellidir kamil
Kendüden gayruyu beğenmez cahil
Kendi çalar kendi oynar demişler

Hileyi irtikap etme kıl hazer
Desinler sana bir er oğlu er
Sen elin kapısın çalarsan eğer
El de senin kapın çalar demişler

Gerek şaki olsun gerekse said
Kerim kereminden eylemez teb'id
Böyledir Mevla'dan sen kesme ümid
Gün doğmadan neler doğar demişler

Levni nasihatı pirlerin böyle
Durub-ı emsalden hazm ile söyle
Meydan-ı hünerde ağırlık eyle
Ağır bassa beğni ağar demişler


Levni

Çiçeğe Arı Arıya Asel

Çiçeğe arı arıya asel
Aptala boru boruya gazel
Şaire türkü türküye güzel
Güzele gerdan ne güzel uymuş

Kavuğa sarık sarığa sümbül
Köçeğe yanak yanağa kakül
Bahçeye güllük güllüğe bülbül
Bülbüle efgan ne güzel uymuş

Kediye fare fareye kovuk
Meclise kelam kelama doruk
Hastaya çorba, çorbaya koruk
Koruğa havan ne güzel uymuş

Yemeğe sahan sahana kalay
Fakire kibar kibara saray
Hünkara vezir vezire alay
Alaya kaftan ne güzel uymuş

Kapıya kilid kilide miftah
Dervişe hırka hırkaya külah
Kahveye yaran yarana meddah
Meddaha yalan ne güzel uymuş

Yayana atlı atlıya koşu
Dallıya kuşak kuşağa poşu
Sohbete helva helvaya turşu
Turşuya soğan ne güzel uymuş

Yağlıya nakış nakışa ipek
Üstada hüner hünere emek
Levni ye güzel güzele döşek
Döşeğe yorgan ne güzel uymuş


Levni

Fukara Kulların Arzıhal Kıldı

Fukara kulların arzıhal kıldı
Ahvaller ziyade perişan oldu
Masumlar mektepte okumaz oldu
Masumlar duasın alın efendim

Mektebin önünde ahır yapıldı
Hep okuyan sıbyan geri çevrildi
Etme diyenlerin evi yıkıldı
Bunun ilacını görün efendim

Yiyiciler akçe ister cereme
Verilen malımız gelmez kaleme
Perişanlık şayi oldu aleme
Kullarına imdad kılın efendim

Akşam olur yiyiciler derilir
Fukara kulların kusurun bulur
Haftada hem üçyüz kuruşun alur
Keyfiyet halimiz bilin efendim

Silahdar yazmağa tertip olundu
Gitmeyenler için defter verildi
Üçyüzden ziyade kulun soyuldu
Reaya ahvalin bilin efendim

Yetmiş kadar adam mahbus bulundu
Nice bigünahlar zahimdar oldu
Mütevelli imam sebebi oldu
Kulların ahvalin bilin efendim

Yetmiş adem ile ihzar olundu
Reaya kulların hali bilindi
Üç kimse üstüne hüccet olundu
Halimize merhamet kılın efendim

Kara Molla Oğlu araya girdi
Altı kese akçaya halas buldu
Reayaya cebren salyane oldu
Bize olan zulmü bilin efendim

Otuz kese akça tecrim olundu
Beş çifti olanın ikisi kaldı
Akbet Deveci Osman belasın buldu
Sairin hakkından gelin efendim

Reaya kulların çektiler gücün
İmam adam gönderdi töhmet içün
Devletli Beyfendimizin başıyçün
Tezkiye edin de sorun efendim

Niş gibi kal'anın fethini kıldın
Koymadın küffardan intikam aldın
Alemde gazilik şöhretin buldun
Kulların intikamın alın efendim

Kusurum afvinle eyle inayet
Hafiften tarihi düştü hidayet
Yoktur keremine asla nihayet
Mehemmed biçare kulun efendim


Kabasakal Mehmet

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Nasuh Paşa İle Hacca Gidenler

Nasuh Paşa ile hacca gidenler
Acep nam kodular Arabistan'a
Varup Beytullah'a tavaf edenler
Müstahak değil mi Bağ-ı cenana

Nedir bu Arab'ın ettiği işler
Yediler kılıncı görelim nişler
Söküldü cebeler kesildi başlar
Boyandı güherler kırmızı kana

Yine zahir oldu keşf-ü keramet
Arab'ın başına koptu kıyamet
Hüccac-ı müslimin geçti selamet
Erişti hacılar emn-ü emana

Hocaoğlu Alem bilir mi bilmem
Bu düzenlik böyle kalır mı bilmem
Bir gelmiş bir dahi gelir mi bilmem
Böyle kahramanlık ahir zamana


Hocaoğlu

Ağ Kağat Beleyim Kan Yaşa Seni

Ağ kağat beleyim kan yaşa seni
Gence'ye var söyle Yar Han'a gelsin
İbtida arz eyle sıdk-u selamım
Hulusu tam tutsun merdana gelsin

Ondan ayrılalı canım hastadı
Gönül kuşu uçup dönmek istedi
Kanadım bağlıydı kol şikestedi
Kurtulabilmenem efgana gelsin

Gözedirem altı aydır yolunu
Mevlam bilir benim müşkül halimi
Bağlamışam aşk oduna selimi
Gözyaşım kar etmez pervane gelsin

Ben Aslı değilem olmasın Kerem
Gönlüne koymasın derd ile verem
Hicran taptağıyım bulunmaz çarem
Bir umudum odur dermana gelsin

Ömrüm oldukça ben geçmenem ondan
Ölsem de hasretim gitmez cihandan
Engeller zulm eder bana her yandan
Hoyrat bozdu binam virana gelsin

Al yeşili döktüm kara bağlarım
Bürçeği teline bakar ağlarım
Ceran tek tordayım ciğer dağlarım
Koymasın ahımı Aslan'a gelsin

Balasan'ım sıdkım bütün o yara
Ben için bakmasın özge diyara
De ki bin aşk atın Ahıska'yı ara
Geçsin Al-Osman'a bu yana gelsin


Balasan

Gitme Turnam Sana Bir Sualim Var

Gitme turnam sana bir sualim var
Turnam neden düştün sen bu diyara
Arzedecek sana gizli sırrım var
Turnam neden düştün sen bu diyara

Yaz olıcak yaylaları boylarsın
Güz olıcak vatanımı özlersin
Niçin böyle garip garip ağlarsın
Turnam neden düştün sen bu diyara

Oturursun dehanından virdinden
Yad olursun vatanından yurdundan
Korkmaz mısın şahin gelir ardından
Turnam neden düştün sen bu diyara

Söyledikçe dürler saçar dehanın
Aklı zail olur sana bakanın
Der Süleyman Bağdad imiş mekanın
Turnam neden düştün sen bu diyara


Aşık Süleyman

5 Mayıs 2009 Salı

Mevlanın Fermanı Budur Yaranlar

Bender Destanı


Mevlanın fermanı budur yaranlar
Sarpa sardı yazık yolu Bender'in
Yardım etmedi erenler gaziler
Kafirlere kaldı ili Bender'in

Kafirler dört köşesini çevirdi
Yıktı kafir yaktı ateşe verdi
Gelinin kızların hep esir etti
Açılmadan soldu gülü Bender'in

Şehitler boyandı hep kızıl kana
Kafir acır mı hiç dine imana
Kendin atanlarla hep dolu Tuna
Alkanlar akıttı seli Bender'in

Osmanlı bu işi görmedi hele
Kafirler garkoldu tükenmez mala
Herkes ağlaşır imdad ede Mevla
Boynu buruk kaldı kulu Bender'in

Ocaklı işitti bu hasbıhali
Yas çekip ağlar Osman-ü Ali
Kışlalara gitti kara haberi
Ötmez oldu hoş bülbülü Bender'in

Aşık Kamil der ki bu ne ahvaldir
Bilmem kıyamet kopmasına daldir
Dahi Ocaklarda keramet vardır
Bir Mevlaya kaldı hali Bender'in


Aşık Kamil

Can Bülbülüm Cüda Düştüm Gülümden

Can bülbülüm cüda düştüm gülümden
Zarımdan bezmedik dağlar mı kaldı
Ahu gözlü yarim senin elinden
Şikayet etmedik beğler mi kaldı

Nuş edip elinden zehir yutarsam
Günden güne kendim helak edersem
Acep midir başım alıp gidersem
Biraz de ardımca ağlar mı kaldı

Dağları delmekti Ferhad'ın demi
Şirin'i gördükçe artardı gamı
Ben Mecnun'um aldırdım da Leyla'mı
Nice aşmadığım dağlar mı kaldı

Halil der bülbülüm ayrı gülümden
Gece gündüz virdim gitmez dilimden
Aldırdım gül yüzlü yari elimden
Divane gönlümü eğler mi kaldı


Aşık Halil

Kıvrılan Yassılan Yollar

Kıvrılan yassılan yollar
Garip midir bencileyin
Çağlayuben akan seller
Garip midir bencileyin

Eğer gece eğer gündüz
Hep onunla eğleniriz
Gökyüzünde olan yıldız
Garip midir bencileyin

Gözden akan kanlı yaşlar
Yüreğin yarasın işler
Yuvadan ayrılan kuşlar
Garip midir bencileyin

Çağlayuben akan seller
Her seherde esen yeller
Beylikten ayrılan kullar
Garip midir bencileyin

Halil eydür iki nişan
Yürekte kanayıp coşan
Sevdiğinden ayrı düşen
Garip midir bencileyin


Aşık Halil

Dört Tarafa Ferman Etti Kasdına

Dört tarafa ferman etti kasdına
Başının çaresin gör Osmanoğlu
Dört vezir tayin olmuş üstüne
Kırk bin asker ile bil Osmanoğlu

Aşkar atın yorgun cenge varılmaz
Hatt-ı hümayuna karşı durulmaz
Hasımların galip dava görülmez
Mahşerde mürafaa ol Osmanoğlu

Çok şükür huccaca vermiş hidayet
Bunca yıldır vardı geldi selamet
Sancağ-ı resule yüz sürdü gayet
Akranın bulmasın al Osmanoğlu

Musahhar eylemiş Şam'ın çöllerin
Hoş selamet ettin Mekke yolların
Seni ister şimdi Aydın illerin
Sılayı rahm eyle gel Osmanoğlu

N'eylesin yalınız bir Nasuh Paşa
Alem şanı inkar olunmaz başa
Nami-i şanı inkar olunmaz haşa
Döğüşe döğüşe öl Osmanoğlu

Der ki Ali'm sana hezar aferin
Cennet-i alada uçmaktır yerin
Bin yüz yirmi altıda kesildi serin
Yafa çöllerinde kal'd Osmanoğlu


Aşık Ali

Elveda Sultanım Gayri Gider Oldum

Elveda sultanım gayri gider oldum
Mübarek hatırın uruşan olsun
Bir sadık kulunum dua ederim
Gün-be-gün devletin alişan olsun

İkrarından dönmez merd oğlu merdler
Yanar yüreğimde aşk ile odlar
Tig-i gazmesile ettiğin dertler
Çekeyim sinemde bir nişan olsun

Gayri ilinize varup neyleyim
Vefasız dilberi sevip neyleyim
Şimdiden sonra terk-i diyar eyleyim
Harım gözünüze gülistan olsun

Ali'm eydür ilinize varmayım
Varup seni yadlar ile görmeyim
Ahdim olsun bir dahi yar sevmeyim
Bu işler bana pür-nişan olsun


Aşık Ali