Sayfalar

18 Mart 2011 Cuma

Gazel LXIII

Fâ'ilâtiitı/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün


1. Bâr-ı mihnetden nihâl-i kametim ham olmastm 
    Başumuzdan sâye-i serv-i kadün kem olmasını

2. Görmesem ruhsâr ü kadd ü çeşm ü lalün dem-be-dem 
    Ömr bir an bir zeman bir lahza bir dem ohnasun

3. Gerd-i fâhun azmi gerdûnitdl kim bu kadr ile 
    Şöhre-i âlem hemin îsî-i Meryem ohnasun

4. İltimas itdüm sabâdan tûtiyâ çekdürmege 
    Ağlama ey göz gubâr-ı dergehi nem ohnasun

5. Sen tek âfet geldügin bilmişdi kim Hak'dan melek 
    İltimas eylerdi kim âlemde âdem ohnasun

6. Dir imiş zâhid ki olmak aybdur rüsvâ-yı ışk 
    Bu sözi f âş itmesün rüsvâ-yı âlem ohnasun

7. Ey Fuzûlî zevk-i derd-i ıska noksan hayfdur
    İhtiyât it penbe-i dâğunda merhem ohnasun


Fuzuli


1. Fidan gibi boyun mihnet yükünden bükülmesin. Servi gibi boyunun gölgesi başımızdan eksik olmasın.

Bâr, yük ve meyva anlamlarındadır. Meyvası olan ağacın dalları yere eğilir. Beyitte «bâr»ın meyva anlamı, nihai (fidan, ham) eğri, bü­külmüş kelimeleri arasında ihamı tenasüp vardır. Saye, gölgenin mecazî anlamı yardım demektir. Saye her iki anlamıyle de tevriyeli kullanıl­mıştır.

2. Senin yüzünü, boyunu, gözünü ve dudağım her zaman gör­mezsem ömür, bir an, bir zaman, bir lahza ve bir nefes dahi olmasın. Fuzûlî, sevgiliyi görmeden bir an bile yaşamak istemediğini an­latıyor. An, tevriyeli olup, bir saniyelik kısa zaman ve cazibe anlamla­rında kullanılmıştır. Cazibe anlamı, ruhsar (yüz) ile ilgilidir. Boy uzun­luğu dolayısıyle zamanla ilgilidir. Lâhza, göz açıp kapayacak kadar kısa süre olup çeşm (göz) ile ilgilidir. Dem, zaman ve nefes anlamında tev-riyelidir. Nefes anlamı laıl (dudak) ile ilgilidir. Beyitte karşılıklı dört kelimeden oluşan zengin, düzenli bir leff ü neşr sanatı yapılmıştır. Ayrı­ca, an, zaman, lâhza, dem kelimelerinde iham-ı tenasüp sanatı vardır.

3. Göğe yükselme değeri ile âlemde sadece Meryem'in İsa'sı meşhur olmasın diye senin yolunun tozu göğe çıktı.

4. Gözüme sürme olarak çekmek için rüzgârdan sevgilinin ka­pısının toprağını getirmesini istedim. Ey göz! Ağlama da o toz ıslanma­sın.

5. Melek, senin gibi âfetin geleceğini bilmiş olmalı ki, Tanrı­dan insanın yaratılmasını istememişti.

Kur'an'da, Bakara suresinin 30. âyetine işaret edilmiştir. Âyetin meali şudur •. Senin Rabbin meleklere «ben yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Melekler, «orada bozgunculuk yapacak, kanlar akı­tacak birini mi var edeceksin? Oysa biz seni överek yüceltiyor ve seni takdis etmekte bulunuyoruz» dediler. Allah «ben şüphesiz sizin bilme­diklerinizi bilirim» dedi.

6. Sofu, aşktan dolayı âleme rezil rüsva olmak ayıptır demiş. Bu sözü yaymasın, kendisi âleme rezil rüsva olmasın.

7. Ey Fuzûli! Aşk derdinin zevkine noksanlık yakışmaz. Sakın aşk yarasının pamuğunda merhem bulunmasın (hakiki âşık aşk yarası­nın acısına katlanır, onu iyileştirmez).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder