Çiz beyaz haritalara mor kalemle
Hiç görülmedik yepyeni kentleri
Hep oralara götür beni
Seninle olunca sıkılmam giderim
Çocuk yüreğinle sen kurarsın
Köprüleri alanları kuleleri
Panayırları ve çocuk bahçelerini
Çiz haritaların en güzel yerine
En güzel günleri ve geceleri
Seninle olunca çekinmem giderim
O kentlere yolcu diye çiz beni
Biletim pardesüm şemsiyem şapkam
Yüreğimde sevincim kafamda düşüncem
Nasıl da çok karıştık birbirimize
Bu el hangimizin eli
Bu saçlar hangimizin
Senin gittiğin her yere giderim
Afşar TİMUÇİN
2 Ekim 2010 Cumartesi
Yaşanmamış Çocukluğun Türküsü
Bir de onlar inancı örer gibi
Kendilerini gererler boşluğa ölüm gibi
Bir günlük çocukluğa bin yılını verirdin
Artık çocuk değilsin büyüdün artık
Yolda yürürken kendine dikkat et
Yemek yerken sakın üstüne dökme
Kömür mü taşıdın kapkara tırnakların
İyi bir işin olsun gösterişli bir çantan
Güzel bir ceket pantolon yaptır
Annenin elini öp dostlarına telefon et
Bir sözün bir sözünle çelişmesin
Sokakta türkü söyleme ayıptır
İçinden gelmese de
Her zaman bir şeyler yapacakmış gibi dur
Şiir ve aşk üstüne konuşmayı bil
Donla denize girme çok içme rakıyı
Ne olursun o berbat kasketi değiştir
Bir günlük çocukluğa bin yılını verirdin
Ama çocuk olmadın bir gün bile
(Büyük insan gibidir benim yavrum)
Sen şimdi sessiz bir deniz kıyısında
Dönüşsüz büyümüşlüğünle durmadan
Panayırlar balonlar kayıklar özlüyorsun
Afşar TİMUÇİN
Kendilerini gererler boşluğa ölüm gibi
Bir günlük çocukluğa bin yılını verirdin
Artık çocuk değilsin büyüdün artık
Yolda yürürken kendine dikkat et
Yemek yerken sakın üstüne dökme
Kömür mü taşıdın kapkara tırnakların
İyi bir işin olsun gösterişli bir çantan
Güzel bir ceket pantolon yaptır
Annenin elini öp dostlarına telefon et
Bir sözün bir sözünle çelişmesin
Sokakta türkü söyleme ayıptır
İçinden gelmese de
Her zaman bir şeyler yapacakmış gibi dur
Şiir ve aşk üstüne konuşmayı bil
Donla denize girme çok içme rakıyı
Ne olursun o berbat kasketi değiştir
Bir günlük çocukluğa bin yılını verirdin
Ama çocuk olmadın bir gün bile
(Büyük insan gibidir benim yavrum)
Sen şimdi sessiz bir deniz kıyısında
Dönüşsüz büyümüşlüğünle durmadan
Panayırlar balonlar kayıklar özlüyorsun
Afşar TİMUÇİN
Varlığının Türküsü
Şiirler yazdırdı bana bakışın
Eline kırk yıl kalem almamışlara
Soğuk yürekleri ısıttı aşkın
Kendini büsbütün bitmiş sayanlara
Duyurdu yaşadığını içten içe
Utandırdı yoksunlukları renk renk dünyan
Suskunluktan başka şeyi kalmamışlara
Doğanın dinmeyen sesini getirdi
Şarkılar söyletti duruşun
Sevinmeyi unutmuşlara
Yılgınlığa sürükledi kimini
Kimini ölüme attı
Uykusunu kaçırdı kiminin
Kimine sensizliğin
Bıçak gibi acısını sapladı
Çok zaman güç kattı inanmışlığa
Saçların gibi dindirdi sancıyı
Durup kalmışlıkları kamçıladı
Sarstı hiçliğin saltanatını
Yangınlar getirdi donmuşluklara
Afşar TİMUÇİN
Eline kırk yıl kalem almamışlara
Soğuk yürekleri ısıttı aşkın
Kendini büsbütün bitmiş sayanlara
Duyurdu yaşadığını içten içe
Utandırdı yoksunlukları renk renk dünyan
Suskunluktan başka şeyi kalmamışlara
Doğanın dinmeyen sesini getirdi
Şarkılar söyletti duruşun
Sevinmeyi unutmuşlara
Yılgınlığa sürükledi kimini
Kimini ölüme attı
Uykusunu kaçırdı kiminin
Kimine sensizliğin
Bıçak gibi acısını sapladı
Çok zaman güç kattı inanmışlığa
Saçların gibi dindirdi sancıyı
Durup kalmışlıkları kamçıladı
Sarstı hiçliğin saltanatını
Yangınlar getirdi donmuşluklara
Afşar TİMUÇİN
Uçurtmanın Türküsü
Uçurtmam geceye takıldı kaldı
Gece onu kapkara etmiş midir
Ya da götürmüş müdür uzaklarda
Sinsi sinsi parlayan bataklığa
Uçurtmamı gece yitirmiş midir
Gece uçurtmamı pisletmiş midir
Bırakmış mıdır tankların altına
Çirkin uçaklara vermiş midir
Götürün demiş midir onlara
Çocukların sevincini yaşatan
Hiçbir şey kalmasın buralarda
Baba gece uçurtmamı ne yaptı
Buraya koymuştum götürdü mü
Yoksa rüzgârlara verdi de
Onlar da olmadık bir yere mi bıraktı
Afşar TİMUÇİN
Gece onu kapkara etmiş midir
Ya da götürmüş müdür uzaklarda
Sinsi sinsi parlayan bataklığa
Uçurtmamı gece yitirmiş midir
Gece uçurtmamı pisletmiş midir
Bırakmış mıdır tankların altına
Çirkin uçaklara vermiş midir
Götürün demiş midir onlara
Çocukların sevincini yaşatan
Hiçbir şey kalmasın buralarda
Baba gece uçurtmamı ne yaptı
Buraya koymuştum götürdü mü
Yoksa rüzgârlara verdi de
Onlar da olmadık bir yere mi bıraktı
Afşar TİMUÇİN
Seni Düşünen Türkü
Gelişin önceden belli olmalı
Yola çıkarken haber sal sularla
Ne yap yap üç gün önceden bildir
Ağaçlarla göklerle kuşlarla
Geldiğinde akasyalar
Karlar gibi vuracak camlara
Güller çıldıracak sevinçten
Seni görebilmek için
Pencereden sarkacak sardunyalar
Ayva çiçekleri selam duracak
Sapsarı bakışına
Dayanamam birden gelirsen
Güneş doğar gibi yavaş yavaş gel
Gelişin yıkım gibi duyulmamalı
Yağmurlara söyle geleceğin günü
Gelişin önceden belli olmalı
Afşar TİMUÇİN
Yola çıkarken haber sal sularla
Ne yap yap üç gün önceden bildir
Ağaçlarla göklerle kuşlarla
Geldiğinde akasyalar
Karlar gibi vuracak camlara
Güller çıldıracak sevinçten
Seni görebilmek için
Pencereden sarkacak sardunyalar
Ayva çiçekleri selam duracak
Sapsarı bakışına
Dayanamam birden gelirsen
Güneş doğar gibi yavaş yavaş gel
Gelişin yıkım gibi duyulmamalı
Yağmurlara söyle geleceğin günü
Gelişin önceden belli olmalı
Afşar TİMUÇİN
Seni Düşündüğüm Türkü
Benim bin canla sevip bin özlemle andığım
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanı budur
Giderken gölgelerini verirler suya
Güz akşamları dal kıpırdamazken
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim
Güzelliğini burada ince ince aratma
Bir kıyıya bir gün inen fırtına
Gibi birdenbire bir şeyler bırak
Bir şeyleri soğut bir şeyleri yak
Dağıt bir şeyleri bir şeyleri kur
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim
Sonsuza uzanan sevinç güzele vurgun tasa
En az bin yılda arayıp bulduğum
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma
Afşar TİMUÇİN
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanı budur
Giderken gölgelerini verirler suya
Güz akşamları dal kıpırdamazken
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim
Güzelliğini burada ince ince aratma
Bir kıyıya bir gün inen fırtına
Gibi birdenbire bir şeyler bırak
Bir şeyleri soğut bir şeyleri yak
Dağıt bir şeyleri bir şeyleri kur
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim
Sonsuza uzanan sevinç güzele vurgun tasa
En az bin yılda arayıp bulduğum
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma
Afşar TİMUÇİN
Seni Çağıran Türkü
Onlar savaşçıdırlar sabah akşam
İnançlar örer umutlarından
Ellerin karanlıkta üşüdü gir içeri
Saçların yıkandı soğuk yağmurda
Gel sobanın yanına sokul da
Al eline sıcak kestaneleri
Kuş masalları anlat
Acıyı katık etme duruşuna
Afşar TİMUÇİN
İnançlar örer umutlarından
Ellerin karanlıkta üşüdü gir içeri
Saçların yıkandı soğuk yağmurda
Gel sobanın yanına sokul da
Al eline sıcak kestaneleri
Kuş masalları anlat
Acıyı katık etme duruşuna
Afşar TİMUÇİN
Savaşların Düşündürdüğü Türkü
Onlar savaşçıdırlar sabah akşam
Ufuklarda güzellikler sağarlar
Sen ölürsün de yapamazsın bunu
Öldüremezsin bataklıkta kayık yüzdüren
Sabahların altın saçlı çocuğunu
Kimseyi umudundan edemezsin
Toprağa ekemezsin ölüm korkusunu
Sevinçleri kökünden sökemezsin
Değirmende kimsesiz bırakamazsın unu
Sen ölürsün de yapamazsın bunu
Vuramazsın kıyıda uzakları gözleyen
Sabahların gül yüzlü çocuğunu
Afşar TİMUÇİN
Ufuklarda güzellikler sağarlar
Sen ölürsün de yapamazsın bunu
Öldüremezsin bataklıkta kayık yüzdüren
Sabahların altın saçlı çocuğunu
Kimseyi umudundan edemezsin
Toprağa ekemezsin ölüm korkusunu
Sevinçleri kökünden sökemezsin
Değirmende kimsesiz bırakamazsın unu
Sen ölürsün de yapamazsın bunu
Vuramazsın kıyıda uzakları gözleyen
Sabahların gül yüzlü çocuğunu
Afşar TİMUÇİN
Savaşçının Ölüm Türküsü
Yorgun kuşlar dökülüyor göklerden
Kaskatı rüzgârlara çarpa çarpa
Yorgun kuşlar dökülüyor uzaklardan
Yorgun kuşlar göklerin avucunda
Sonsuzluğa serpiliyor dağlardan
Ne düştüğün gök ne varacağın toprak
Seni bir bitmişlik diye anlamayacak
Her yerde izi var kanatlarının
Her yere saçıldı duyarlıkların
İşte sonu geldi yorgunlukların
Başka kuşlar olacak bundan sonra
Zaman kadar bitimsiz gmklerde
Güneşe en yakın doruklarda
Yeni kuş yuvalarında yeni kuşlar
Kanatlanıyor çığlık çığlığa
Göklere yeni çırpınışlar gelecek
Ne üzül ne kıskan ne acı çek
Bir sonsuzluk gibi geçtiğin göklerden
Artık başka güzellikler geçecek
Afşar TİMUÇİN
Kaskatı rüzgârlara çarpa çarpa
Yorgun kuşlar dökülüyor uzaklardan
Yorgun kuşlar göklerin avucunda
Sonsuzluğa serpiliyor dağlardan
Ne düştüğün gök ne varacağın toprak
Seni bir bitmişlik diye anlamayacak
Her yerde izi var kanatlarının
Her yere saçıldı duyarlıkların
İşte sonu geldi yorgunlukların
Başka kuşlar olacak bundan sonra
Zaman kadar bitimsiz gmklerde
Güneşe en yakın doruklarda
Yeni kuş yuvalarında yeni kuşlar
Kanatlanıyor çığlık çığlığa
Göklere yeni çırpınışlar gelecek
Ne üzül ne kıskan ne acı çek
Bir sonsuzluk gibi geçtiğin göklerden
Artık başka güzellikler geçecek
Afşar TİMUÇİN
Ölümlerin Düşündürdüğü Türkü
Bir akşamüstü balçık kuşları
Sessiz dökülürler yorgun akşama
Zehirli saatler emzirir suları
Günün ardından uzanıp dağlara
Yağmacılar doruklarda yıldızları çalarlar
Zamanın örgüsünü dişler gece kuşları
Uykunun kanını emer vampir
Güzelliğe kezzap döker karanlık
Sevinci tutsak eder korsanlar
Yavaş yavaş açılır yılan yumurtaları
Düşleri eksik imgelerle bozar
Kirpiler kuzgunlar kokarcalar
Geceye çakılır eskiyen kasımpatı
Uzaklardan boş kahkahalar gelir
Çocuğun boynunu takarlar ipe
Çirkinleştirerek yalnızlıkları
Bu cellatları kim besliyor
Kim yerleştiriyor çiçek diye
Kente bu gülünç sehpaları
Kim doğruyu kime benimsetiyor
Afşar TİMUÇİN
Sessiz dökülürler yorgun akşama
Zehirli saatler emzirir suları
Günün ardından uzanıp dağlara
Yağmacılar doruklarda yıldızları çalarlar
Zamanın örgüsünü dişler gece kuşları
Uykunun kanını emer vampir
Güzelliğe kezzap döker karanlık
Sevinci tutsak eder korsanlar
Yavaş yavaş açılır yılan yumurtaları
Düşleri eksik imgelerle bozar
Kirpiler kuzgunlar kokarcalar
Geceye çakılır eskiyen kasımpatı
Uzaklardan boş kahkahalar gelir
Çocuğun boynunu takarlar ipe
Çirkinleştirerek yalnızlıkları
Bu cellatları kim besliyor
Kim yerleştiriyor çiçek diye
Kente bu gülünç sehpaları
Kim doğruyu kime benimsetiyor
Afşar TİMUÇİN
Mavi Mendilin Türküsü
Sandığa koy bu mendili kullanma
Üstünde martılar uçuşuyor
- Her biri bir mavinin telaşçısı -
Başedilmez bir deniz demektir bu
Kimseye gösterme sandığına koy bunu
Onu benden daha genç
Daha dirençli daha umutlu
Bir savaşçıya sakla
Kavuştuğunuz en güzel sabahta
Çıkarırsın sandıktan
Bu deniz yıllarca seni bekledi dersin
Söz bilmez söz anlamaz kuşlarıyla
Seni karşıladı dersin bu mendil
Hiç ıslanmadı boş bir anıyla
Ya da sen başka mendil ver ona
Denizi daha mavi kuşları daha çılgın
Kıyıları daha temiz ve güzel
Bu da kalsın sandığında öylece
Kimindi nedendi nasıldı bilinmeden
Afşar TİMUÇİN
Üstünde martılar uçuşuyor
- Her biri bir mavinin telaşçısı -
Başedilmez bir deniz demektir bu
Kimseye gösterme sandığına koy bunu
Onu benden daha genç
Daha dirençli daha umutlu
Bir savaşçıya sakla
Kavuştuğunuz en güzel sabahta
Çıkarırsın sandıktan
Bu deniz yıllarca seni bekledi dersin
Söz bilmez söz anlamaz kuşlarıyla
Seni karşıladı dersin bu mendil
Hiç ıslanmadı boş bir anıyla
Ya da sen başka mendil ver ona
Denizi daha mavi kuşları daha çılgın
Kıyıları daha temiz ve güzel
Bu da kalsın sandığında öylece
Kimindi nedendi nasıldı bilinmeden
Afşar TİMUÇİN
Küçük Türkü
Sonra bir akşamüstü çıkıp geldiler
Yepyeni bir sabahı kurmaya
Sana duyduğum sevgi bir akşam
İhtiyar ölümleri gibi geçti kapımdan
Saksıda bir sardunya dalı gibi yalnız kaldım
Ne ağlamayı becerebilmişimdir doğrudan doğruya
Ne senin uğrunda ya da başka birinin
Bıçaklar çekip bıçaklar yemeyi
Ben belki de bilemedim sevmeyi
Afşar TİMUÇİN
Yepyeni bir sabahı kurmaya
Sana duyduğum sevgi bir akşam
İhtiyar ölümleri gibi geçti kapımdan
Saksıda bir sardunya dalı gibi yalnız kaldım
Ne ağlamayı becerebilmişimdir doğrudan doğruya
Ne senin uğrunda ya da başka birinin
Bıçaklar çekip bıçaklar yemeyi
Ben belki de bilemedim sevmeyi
Afşar TİMUÇİN
Korku Türküsü
Onlar savaşçıdırlar korkuyu geçerken
Bıraktılar dipsiz bir kuyuya
Korku seni korkaklar ülkesine
Kıral yaptım çıkardım ülkemden
Bende kalan neyin varsa
Al götür giderken
Şimdi kıral benim kendi ülkemde
Kendi ülkemde halk benim
Şimdi artık kendi ordularımı
Bildiğim gibi sürerim savaşa
Korku seni korkaklar ülkesine
Kıral yaptım çıkardım ülkemden
Bende kalan neyin varsa
Al götür giderken
Afşar TİMUÇİN
Bıraktılar dipsiz bir kuyuya
Korku seni korkaklar ülkesine
Kıral yaptım çıkardım ülkemden
Bende kalan neyin varsa
Al götür giderken
Şimdi kıral benim kendi ülkemde
Kendi ülkemde halk benim
Şimdi artık kendi ordularımı
Bildiğim gibi sürerim savaşa
Korku seni korkaklar ülkesine
Kıral yaptım çıkardım ülkemden
Bende kalan neyin varsa
Al götür giderken
Afşar TİMUÇİN
İnançlı Bir Savaşçının Türküsü
Kendimi hiç akşam olmayacak
Bir gün doğumu için saklıyorum
Kendime kendim olmamayı yasaklıyorum
Yasak artık bana çaresiz kalmak
Yasak bana bocalamak
Olmayanda eriyip gitmek yasak bana
Yasak bana geceysem gündüzmüşüm gibi
Bir gül pembeliğinde kendimi uyumak
Zor bir şeyi umduğumu biliyorum
Yasak bana tükenmişi korumak
Her çeşit umutsuzluk yasak bana
Durmuşum umudumu sürdürüyorum
Bir ağaç altında göğü seyrediyorum
İçimde ne ölüm ne yaşam korkusu var
Korku bütün yasak bana yasak bana bitmişlik
Bütün yol kavşaklarında dönemeçlerde
Kendimi bir namlu gibi dosdoğru çiziyorum.
Afşar TİMUÇİN
Bir gün doğumu için saklıyorum
Kendime kendim olmamayı yasaklıyorum
Yasak artık bana çaresiz kalmak
Yasak bana bocalamak
Olmayanda eriyip gitmek yasak bana
Yasak bana geceysem gündüzmüşüm gibi
Bir gül pembeliğinde kendimi uyumak
Zor bir şeyi umduğumu biliyorum
Yasak bana tükenmişi korumak
Her çeşit umutsuzluk yasak bana
Durmuşum umudumu sürdürüyorum
Bir ağaç altında göğü seyrediyorum
İçimde ne ölüm ne yaşam korkusu var
Korku bütün yasak bana yasak bana bitmişlik
Bütün yol kavşaklarında dönemeçlerde
Kendimi bir namlu gibi dosdoğru çiziyorum.
Afşar TİMUÇİN
İlk Türkü
Otur da konuşalım
Gelmeyen bahardan
Sıcak uzun yazlardan
Yeşil rüzgârlardan
İki çift söz edelim
Otur da konuşalım
Olmadık mutluluklar biçip
Olmadık zamanlardan
İçimizde anlatılamayanı
Yarım kalan sevinci
Otur da konuşalım
Bu şehir kurtlar şehridir
Büyük korkaklar şehridir
Kuşkular kuyusudur
Açlık deliliğidir
Otur Ahmet kardeşim
Otur da konuşalım
Afşar TİMUÇİN
Gelmeyen bahardan
Sıcak uzun yazlardan
Yeşil rüzgârlardan
İki çift söz edelim
Otur da konuşalım
Olmadık mutluluklar biçip
Olmadık zamanlardan
İçimizde anlatılamayanı
Yarım kalan sevinci
Otur da konuşalım
Bu şehir kurtlar şehridir
Büyük korkaklar şehridir
Kuşkular kuyusudur
Açlık deliliğidir
Otur Ahmet kardeşim
Otur da konuşalım
Afşar TİMUÇİN
Hançerli Türkü
Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti değişti hançer oldu
Baba bunu kendime mi saplasam
Ya da bir gün doğumuna saklasam
Daha gün ortalığa dağılmadan
Al diye çekip vursam mı adamı
Sevince inanmayanı yaşamı paylaşmayanı
Ekmeği ortadan ikiye bölmeyeni
Aşktan döneni savaştan kaçanı
Kapılara nöbetçiler dikeni
Köpeklerin sofrasında besleneni
İnanç alıp satanların hepsini
Baba bu gümüş hançerle vursam mı
Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti değişti hançer oldu
Sardı uzayan yansısıyla
Sardı nar çiçeği kırmızısıyla
Bugünden çekip gidecek olanı
Gül dalıydı hançere dönüştü birden baba
Soframızdan aşımızı çalanı
Çekip bu güzel hançerle vursam mı
Afşar TİMUÇİN
Değişti değişti hançer oldu
Baba bunu kendime mi saplasam
Ya da bir gün doğumuna saklasam
Daha gün ortalığa dağılmadan
Al diye çekip vursam mı adamı
Sevince inanmayanı yaşamı paylaşmayanı
Ekmeği ortadan ikiye bölmeyeni
Aşktan döneni savaştan kaçanı
Kapılara nöbetçiler dikeni
Köpeklerin sofrasında besleneni
İnanç alıp satanların hepsini
Baba bu gümüş hançerle vursam mı
Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti değişti hançer oldu
Sardı uzayan yansısıyla
Sardı nar çiçeği kırmızısıyla
Bugünden çekip gidecek olanı
Gül dalıydı hançere dönüştü birden baba
Soframızdan aşımızı çalanı
Çekip bu güzel hançerle vursam mı
Afşar TİMUÇİN
Geçen Zamanın Türküsü
Bir de pisliğin çiçek gibi büyüttüğü
Uyuşuk ve anlamsız otlar var
Ünlü yayınevlerinde
Halka ışık tutan bütün romancılar
Öfkeli öfkesiz bütün ressamlar
Ve bütün ince kemancılar
Büyük adamların anlayışlı eşleri
İnsan pazarının reklam şairleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
İçindeki karmaşayı dünyaya taşıyanlar
Eğri düşünenler doğru konuşanlar
Eli kalem tutanların bütünü
İçki sofralarının eşsiz bilgeleri
Emeğe alkış tutan tembel sürüleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
Gönlündeki yalnızlığı içimize getiren
Bütün kafalılar bütün şakacılar
Felsefeye önem veren düşünür artıkları
Sanat dünyasının doygun yaratıkları
Düşünce toptancıları duygu işportacıları
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
Afşar TİMUÇİN
Uyuşuk ve anlamsız otlar var
Ünlü yayınevlerinde
Halka ışık tutan bütün romancılar
Öfkeli öfkesiz bütün ressamlar
Ve bütün ince kemancılar
Büyük adamların anlayışlı eşleri
İnsan pazarının reklam şairleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
İçindeki karmaşayı dünyaya taşıyanlar
Eğri düşünenler doğru konuşanlar
Eli kalem tutanların bütünü
İçki sofralarının eşsiz bilgeleri
Emeğe alkış tutan tembel sürüleri
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
Gönlündeki yalnızlığı içimize getiren
Bütün kafalılar bütün şakacılar
Felsefeye önem veren düşünür artıkları
Sanat dünyasının doygun yaratıkları
Düşünce toptancıları duygu işportacıları
Ben gidince geriye kalacaksınız benden
Her zaman böyle olur
Rüzgâr toz bulutları bırakır giderken
Afşar TİMUÇİN
Gece Gelenin Türküsü
Hangi saatte durur şiir
Hangi saatte başlar
Horozlar hangi saatte öter
Hangi saatte yıkanır ışıkla
Gecenin çamuruna batanlar
Böyle sen mi geldin sabaha karşı
Alkol tütün ve yalnızlık içinde
Böyle sen mi geldin sessiz
Çocukların doğmasından günün ışımasından
Kavgada insanların ölmesinden korkarak
Böyle sen mi geldin kaça kaça
Kaygılar hangi saatte başlar
Hangi saatte yenik düşer
Gecenin bitimi doğan güne
Ve neden güne başlıyor gibi
Bazen çok sevdiklerimiz bile
Yeniden geceye başlarlar
Hangi saatte susar şiir
Hangi saatte yazar ölümün yazgısını
Afşar TİMUÇİN
Hangi saatte başlar
Horozlar hangi saatte öter
Hangi saatte yıkanır ışıkla
Gecenin çamuruna batanlar
Böyle sen mi geldin sabaha karşı
Alkol tütün ve yalnızlık içinde
Böyle sen mi geldin sessiz
Çocukların doğmasından günün ışımasından
Kavgada insanların ölmesinden korkarak
Böyle sen mi geldin kaça kaça
Kaygılar hangi saatte başlar
Hangi saatte yenik düşer
Gecenin bitimi doğan güne
Ve neden güne başlıyor gibi
Bazen çok sevdiklerimiz bile
Yeniden geceye başlarlar
Hangi saatte susar şiir
Hangi saatte yazar ölümün yazgısını
Afşar TİMUÇİN
Eskinin Türküsü
Şimdi öksürtür beni
Yıllar önce içtiğim
O paslı cıgara
İçsem de almam tadını
Kokusunu duysam yadırgarım
Anlamam artık bakışından
Dünkü kadar açık ve kesin
Bir biçimde bilsem de adını
Seni bir türlü tanıyamam
Şimdi iter beni
Eskiden söylediğim şarkılar
Bitenle başlayan arasında
Dünyalar kadar uzaklık var
Afşar TİMUÇİN
Yıllar önce içtiğim
O paslı cıgara
İçsem de almam tadını
Kokusunu duysam yadırgarım
Anlamam artık bakışından
Dünkü kadar açık ve kesin
Bir biçimde bilsem de adını
Seni bir türlü tanıyamam
Şimdi iter beni
Eskiden söylediğim şarkılar
Bitenle başlayan arasında
Dünyalar kadar uzaklık var
Afşar TİMUÇİN
Çocuğun Ve Kaptanın Türküsü
Kaptan amca beni geçerken
Karşı kıyılara bırakır mısın
Oralarda ne mi var her şey
Çocuklar sesler ışıklar var
Bayramlar ve her türlü uzaklar
Kaptan amca ben bırakır mısın
Gittiğin kıyıların ötesine
Oralarda ne mi var her şey
Oralarda çalgı var sevinç var
Kaptan amca beni götürmez misin
Gittiğin güzel yerlere şimdi
Uzakların tutkusu nicedir
Çöller gibi yakıyor içimi
Afşar TİMUÇİN
Karşı kıyılara bırakır mısın
Oralarda ne mi var her şey
Çocuklar sesler ışıklar var
Bayramlar ve her türlü uzaklar
Kaptan amca ben bırakır mısın
Gittiğin kıyıların ötesine
Oralarda ne mi var her şey
Oralarda çalgı var sevinç var
Kaptan amca beni götürmez misin
Gittiğin güzel yerlere şimdi
Uzakların tutkusu nicedir
Çöller gibi yakıyor içimi
Afşar TİMUÇİN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)