Mefâ'îlünMefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün
1. Zihî zâtun nihân u ol nihândan mâ-sivâ peyda
1. Ne kadar güzel Yâ Rabbi! Sen kendin gizli olduğun halde o gizliden varlık âlemi meydana gelmiştir. Senin sanatmm denizlerinde dalgalar meydana geliyor ama denizin dibi görünmüyor.
Nihân (gizli) ile peyda (meydanda) arasında tezat var. Bihâr (denizler), emvâc (dalgalar), ka'r (denizin dibi), kelimeleriyle tenasüp yapılmıştır.
2. Âlemin yükseği, alçağı (gök ve yer) senin varlığının feyzine şahittir. Arzın ve semanın yok iken var olması boşuna, değildir.
3. Senin yaratma sırrının mükemmelliği, kudretini göstermek için kara topraktan dünyayı gösteren bir ayna meydana getirmiştir (insanın gönlünü kastediyor).
Kara topraktan dünyayı gösteren ayna, topraktan yaratılmış olan insanın kalbidir. Âlemin gerçeğini gören ve bilen kalptir.
4. Her an âlem aynası senin kahrından ve lutfundan akis attır. Onun için bazan keder görünür, bazan safa meydana gelir.
Kahır, keder; lütuf, safa ile ilgili olup leff ü neşr sanatı yapılmıştır.
5. Hikmetin bazan bin ay yüzlü güzeli toprağa gizler. Bazan da sanatın topraktan bin ay yüzlü güzel yaratır.
6. Timinin sırları dünya ehline gizli kalmasın diye hikmetin bazan kâfirler içinde peygamberler çıkarır.
7. Sana hamdetmek için Fuzûlî'nin karanlık (değersiz) yaratılışından cana can katan söz meydana gelmesi, senin şefkatinin bir belirtisidir.
1. Zihî zâtun nihân u ol nihândan mâ-sivâ peyda
Bihâr-i sun'una emvâc peyda ka'r nâ-peydâ
2. Bülend ti pesti âlem şahidi feyz-i vücûdundur
2. Bülend ti pesti âlem şahidi feyz-i vücûdundur
Değül bî-hûde olmak yoğ iken arz u semâ peyda
3. Kemâli hikmetim izhâr-i kudret kılmağa itmiş
3. Kemâli hikmetim izhâr-i kudret kılmağa itmiş
Gubâr-ı tireden âyîne-i gîtî-nümâ peyda
4. Dem-â-dem aks alur mir'ât-i âlem kahr u lutfundan
4. Dem-â-dem aks alur mir'ât-i âlem kahr u lutfundan
Anunçün geh küdûret zahir eyler geh safa peyda
5. Gehî toprağa eyler hikmetim min meh-likâ pinhân
5. Gehî toprağa eyler hikmetim min meh-likâ pinhân
Gehî sun'un kılur toprağdan min meh-likâ peyda
6. Cihan ehline tâ esrâr-ı ilmün kalmaya mahfi
6. Cihan ehline tâ esrâr-ı ilmün kalmaya mahfi
Kılupdur hikmetim küffâr içinde enbiyâ peyda
7. Nisân-i şefkatündür kim olur izhâr-i hamdünçün
Fuzûlî tîre tab'mdan kelâmı cân-fezâ peyda
Fuzuli
1. Ne kadar güzel Yâ Rabbi! Sen kendin gizli olduğun halde o gizliden varlık âlemi meydana gelmiştir. Senin sanatmm denizlerinde dalgalar meydana geliyor ama denizin dibi görünmüyor.
Nihân (gizli) ile peyda (meydanda) arasında tezat var. Bihâr (denizler), emvâc (dalgalar), ka'r (denizin dibi), kelimeleriyle tenasüp yapılmıştır.
2. Âlemin yükseği, alçağı (gök ve yer) senin varlığının feyzine şahittir. Arzın ve semanın yok iken var olması boşuna, değildir.
3. Senin yaratma sırrının mükemmelliği, kudretini göstermek için kara topraktan dünyayı gösteren bir ayna meydana getirmiştir (insanın gönlünü kastediyor).
Kara topraktan dünyayı gösteren ayna, topraktan yaratılmış olan insanın kalbidir. Âlemin gerçeğini gören ve bilen kalptir.
4. Her an âlem aynası senin kahrından ve lutfundan akis attır. Onun için bazan keder görünür, bazan safa meydana gelir.
Kahır, keder; lütuf, safa ile ilgili olup leff ü neşr sanatı yapılmıştır.
5. Hikmetin bazan bin ay yüzlü güzeli toprağa gizler. Bazan da sanatın topraktan bin ay yüzlü güzel yaratır.
6. Timinin sırları dünya ehline gizli kalmasın diye hikmetin bazan kâfirler içinde peygamberler çıkarır.
7. Sana hamdetmek için Fuzûlî'nin karanlık (değersiz) yaratılışından cana can katan söz meydana gelmesi, senin şefkatinin bir belirtisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder