Sayfalar

15 Mart 2011 Salı

Gazel L

Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün


1. Sabâ lutf itdün ehl-i derde dermandan haber virdim 
    Ten-i mecruha candan cana canandan haber virdün

2. Hazân-ı gamda gördün ıztırâbın bülbül-i zârun 
    Bahar eyyamı tek gül-berg-i handandan haber virdün

3. Sözüni vahy-i nazil ger disem men hiç küfr olmaz. 
    Cihanı dutmuş iken küfr îmandan haber virdün

4. Süleyman mesnedinden dîv-i güm-reh rağbetin kesdün 
    Denizde hâtem-i hükm-i Süleyman'dan haber virdün

5. Didiler yâr uşşâkun gelür cem' itmeğe gönlin 
    Meğer kim yâra uşşâk-ı perişandan haber virdün

6. Fuzûlî rüzgârın tîre gördün şâm-ı hicranda 
    Nesîm-i subh tek hurşîd-i rahşandan haber virdün


Fuzuli
1. Ey sabah rüzgârı! Lütf ettin, dertlilere dermandan haber ver­din. Yaralı vücuda candan, cana canandan (sevgiliden) haber verdin.

2. Gam sonbaharında inleyen bülbülün ıstırabını gördün. Bahar günleri gibi gülen gül (açılmış gül) yaprağından haber verdin.

Bülbülün güle aşık olduğu, daima onun aşkıyla inlediği hususun­daki sembolik aşk hikayesine telmih yapılmıştır. Hazan ile bahar, zar (ağlayan, inleyen) ile handan (gülen) arasında tezat vardır.

3. Eğer sözüne gökten inmiş vahiy dersem hiç küfür sayılmaz. Küfür cihanı tutmuşken sen imandan haber verdin.

Vahy ile iman arasında tenasüp, iman ile küfr arasında tezat var. dır. Aşağıdaki notta yazıldığı üzere Fuzull'nin vahye benzettiği Kanuni'nin sözüdür.

4. Süleyman peygamberin mevkiinden yolunu şaşırmış devin rağbetim kestin. Denizde Süleyman hükmünün mühründen haber ver­din.

Süleyman peygamberin kıssasına telmih yapılmıştır. Hz. Süley­man yüzüğü (mühür) ile bütün canlılara (insan, cin, peri hatta hayvan­lara) hükmedermiş. Bir ara bir dev Hz. Süleyman'ın yüzüğünü çalıp denize atmış. Hz. Süleyman yüzüğü bir balığın karnında bulup tekrar tahtına oturmuş. Bu beyitteki Süleyman adının tevriyeli olarak kulla­nıldığı ve gazelin öteki beyitlerinden de anlaşıldığı üzere Kattunî'nin Bağdat'ı alması üzerine yazıldığı kanaatmdayım. Nitekim Kanunî'ye yazdığı kasidelerinde bulunduğu yeri (Irak-ı Arab) küfrün sardığı güçlü ve adil Osmanlı padişahının gelmesi ile küfrün son bulduğunu söylemiştir.

5. Yar âşıkların gönlünü toplamaya (huzura kavuşturmaya) ge­liyor dediler. Meğer sevgiliye perişan âşıklardan haber verdin.

6. Ayrılık akşamında Fuzull'nin günlerini karanlık gördün. Sa­bah rüzgarı gibi parlayan güneşten haber verdin

Rüzgar kelimesi tevriyeli olup zaman ve yel anlamında kullanıl­mıştır. Yel anlamıyla nesini arasında iham-ı tenasüp sanatı vardır. Subh (sabah) ile sam (akşam), tire (karanlık) ile rahşan (parlak) ara­sında tezat vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder