Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün
1. Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
2. Ab-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
2. Ab-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
3. Zevki tîğünden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
3. Zevki tîğünden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürur ilen bırağur rahneler dîvâra su
4. Vehm ilen söyler dil-i mecruh peykânun sözin
4. Vehm ilen söyler dil-i mecruh peykânun sözin
İhtiyat ilen içer her kimde olsa yara su
5. Suya virsün bâğban gülzân zahmet çekmesün
5. Suya virsün bâğban gülzân zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gülzâra su
6. Ohsadabilmez gubârmı muharrer hattuna
6. Ohsadabilmez gubârmı muharrer hattuna
Hâmenün bahmakdan inse gözlerine kara su
7. Ânzun yâdiyle nemnâk olsa müjgânum n'ola
7. Ânzun yâdiyle nemnâk olsa müjgânum n'ola
Zâyl' olmaz gül temennâsiyle virmek hara su
8. Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgün diriğ
8. Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgün diriğ
Hayrdur virmek karanu gicede bimâra su
9. İste peykânm gönül hecrinde şevkum sakin it
9. İste peykânm gönül hecrinde şevkum sakin it
Susuzam bir kez bu sahrada menümçün ara su
10. Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
10. Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür huşyâra su
11. Ravza-i kûyına her dem durmayup eyler güzâr
11. Ravza-i kûyına her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış gâlibâ ol servi hoş-reftâra su
12. Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
12. Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dam ol kûya koyman vara su
13. Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
13. Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
14. Serv ser-keşlük kılur kumri niyazından meğer
14. Serv ser-keşlük kılur kumri niyazından meğer
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
15. İçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile
15. İçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile
Gül budağınun mizâcuıa gire kurtara su
16. Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
16. Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kamış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su
17. Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i istifa
17. Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i istifa
Kim sepüpdür mu'cizâtı âteş-i eşrâra su
18. Kılmağ içün taze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
18. Kılmağ içün taze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
Mu'çizinden eylemiş izhâr seng-i hara su
19. Mu'çizi bir bahri bî-pâyân imiş âlemde kim
19. Mu'çizi bir bahri bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min nün âteş-hâne-i küffâra su
20. Hayret ilen barınağın dişler kim itse istimâ'
20. Hayret ilen barınağın dişler kim itse istimâ'
Barmağmdan virdüği şiddet güni Ensâr'a su
21. Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
21. Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
22. Eylemiş her katreden min bahr-i rahmet mevc-hîz
22. Eylemiş her katreden min bahr-i rahmet mevc-hîz
El sunup urğaç vuzû' içün gül-i ruhsâra su
23. Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
24. Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nur
24. Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nur
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pare pare su
25. Zikr-i na'tün virdini derman bilür ehli hatâ
25. Zikr-i na'tün virdini derman bilür ehli hatâ
Eyle kim def'-i humar içün içer mey-hâre su
26. Yâ Habîba'llâh yâ Hayre'l-beşer müştâkunam
26. Yâ Habîba'llâh yâ Hayre'l-beşer müştâkunam
Eyle kim leb-teşneler yamup diler hemvâre su
27. Sensen ol bahr-i keramet kim Şeb-i Mi'râcda
27. Sensen ol bahr-i keramet kim Şeb-i Mi'râcda
Şebnem-i feyzün yetürmiş sabit ü seyyara su
28. Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
28. Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hacet olsa merkadün tecdîd iden. mi'mâra su
29. Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
29. Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümidüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
30. Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
30. Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nisandan dönen tek lü'lü'-i şehvâra su
31. Hâb-i gafletden olan bîdâr olanda Rûz-i Hasr
31. Hâb-i gafletden olan bîdâr olanda Rûz-i Hasr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
32. Umduğum oldur ki Rûz-i Hasr mahrum olmayan
32. Umduğum oldur ki Rûz-i Hasr mahrum olmayan
Çeşme-i vaslun vire men tesne-i dîdâra su
Fuzuli
Peygamberin Övgüsünde Kaside
1. Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşından su saçma, çünkü böyle tutuşan ateşleri su söndürmez.
2. Bilmiyorum dönen kubbe (gökyüzü) mi su rengindedir, yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır?
3. Kılıç gibi keskin bakışlarının zevkinden gönlüm parça parça olursa buna şaşılmaz. Çünkü, su aka aka zamanla duvarda yarıklar açar.
1. Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşından su saçma, çünkü böyle tutuşan ateşleri su söndürmez.
2. Bilmiyorum dönen kubbe (gökyüzü) mi su rengindedir, yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır?
3. Kılıç gibi keskin bakışlarının zevkinden gönlüm parça parça olursa buna şaşılmaz. Çünkü, su aka aka zamanla duvarda yarıklar açar.
Kılıç yapılırken sağlamlaştırmak ve keskinleştirmek için suya batırılır. Bundan dolayı divan şiirinde kılıç ile su çok defa birlikte kullanılmıştır.
4. Yaralı gönül senin ok gibi kirpiklerinin temreninin sözünü
korkarak söyler. Nitekim yarası olan kimse suyu ihtiyatla içer.
Peykân okun ucundaki demirdir ki, temren denir. Şair temreni söyleyerek oku kastetmiştir. Bir şeyin parçası söylenerek bütününün kastedilmesine mecaz-ı mürsel denir. Okun ucundaki demir su ile keskinleştirildiğinden yaralı gönül onun sözünü etmeye korkar.
5. Bahçıvan (boş yere) zahmet çekmesin, gül bahçesini sele versin. O bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi bir gül açılmaz.
6. Kalemin bakmaktan gözlerine kara su inse, yine de gubari yazısını (çok ince yazılan bir yazı çeşidi) senin yüzündeki tahrirli ayva tüylerine benzetemez.
Bu beyitteki «nâmenin» kelimesi, bazı yazmalarda «hâme tek» şeklindedir. Buna göre beytin:
Ohsadabilmez gubârmı muharrir hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
biçiminde okunması gerekir. Anlamı: «Yazanın bakmaktan kalem gibi gözlerine kara su inse, gubari yazısını senin yüzündeki ayva tüylerine benzetemez» dir. Tahrirli, yazıya benzeyen, yazı seklinde demektir.
7. Senin yüzünü anarak kirpiklerim gözyaşından ıslansa ne
olur? Gül elde etmek için dikene su vermek boşa gitmez.
Yüz güle, kirpik dikene benzetilerek leff ü neşr sanan yapılmıştır.
8. Gam günü hasta gönülden kılıç gibi keskin bakışını esirgeme.
Karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir, sevaptır.
Yukarıda kılıç ile suyun bir arada kullanıldığını söylemiştik. Burada acık istiare sanatı yapılarak kılıç gibi keskin bakışlarını kendisinden esirgememesini, hastaya su verilmesi gibi bakışlarının kılıcının suyu ile susuzluğunu gidereceğini söyler. Su verilmemesi gereken hastaya su verilince hastanın ölmesi gibi, sen de bakışlarını benden esirge-meyip beni öldürerek gamdan kurtar biçiminde de düşünülebilir.
9. Gönül, sevgilinin ayrılığında onun kirpiklerinin oklarını iste, arzunu onlarla yatıştır.
4. Yaralı gönül senin ok gibi kirpiklerinin temreninin sözünü
korkarak söyler. Nitekim yarası olan kimse suyu ihtiyatla içer.
Peykân okun ucundaki demirdir ki, temren denir. Şair temreni söyleyerek oku kastetmiştir. Bir şeyin parçası söylenerek bütününün kastedilmesine mecaz-ı mürsel denir. Okun ucundaki demir su ile keskinleştirildiğinden yaralı gönül onun sözünü etmeye korkar.
5. Bahçıvan (boş yere) zahmet çekmesin, gül bahçesini sele versin. O bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi bir gül açılmaz.
6. Kalemin bakmaktan gözlerine kara su inse, yine de gubari yazısını (çok ince yazılan bir yazı çeşidi) senin yüzündeki tahrirli ayva tüylerine benzetemez.
Bu beyitteki «nâmenin» kelimesi, bazı yazmalarda «hâme tek» şeklindedir. Buna göre beytin:
Ohsadabilmez gubârmı muharrir hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
biçiminde okunması gerekir. Anlamı: «Yazanın bakmaktan kalem gibi gözlerine kara su inse, gubari yazısını senin yüzündeki ayva tüylerine benzetemez» dir. Tahrirli, yazıya benzeyen, yazı seklinde demektir.
7. Senin yüzünü anarak kirpiklerim gözyaşından ıslansa ne
olur? Gül elde etmek için dikene su vermek boşa gitmez.
Yüz güle, kirpik dikene benzetilerek leff ü neşr sanan yapılmıştır.
8. Gam günü hasta gönülden kılıç gibi keskin bakışını esirgeme.
Karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir, sevaptır.
Yukarıda kılıç ile suyun bir arada kullanıldığını söylemiştik. Burada acık istiare sanatı yapılarak kılıç gibi keskin bakışlarını kendisinden esirgememesini, hastaya su verilmesi gibi bakışlarının kılıcının suyu ile susuzluğunu gidereceğini söyler. Su verilmemesi gereken hastaya su verilince hastanın ölmesi gibi, sen de bakışlarını benden esirge-meyip beni öldürerek gamdan kurtar biçiminde de düşünülebilir.
9. Gönül, sevgilinin ayrılığında onun kirpiklerinin oklarını iste, arzunu onlarla yatıştır.
Susuzum, bu sahrada bir kez de benim için su ara
Okun ucundaki demir (peykân) in keskinleşmesi için verilen suyun şairin susuzluğunu gidermesi.
10. Ben senin dudağını özlüyorum, sofular ise, kevser (cennetteki bir su) istiyorlar.
Okun ucundaki demir (peykân) in keskinleşmesi için verilen suyun şairin susuzluğunu gidermesi.
10. Ben senin dudağını özlüyorum, sofular ise, kevser (cennetteki bir su) istiyorlar.
Nitekim sarhoşa şarap içmek, ayık kimseye de su içmek hoş gelir.
11. Su, galiba yürüyüşü hoş, o servi boylu güzele âşık olmuş ki, durmayıp her zaman onun cennet gibi köyüne akıp gidiyor.
Şair, suyun sevgilinin mahallesine akıp gitmesini ona aşık olduğu sebebine bağlayarak hüsn-i ta'lil sanatı yapıyor.
12. Toprak olup suyun yolunu o köyden kesmeliyim. Çünkü, su rakibimdir. Onu o köye varmaya bırakmam,
13. Dostlar! Sevgilimin elini öpme arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapıp onunla sevgiliye su sunun.
14. Servi, kumrunun yalvarmasına karşı dikbakışhlık ediyor. Su servinin eteğini tutsun, ayağına düşsün, yalvarsın da onu dik başlılıktan vazgeçirsin.
Şair, servi ağacının başının dik olmasını, kumrunun yalvarmasına karşı dikbaşlılık etmesi, suyun servinin dibinden akmasunı da eteğine yapışması biçiminde göstererek hüsn-i ta'lil, teşhis, intak sanatları yapıyor.
15. Gül dalı bülbülün kanun içmek istiyor. Su bir hile ile gül dalının damarına girip mizacım etkilerse, bülbülü kurtarabilir.
16. Su, Hz, Peygamber'in yoluna uymakla temiz yaratılışını dünya halkına açıkça göstermiştir.
17. Hz. Peygamber, insanların efendisi, seçkin inciler denizidir. Onun mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiş, o ateşi söndürmüştür.
18. Hz. Muhammed, peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için mucizesiyle sert taştan su çıkarmıştır.
19. Onun mucizesi dünyada öyle uçsuz bucaksız bir deniz imiş ki, o denizden binlerce ateşe tapan kâfirlerin ibadethanesine su erişip ateşlerini söndürmüş.
20. Hz. Peygamber, savaş günü parmağından Ensar (Peygamber'e yardım eden Medineliler)a su verdiğini kim işitse, hayretinden parmağını ısırır.
21. O'nun dostu eğer yılan zehiri içse, içtiği zehir âb-ı hayat olur. Düşmanı su içse içtiği su, yılan zehirine döner.
22. Hazret-i Peygamber, abdest almak için gül gibi olan yüzüne eliyle su serptiğinde, o suyun her damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.
23. Hz. Peygamber'in ayağının toprağına (mezarına) erişeyim diye su ömürler boyu başını taştan taşa vurup avare gezer.
Beyitte teşhis ve hüsn-i ta'lil sanatları vardır.
24. Su, onun türbesinin toprağına zerre zerre nur salmak ister.
Su eğer parça parça da olsa o dergâhtan dönmez.
25. Sarhoşun başağrısmı gidermek için su içtiği gibi, günah işleyenler de senin na'tinin zikrini daima dillerinde tekrarlamayı dertlerine derman bilirler.
26. Ey Allah'ın sevgilisi! ey insanların hayırlısı! Susuzluktan, yanıp dudağı kuruyanların daima su istedikleri gibi, ben de seni özlüyorum.
27. Sen o keramet denizisin ki, Mi'râç gecesinde senin feyzinin çiğ taneleri sabit ve seyyar bütün yıldızlara su eriştirmiştir.
Sabit ve seyyar bütün yıldızlar, Hz. Peygamber'in keramet denizinden hasıl olmuş birer çiğ tanesidir denilerek teşbih yapılmıştır.
28. Senin mezarını onaran mimara su lazım olsa, güneş çeşmesin
den her an bol bol saf ve tatlı su akar.
29. Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmıştır. Senin ihsan bulutunun o ateşe su serpeceğini umuyorum.
30. Seni övmenin bereketiyle Fuzûlî'nin sözleri, nisan bulutundan
düşüp büyük inciye dönen su damlası gibi birer inci olmuştur.
İstiridyenin kabuğunun içine düşen nisan yağmuru damlalarının inciye dönüştüğüne inanılırmış.
31. (Fuzûlî) Mahşer günü gaflet uykusundan uyanıp gözünden hasret gözyaşı döktüğü vakit,
32. Senin, yüzünü görmeye susamış Fuzûlî'yi vuslat çeşmenden mahrum etmeyeceğini ummaktayım.
11. Su, galiba yürüyüşü hoş, o servi boylu güzele âşık olmuş ki, durmayıp her zaman onun cennet gibi köyüne akıp gidiyor.
Şair, suyun sevgilinin mahallesine akıp gitmesini ona aşık olduğu sebebine bağlayarak hüsn-i ta'lil sanatı yapıyor.
12. Toprak olup suyun yolunu o köyden kesmeliyim. Çünkü, su rakibimdir. Onu o köye varmaya bırakmam,
13. Dostlar! Sevgilimin elini öpme arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapıp onunla sevgiliye su sunun.
14. Servi, kumrunun yalvarmasına karşı dikbakışhlık ediyor. Su servinin eteğini tutsun, ayağına düşsün, yalvarsın da onu dik başlılıktan vazgeçirsin.
Şair, servi ağacının başının dik olmasını, kumrunun yalvarmasına karşı dikbaşlılık etmesi, suyun servinin dibinden akmasunı da eteğine yapışması biçiminde göstererek hüsn-i ta'lil, teşhis, intak sanatları yapıyor.
15. Gül dalı bülbülün kanun içmek istiyor. Su bir hile ile gül dalının damarına girip mizacım etkilerse, bülbülü kurtarabilir.
16. Su, Hz, Peygamber'in yoluna uymakla temiz yaratılışını dünya halkına açıkça göstermiştir.
17. Hz. Peygamber, insanların efendisi, seçkin inciler denizidir. Onun mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiş, o ateşi söndürmüştür.
18. Hz. Muhammed, peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için mucizesiyle sert taştan su çıkarmıştır.
19. Onun mucizesi dünyada öyle uçsuz bucaksız bir deniz imiş ki, o denizden binlerce ateşe tapan kâfirlerin ibadethanesine su erişip ateşlerini söndürmüş.
20. Hz. Peygamber, savaş günü parmağından Ensar (Peygamber'e yardım eden Medineliler)a su verdiğini kim işitse, hayretinden parmağını ısırır.
21. O'nun dostu eğer yılan zehiri içse, içtiği zehir âb-ı hayat olur. Düşmanı su içse içtiği su, yılan zehirine döner.
22. Hazret-i Peygamber, abdest almak için gül gibi olan yüzüne eliyle su serptiğinde, o suyun her damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.
23. Hz. Peygamber'in ayağının toprağına (mezarına) erişeyim diye su ömürler boyu başını taştan taşa vurup avare gezer.
Beyitte teşhis ve hüsn-i ta'lil sanatları vardır.
24. Su, onun türbesinin toprağına zerre zerre nur salmak ister.
Su eğer parça parça da olsa o dergâhtan dönmez.
25. Sarhoşun başağrısmı gidermek için su içtiği gibi, günah işleyenler de senin na'tinin zikrini daima dillerinde tekrarlamayı dertlerine derman bilirler.
26. Ey Allah'ın sevgilisi! ey insanların hayırlısı! Susuzluktan, yanıp dudağı kuruyanların daima su istedikleri gibi, ben de seni özlüyorum.
27. Sen o keramet denizisin ki, Mi'râç gecesinde senin feyzinin çiğ taneleri sabit ve seyyar bütün yıldızlara su eriştirmiştir.
Sabit ve seyyar bütün yıldızlar, Hz. Peygamber'in keramet denizinden hasıl olmuş birer çiğ tanesidir denilerek teşbih yapılmıştır.
28. Senin mezarını onaran mimara su lazım olsa, güneş çeşmesin
den her an bol bol saf ve tatlı su akar.
29. Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmıştır. Senin ihsan bulutunun o ateşe su serpeceğini umuyorum.
30. Seni övmenin bereketiyle Fuzûlî'nin sözleri, nisan bulutundan
düşüp büyük inciye dönen su damlası gibi birer inci olmuştur.
İstiridyenin kabuğunun içine düşen nisan yağmuru damlalarının inciye dönüştüğüne inanılırmış.
31. (Fuzûlî) Mahşer günü gaflet uykusundan uyanıp gözünden hasret gözyaşı döktüğü vakit,
32. Senin, yüzünü görmeye susamış Fuzûlî'yi vuslat çeşmenden mahrum etmeyeceğini ummaktayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder