Sayfalar

11 Mart 2011 Cuma

Gazel XVI

Fâ'ilâtiin/Fâ'ilâtsün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün 


1. Ey mezâk-ı cana cevrün şehd ü şekker tek lezîz 
    Dem-be-dem zehr-i gamun kand-i mükerrer tek leziz

2. Âteş-i berk-i firâkun nâr-ı dûzah tek elim 
    Cür'a-i câm-ı visâlün âb-ı kevser tek lezîz

3. Şerh ahvâlüm sana meste nasihat kimi telh 
    Telh güf târun mana mahmura sağar tek leziz

4. Dâğ-ı ışkun derdi zevk-i saltanat tek dİl-pezîr 
    Hâk-i kuyun seyri feht-i heft kişver tek lezîz

5. N'ola bulsam zevk köydürdükçe göğsüm üzre dâğ 
    Ehl-i derde dâğ olur bî-derde zîver tek lezîz

6. Taze taze dâğ-ı derdündür dil-i sûzânuma 
    Fi'l-mesel hn-s ehline cem'iyyet-i zer tek lezîz

7. Ey Fuzûlî âlemün gördüm kamu ni'metlerin 
    Hiç ni'met görmedüm dîdâr-ı dilber tek lezîz


Fuzuli

1. Ey cefa ve çevrin can damağına bal ve şeker gibi tatlı gelen (sevgin)! Her an gamının zehri tekrar tekrar kaynatılmış şeker gibi lezzetlidir.

Mezâk: Zevk alma, tat duyma; tad alma yeri, damak; zevk, tat anlamlarına gelir. Arapçada bu kalıpla yapılan kelimelere • mastar-1 mimi; mimli mastar» denir. İsim - fiil, yer ve zaman adları yapılır. Bu­rada canın tat alma yeri olarak kullanılmıştır.

2. Ayrılığının yıldırımının ateşi cehennem ateşi gibi elem veri­cidir. Vuslatının kadehinin bir yudumu Kevser suyu gibi lezzetlidir.

Ayrılık ateşi düştüğü yeri yakıp yok eden yıldırıma benzetilmiştir. Kevser: Cennete akan tatlı bir su. Ateş ve su tezadlıdır.

3. Durumumu sana açıklamak sarhoşa nasihat vermek gibi acı gelir. Senin acı sözün bana baş ağrısı çeken sarhoşa şarap içmek gibi tatlıdır.

Mahmur: Sarhoşluğun verdiği humar denen başağrısı ve sersem­liktir. Sarhoş, başındaki ağrıyı ve sersemliği şarap içerek gidermek is­tediği için acı sözün mahmura şarap gibi tatlı gelir denmiştir. Şarabın tadı acı olmakla birlikte sarhoşa tatlı gelir. Sevgilinin acı sözü de şair için mahmura şarap içmek gibi tatildir. Acı ile tatlı arasında tezat sa­natı vardır. Kadeh anlamına gelen sağar kelimesiyle kadehin içindeki şarap kastedilmiş olup mecaz-ı mürsel sanatı yapılmıştır.

4. Aşkının yarasının derdi saltanat zevki gibi gönül çekicidir. Köyünün toprağını gezip dolaşmak, yedi ülke fethetmek gibi tatlıdır.

5. Göğsümün üzerine kızgın dağ vurulmasından zevk alsam bu­na şaşırmamalı. Dertliye yara, dertsize süs gibi zevk gelir.

Dâğ, yanık yarası demektir. Kızgın demirle damga vurulurken meydana gelen yara. Şiirde aşk ateşinden meydana gelen yaradır. Dam­ga yarası, şeklinden ve kırmızılığından dolayı güle benzetilir. Burada Fuzûli aşk yarasının meydana getirdiği yaranın vücudunu süslemesin­den zevk aldığını söylüyor.

6. Aşk ateşiyle yanan gönlüme senin derdinin taze taze yaraları bu hırslı insana altın biriktirmek gibi tatlı gelir.

Ateşle dağlamak suretiyle meydana gelen yara, şeklinden ve kır­mızılığından dolayı altın paraya benzetilmiştir.

7. Ey Fuzûli! Dünyanın bütün nimetlerini gördüm. Sevgilinin yü­zü gibi tatlı hiç nimet görmedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder