Fâ'ilâtiin/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilüa
2. Işk derdiyle hoşem el çek ilâcumdan tabîb
1. Âşiyân-ı mürg-i dil zülf-i perîşânundadur
Handa olsam ey peri gönlüm sentin yanundadur
2. Işk derdiyle hoşem el çek ilâcumdan tabîb
Kılma derman kim helâküm zehri dermânundadur
3. Çekme dâmen nâz idüp üftâdelerden velun kıl
3. Çekme dâmen nâz idüp üftâdelerden velun kıl
Göklere açılmasını eller ki dâmânundadur
4. Gözlerüm yaşın görüp şûr itme nefret kim bu hem
4. Gözlerüm yaşın görüp şûr itme nefret kim bu hem
Ol nemekdendür ki la'l-i şekker-efşânundadur
5. Mesti hâb-ı nâz ol cem' it dil-i sad-pâremi
5. Mesti hâb-ı nâz ol cem' it dil-i sad-pâremi
Kim anun her paresi bir nevk-i müjgânundadur
6. Bes ki hicrânundadur hâsiyyet-i kat'-ı hayât
6. Bes ki hicrânundadur hâsiyyet-i kat'-ı hayât
Ol hayât ehline hayrânem ki hicrânundadur
7. Ey Fuzûli şem' veş mutlak açılmaz yanmadın
7. Ey Fuzûli şem' veş mutlak açılmaz yanmadın
Tâblar kim sünbülinden rişte-i câmmdadur
Fuzuli
1. Gönül kuşunun yuvası senin dağınık saçlarındadır. Ey peri (sevgili)! Nerede olsam gönlüm senin yanındadır.
2. Doktor! Aşk derdinden memnunum, bana lâç yapmaktan vazgeç, derdime derman arama. Çünkü ölümümün zehiri senin ilâcında-dır (yani doktorun ilacı ile aşk derdinden kurtulması, şair için ölüm demektir).
3. Naz edip düşkünlerden (aşıklardan) eteğini çekme. Eteğine sarılan ellerin göklere açılmasından (bedduasından) kork.
4. Gözlerimin yaşını tuzlu görüp nefret etme. Çünkü bu da senin şeker saçan ağzının tuzundandır.
Gözyaşları tuzludur. Gözü yakar ve kızartır. Lal açık istiare ile dudak yerinde kullanılmıştır. Dudak da kırmızıdır. Divan şiirinde dudağın lale benzettiğini yukarıda açıklamıştık. Dudağın şeker saçması tatlı ve güzel konuşmasıdır. Gözyaşındaki tuzun sevgilinin ağzındaki tuzla aynı oluşu, insanın ağzının suyunun tuzlu olmasından dolayıdır. Tuz acı olmakla beraber yemeğe tat verir. Sevgilinin ağzının suyu da asığa zevk verir. Tuz ile şeker arasında tezat sanatı vardır.
5. Naz uykusuyla sarhoş ol da yüz »parça olmuş gönlümü bir araya topla. Çünkü onun her parçası bir kirpiğinin ucundadır.
Sevgili naz uykusuyla sarhoş olunca gözlerini süzerek baygın bakacaktır. Böylece sevgilinin her bir kirpiğinin ucunda bulunan gönlünün parçalan bir araya toplanmış olacaktır. Fuzuli, «cem'-i dil» ve «cem'iyyet-i hatır» tamlamalarını çok kullanır «perîşanî-i dil» veya «pe-rişanl-i hatır» karşılığıdır. Gönlün toplu olması, rahat ve memnun olması demektir.
6. Ayrılığında, hayatı sona erdirmek özelliği vardır (yani ayrılığın insanı öldürür). Senin ayrılığında yaşayabilenlere hayranım.
7. Ey Fuzûli! Sevgilinin sünbül gibi saçından dolayı canının ipliğindeki kıvrımlar mum gibi yanmadan kesinlikle açılmaz.
Vücut muma, can mumun fitiline benzetilmiştir. Can ipliğindeki kıvrımlardan maksat, ıstıraplardır. Şairin canı sevgilinin sünbül gibi olan saçını düşünerek ıstıraptan kıvrılıp bükülmüştür. Burada sacın sünbüle benzetilmesi kıvrım kıvrım olduğundan dolayıdır. Saç rengi ve kokusu sebebiyle de sünbüle benzetilir. Can ipliğindeki kıvrımlar mum gibi yanıp tükenmedikçe açılmaz yani ölmedikçe ıstıraptan kurtulun-maz denmektedir.
2. Doktor! Aşk derdinden memnunum, bana lâç yapmaktan vazgeç, derdime derman arama. Çünkü ölümümün zehiri senin ilâcında-dır (yani doktorun ilacı ile aşk derdinden kurtulması, şair için ölüm demektir).
3. Naz edip düşkünlerden (aşıklardan) eteğini çekme. Eteğine sarılan ellerin göklere açılmasından (bedduasından) kork.
4. Gözlerimin yaşını tuzlu görüp nefret etme. Çünkü bu da senin şeker saçan ağzının tuzundandır.
Gözyaşları tuzludur. Gözü yakar ve kızartır. Lal açık istiare ile dudak yerinde kullanılmıştır. Dudak da kırmızıdır. Divan şiirinde dudağın lale benzettiğini yukarıda açıklamıştık. Dudağın şeker saçması tatlı ve güzel konuşmasıdır. Gözyaşındaki tuzun sevgilinin ağzındaki tuzla aynı oluşu, insanın ağzının suyunun tuzlu olmasından dolayıdır. Tuz acı olmakla beraber yemeğe tat verir. Sevgilinin ağzının suyu da asığa zevk verir. Tuz ile şeker arasında tezat sanatı vardır.
5. Naz uykusuyla sarhoş ol da yüz »parça olmuş gönlümü bir araya topla. Çünkü onun her parçası bir kirpiğinin ucundadır.
Sevgili naz uykusuyla sarhoş olunca gözlerini süzerek baygın bakacaktır. Böylece sevgilinin her bir kirpiğinin ucunda bulunan gönlünün parçalan bir araya toplanmış olacaktır. Fuzuli, «cem'-i dil» ve «cem'iyyet-i hatır» tamlamalarını çok kullanır «perîşanî-i dil» veya «pe-rişanl-i hatır» karşılığıdır. Gönlün toplu olması, rahat ve memnun olması demektir.
6. Ayrılığında, hayatı sona erdirmek özelliği vardır (yani ayrılığın insanı öldürür). Senin ayrılığında yaşayabilenlere hayranım.
7. Ey Fuzûli! Sevgilinin sünbül gibi saçından dolayı canının ipliğindeki kıvrımlar mum gibi yanmadan kesinlikle açılmaz.
Vücut muma, can mumun fitiline benzetilmiştir. Can ipliğindeki kıvrımlardan maksat, ıstıraplardır. Şairin canı sevgilinin sünbül gibi olan saçını düşünerek ıstıraptan kıvrılıp bükülmüştür. Burada sacın sünbüle benzetilmesi kıvrım kıvrım olduğundan dolayıdır. Saç rengi ve kokusu sebebiyle de sünbüle benzetilir. Can ipliğindeki kıvrımlar mum gibi yanıp tükenmedikçe açılmaz yani ölmedikçe ıstıraptan kurtulun-maz denmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder