Şiir, Sadece: 2009-06-14

15 Haziran 2009 Pazartesi

İsabet Etmedin Benim Sözüme

İsabet etmedin benim sözüme
Bu aylarda belli oldu hilen yar
Gelin geçin hoş görünün gözüme
Bulamadım sencileyen çelen yar

Varır eller ile aşna olursun
İntizar eylerim haktan bulursun
Ben gidersem melul mahzun kalırsın
Koyun gibi ciğerinden melen yar

Amma dilber çok iş bilir ustasın
Bilmem sarhoş musun bilmem hastasın
Sinem puta etmiş meteristesin
Muhkem imiş alamadım kalen yar

Çek ettiler bir zindanın içine
Sormadılar bu garibin suçu ne
Urganım attılar dar ağacına
Merhametin yoktur elden alan yar

Güzel senin anan nasıl anadır
Ak gerdanda benler tane tanedir
Merhametin yok mu yedi senedir
Aşık Veli kapınızda kölen yar


Aşık Veli

Ararken Allahı Buldum

Ararken Allah'ı buldum
Dedi gezme hele hele
Yanıldım yanına vardım
Keşki varmıyaydım n'ola

Dedim hizmetkarın var mı
Dedi bana sen durman mı
Dedi gezme hey avare
İk'ellerin sala sala

Dedi bana gel yanıma
Seni ortakçı edeyim
Bana bir çift öküz verdi
İkisi de alavula

Biderimi yere saçtım
Ben bir helal kara düştüm
Öküzleri çifte koştum
Hoh eyledim dala dala

Kin ektik ekin biçtik
Dedim gel ki bölüşelim
Kendi aldı başlı başlı
Bana verdi sile sile

Ben bu kavle raz'olmadım
Hayli nizalar eyledim
Duyanlara hep söyledim
Bayıldılar güle güle

Allah bana tokat vurdu
Kaçuban evime geldim
Avrada halim arzettim
Dedi Veli kele kele


Aşık Veli

Ne Bakarsın Melul Melul Yüzüme

Ne bakarsın melul melul yüzüme
Yüreğime koydun veremi kartal
Kanat çaldın pervaz ettin uçmağa
Zalim gülle kesti aranı kartal

Zehmin ağır yapın aslan yapısı
Gören kuşlar seni titrer hepisi
Öldürürdün ele geçen hapisi
Atardın karanlık yere mi kartal

Yüksek yüksek yığınlara çıkardın
Uzak uzak menzillere bakardın
Yüz sıçanı bir deliğe sokardın
Keserdin ağzını hara mı kartal

Sarıdır gözlerin yekedir başın
Çaynaklıdır pençen keskindir dişin
İnsafsız zulümkar zabit yoldaşın
Öldürmektir seni meramı kartal

Sefil Şenlik zulüm eyledi sana
Çalardın çırpardın batardın kana
Derdin hadden aştı gelmez hesaba
Lokman Hekim sarmaz yaranı kartal


Aşık Şenlik

Bu Dünyanın Safasını Sürmeden

Bu dünyanın safasını sürmeden
Ne tuttun yakamı ay ihtiyarlık
Evvelki devranın düşer yadıma
El götür yakamdan koy ihtiyarlık

Alıp verir dizlerimin yelini
Eğdin kametimi büktün belimi
Yakın iken ırağ ettin yolumu
Günlük yolum oldu ay ihtiyarlık

Dayaksız adım atabilmenem
Tüy döşek üstünde yatabilmenem
Altı aylık çocuğa yetebilmenem
Ettin sabilere tay ihtiyarlık

Sultan idim dağ başında ben ezel
İndi dökülenler gönlümden gazel
Beni görüp güler idi her güzel
Onu da ömrüme say ihtiyarlık

Sulandı gözlerim zay oldu işler
Ağız papuçladı döküldü dişler
Ürkmez oldu benden yerdeki kuşlar
Çekerim elinden huy ihtiyarlık

Sefil Şenlik böyle bir hale geldi
Aşk ucundan benzi sarardı soldu
Evlad ü ıyalim terkimi kıldı
Ahir günüm oldu zay ihtiyarlık


Aşık Şenlik

Dedim Dilber Niçin Eylersin Cefa

Dedim dilber niçin eylersin cefa
Dedi güzellerde eski adettir
Dedim gayrilere edersin vefa
Dedi mutlak aşıklara nisbettir

Dedim benim ile eylesen ülfet
Dedi şimdi zersiz olmaz muhabbet
Dedim malım canım senin ey afet
Dedi inanmazım kuru sohbettir

Dedim Kemali'yi ağlatma yarim
Dedi aşıkları ağlatmak karım
Dedim kalmadı hiç sabra kararım
Dedi sabrın sonu istirahattir


Aşık Kemali

14 Haziran 2009 Pazar

Tutsaklar

Kimisi geldi zincire vurulmuş
Pişman değil ama yorgun.
Çok yorgun, sendeleyecek gücü bile yok.
Düşünmek ve nefret etmek bitmiş
Düşünmek ve savaşmak bitmiş.
Geri çekilmek bitmiş ve ümit etmek bitmiş.
Devası budur uzun süren bir savaşın,
Konuverir ölüm kolayca.


Şikago 1920


Ernest HEMINGWAY

Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR

İyi Adamlar Ölmüş

Onlar yuttu bizi içine;
Kral ve yurt,
Mesih Tanrı
Ve ölüm.
Vatanseverlik,
Demokrasi,
Onur-
Sözcükleri ve deyimleri,
Onlar soktu ve öldürdü bizi.


Paris 1922


Ernest HEMINGWAY

Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR

Devran Buyurdu Bize

Devran buyurdu bize şarkı söyleyin
Ve kesti dilimizi kökünce.
Devran buyurdu bize su gibi akın
Ve tıpa soktu tüm deliklerimize.
Devran buyurdu bize kalkıp oynayın
Ve iğneli fıçıyı giydirdi bize.
Ve sonunda ey devran ! al sana,
Dışkının dik âlâsı, buyursana.



Paris 1922


Ernest HEMINGWAY

Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR

Aynıdır Bütün Ordular

Aynıdır bütün ordular
Namlıdır şöhretleri
Aynı eski gürültüyü çıkarır topçular
Yiğitlik delikanlılara özgüdür
Tümü yorgun gözlerle bakar eski askerlerin
Aynı eski yalanları dinler eski askerler
Her zaman sineklere yem olur ölü gövdeleri


Paris 1922


Ernest HEMINGWAY

Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR

Kuzgun

Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?"

Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
Adı artık anılmayan.

İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
Başka kim olur bu zaman?"

Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Kapıyı açtığım zaman.

Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
Yalnız bu sözdü duyulan.

Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Başkası değil rüzgârdan..."

Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Kaldı orda oynamadan.

Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
Adı "Hiçbir zaman" olan.

Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."

Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."

Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
Değmeyecek hiçbir zaman!

Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

"Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

"Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak - hiçbir zaman!



Edgar Allan POE

Çeviri : Ülkü TAMER

Annabel Lee

Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.

O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.

Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.

Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,_
Evet!_bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.

Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.

Ay gelip ışır hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim,uzanır beklerim
Sevgilim,sevgilim,hayatım,gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni .



Edgar Allan POE

Çeviren : Melih Cevdet ANDAY