Sayfalar

18 Mart 2011 Cuma

Gazel LXI

Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün


1. Yahma cânum nâle-i bî-ihtiyârumdan sahm 
    Tökme kamım âb-ı çeşm-i eşk-bârumdan sahm

2. Su virür her subh-dem göz yaşı tîğ-i ahuma 
    Çoh meni incitme tîğ-i âb-dârumdan sahm

3. Cevr odı yahdı meni yanumda durma ey gönül 
    Bir dutuşmış âteşem kurb u civanımdan sahm

4. Ten evinden rahtum cehd eyle ey can daşra çek 
    Âfet-i seyl-i sirişk-i bî-karârumdan sahm

5. Gerçi bir hâk-i rehem kimse meni almaz göze 
    Çoh hakaretle nazar kılma gubârumdan sahın

6. Gelme kabrüm üzre ey ışk içre men tek 
    Ölmeyen Ta'ne daşıdur sana seng-i mezârumdan sahm

7. Şâh-ı mülk-i mihnetem hayl ü sipâhum derd ü gam 
    Hayl-i bî-hadd ü sipâh-ı bî-şumârumdan sahın

8. Ey Fuzûlî hansı mahbûbı ki sevsen rahmi var 
    Kıl hazer ancak menüm bî-rahm yânımdan sahm


Fuzuli

1. Canımı yakma, elimde olmadan ettiğim anımdan sakın. Kanı­mı dökme, gözyaşı yağdıran gözümün suyundan sakın (yani, ahım seni tutar, gözümden akan yaşlar da seni sele verir).

2. Gözyaşı, her sabah ah kılıcıma su verniktedir. Beni çok incit­me, parlak, keskin kılıcımdan, sakın.

Kılıç yapılırken çeliğe su verildiğinden âb-dâr (su tutan) kelimesi tevriyeii olup su verilmiş ve parlak anlamlarındadır. Şair ahini parlak, sağlam ve keskin bir kıkca benzetmiştir.

3. Cevr ve cefa ateşi beni yaktı, ey gönül yanımda durma. Ben tutuşmuş bir ateşim; yakınımda ve çevremde bulunmaktan sakın (sonra sen de tutuşur, yanarsın).

4. Ey can! Eşyanı toplayıp ten evinden çıkmana bak. Durmadan, akan gözyaşı selinin âfetinden sakın.

5. Gerçi ben, bir yol toprağıyım, kimse bana değer vermez. (Fa­kat) Öyle çok hakaretle bakıp beni küçük görme, tozumdan sakın.

«Göze almaz» deyimi, değer vermez, önemsemez anlamındadır. «Nazar kılmak» yani bakmak kelimesi ile tenasüp yapılmıştır. Hâk-i reh (yol toprağı) ile gübar (toz) arasında da tenasüp vardır. Tozun göze kaçması gözü rahatsız eder, çok kaçarsa kör de edebilir.

6. Ey benim gibi aşktan ölmeyen kimse! Mezarımın üzerine gel­me. Mezar taşım sana atmak için bir ayıplama taşıdır; ondan sakın.

Ta'n ayıplama demektir. Eskiden halk, suçlu kimseyi ayıplamak için taşlarmış. Suçu ağır olan kimsenin beline kadar toprağa gömülerek gelip geçen herkes tarafından taşlanmak suretiyle öldürülmesine «recm» denir ki, bir çeşit idam cezasıdır.

7. Mihnet ülkesinin padişahıyım. Dert ile gam ordum, askerimdir. Sınırsız ordumdan ve sayısız askerimden sakın.

Hayl sürü, topluluk demektir. Burada padişahın ordusu anlamın­dadır. Padişahın ordusu ve maiyeti anlamında «hayl ü haşem» sözünde de geçer.

8. Ey Fuzûlî! Hangi güzeli sevsen onun bir merhameti vardır, ancak benim merhametsiz yârimden çekinip sakın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder