Sayfalar

19 Mart 2011 Cumartesi

Gazel LXVIII

Fe'ilâtiin/Fe'ilâttin/Fe'ilâtün/Fe'ilün


1. Hâsılum yoh sert kuyunda belâdan gayrı 
    Garazum yoh refci ışkunda fenadan gayrı

2. Ney-i bezm-i gaiyem ey âh ne bulsan yile vir 
    Oda yanmış kure cismümde hevâdan gayrı

3. Perde çek çihreme hicran güni ey kanlu sirişk 
    Ki gözüm görmeye ol mâhlikâdan gayrı

4. Yetdi bî-kesligüm ol gayete kim çevremde 
    Kimse yoh çizgime gird-âb-ı belâdan gayrı

5. Ne yanar kimse manana âteş-i dilden özge 
    Ne açar kimse tapum bâdı sabâdan gayrı

6. Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl 
    Koymadı hîç imaret bu binadan gayrı

7. Bezm-i ışk içre fuzûlî nice âh eylemeyem 
    Ne temettü' bulmuşum neyde sadâdan gayrı


Fuzuli


1. Senin mahallende (köyünde) belâdan başka bir şey elde etti­ğim yok. Aşkının yolunda yok olmaktan başka bir maksadım yok.

2. Gam meclisinin neyiyim. Ey ah! Kuru cismimde heva ve he­vesten başka ne bulursan yele ver, yok et

Fuzûlî, zayıflamış vücudunu neye benzetmiştir. Heva kelimesi tev-riyelidir. Kuru bir kamış olan neyin içinde nasıl sadece hava, yani ney­zenin nefesi varsa, Fuzûlî'nin de ney gibi kuru vücudunda aşk ve arzu­dan başka bir şey yoktur. Âh, hava, yel kelimeleriyle ihamı tenasüp sa­natı yapılmıştır.

3. Ey kanlı gözyaşını! Ayrılık günü yüzüme perde çek de gözüm o ay yüzlüden başka kimseyi görmesin.

4. Kimsesizliğim o dereceye vardı ki, etrafımda belâ burgacın­dan başka dönen kimse yok.

Birinin çevresinde dönmek (çizginmek) bir deyim olup o kimse­nin etrafında kendisiyle ilgilenenlerin bulunmasıdır. Fuzûlî'nin etrafında dönen burgaca (girdab) benzettiği belâlardır. İnsan suda burgaca yakalanırsa boğulur. Fuzûlî hem yalnızlığını, hem de belânın içinde bo­ğulup kaldığını söylüyor. Burgaç ile dönen kelimeleri ilgilidir.

5. Bana gönül ateşinden başka kimse yanmaz. Sabah rüzgârın­dan başka kapımı açan kimse yoktur.

8. Ey dalga! Gözümün yaşı üzerindeki kabarcığı bozma. Çünkü gözyaşı seli bu binadan başka hiçbir imaret bırakmadı.

İmaret, yapı, bina demektir, özellikle yoksullara yemek dağıtılan aş evine denir ki, genellikle üzeri kubbeli olur. Fuzûli, gözyaşı selinin üzerindeki kabarcığı şekli yuvarlak olduğu için imarete benzetmiştir. Beyitte gözyaşı seli, bayındır bir yer bırakmadı, her yeri yıktı anlamı ile birlikte yoksulara yemek dağıtılan imaret kelimesini de kastederek tevriye yapılmıştır.

7. Fuzûli! Aşk meclisinde nasıl ah etmeyeyim. Neyde sesten baş­ka ne fayda bulunur.

Bu beyitte de Fuzûlî kendisini neye benzetir. Neyin insana sağla­dığı yarar yalnızca sadasıdır. Ney gibi Fuzûlî'nin de aşk meclisinde et­tiği ahdan başka kimseye bir yararı yoktur. Meclis, ney, şada kelimele­riyle tenasüp sanatı yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder