Sayfalar

15 Mart 2011 Salı

Gazel XXXI

Mef ulü/Mefâ'îlü/Mefâ, îlü/Fa ulun


1. Âh eyledügüm serv-i hırâmânun içündür
    Kan ağladuğum gonce-i handânun içündür

2. Ser-geşteliğüm kâkül-i müşgînün ucından 
    Âşüf tellğüm zülf-i perişanın içündür

3. Bîmâr tenüm nerkis-i mestün eleminden 
    Hunin cigerüm Ia'l-i dür-efşânun içündür

4. Yahdum tenümi vasi güni şem' tek amma 
    Bil kim bu tedârük şeb-i hicrânun içündür

5. Kurtarmağa yağma-yı gamundan dil ü canı 
    Sa'yüm nazar-ı nerkis-i fettânun içündür

6. Cân vir gönül ol gamzeye kim munca zemandur
    Cân ile seni besledügüm anun içündür

7. Vâ'iz bize dün dûzahı vasf Stdi Fuzûlî 
    Ol vasf senün külbe-i ahzânun içündür


Fuzuli

1. Ah eylediğim salınan servin (boyun) içindir. Kan ağladığım gülen goncan (ağzın) içindir.

2. Avareliğime misk kokulu kâkülün sebeptir. Düşkünlüğüm pe­rişan saçların içindir.

3. Sarhoş nergisinin (gözünün) üzüntüsünden vücudum hastadır. İnci saçan la'lin (dudağın) için ciğerim kan doludur.

Nergis, baygın bakan göze benzetilerek istiare yoluyla göz yerin­de kullanılmıştır. Baygın bakan göz için sarhoş ve hasta sıfatları da kullanılır. Bu bakımdan hasta kelimesi göz Ue de ilgilidir. Dudağın inci saçmasından inci gibi dişler kastedilmiştir. Lal ile kanlı ve ciğer renk­leri, inci ile lal mücevher olmaları dolayısıyle birbirleriyle ilgili olup tenasüp sanatı yapılmıştır. İnci ile lal renk bakımından tezatlıdır.

4. Kavuşma günü vücudumu mum gibi yaktım. Bu hazırlığın ay­rılık gecesi için olduğunu bil (yani vücut yok olunca gönül ayrîuk ge­cesine daha çok dayanacaktır).

5. Gönlü ve canı gamın yağma etmesinden kurtarmaya çalış­mam senin fettan nergisinin (gözünün) teveccühünü kazanmak içindir.

6. Ey gönül! Sevgilinin o süzgün yan bakışına canını ver. Bun­ca zamandır seni can ile beslediğim onun içindir.

7. Fuzûlî, vaiz dün bize cehennemi anlattı. Onun anlattıkları se­nin hüzünler evin İçindir (yani vaizin anlattığı cehennem senin hüzün­ler eıvinin tıpkısıdır).

Külbe-i ahzan, hüzünler kulübesi demektir. Yakup Peygamber oğlu Yusuf'u kaybedince kulübesinde çok üzüntülü günler geçirmiş, ağ­lamaktan gözleri kör olmuştur. Bu yüzden Ya^kub'un evine külbe-i ah­zan, beytül-hazen gibi adlar verilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder