Sayfalar

15 Mart 2011 Salı

Gazel XXXVI

Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün


1. Figân kim bağrumun ol lâle-ruh kan olduğm bilmez 
    Ciğer pergâlesinde dâğ-ı pinhân olduğm bilmez

2. Habîbüm gönlünü cem' eylemez ruhsârı devrinde 
    Meğer zülfi kimi hâlüm perişan olduğm bilmez

3. Kılur taksir idüp bir lutf her dem gönlüm almakda 
    Vefa resmin sanur düşvâr âsân olduğm bilmez

4. Güzeller devlet-i vashn bulup mağrur olan âşık 
    Neşât-ı vaslda endûh-ı hicran olduğm bilmez

5. Dil-i sad-pâreden bî-dâdı kesmez gamze-i mestün 
    Ne gafil pâdişehdür mülki vîrân olduğm bilmez

6. Sanur zâhid özin hâli hayâlinden galatdur bu
    Bu hayran olduğındandur ki hayran olduğm bilmez

7. Fuzûlî hasteye düşmen söziyle dost cevr eyler
    Zihî sâde mu'ânz kavli bühtan olduğm bilmez


Fuzuli

1. Feryat ve figan ki, o lâle yanaklı bağrımın kan olduğunu bil­mez. Gözlerimden parça parça dökülen ciğer parçasında gizli yara bu­lunduğunu bilmez.

2. Sevgilim yanağının devrinde gönlümü memnun etmez. Meğer halimin saçı gibi perişan olduğunu bilmiyor.

Devr kelimesinde tevriye vardır. Sevgilinin yanağının güzelliği zamanında anlamı ile birlikte onun yüzünün yuvarlaklığı da kastedilmiş­tir. Habib ve devr kelimeleriyle Hazret-i Mühammed'e telmih yapıl­mıştır. Her peygamberin zamanın bir seyyare devrinde geldiği kabul edilir. Hz. Muhammed'in devri ay devri (devr-i kamer) olup son devir­dir. Kıyamete kadar sürecektir. Gönlün cem olması yani gönlün top­lanması, gönlün rahatlaması demektir. Çünkü aşığın gönlü parça par­çadır. Buna perişani-i hatır, yani gönlün dağınıklığı denir. Beyitte cem ile perişan arasında tezat vardır. Ruhsar (yanak, yüz) in aya benzemesi dolayısıyle de istiare yapılmıştır.

3. Lutf edip gönlümü almakta her an kusur eyler. Vefa adeti­nin zor olduğunu sanır, kolay olduğunu bilmez.

Padişah, mülk, zulm, viran kelimeleri bir araya getirilerek müra-at-ı nazir sanatı yapılmıştır.

4. Güzellerin kavuşma mutluluğuna erişip mağrur olan âşık, ka­vuşma zevkinde ayrılık kederi bulunduğunu bilmez.

5. Sarhoş yan bakısın yüz parça olmuş gönlümden zulmü kes­mez Ne gafil padişahtır, mülkünün viran olduğunu bilmez.

6. Sofu kendisinde sevgilinin hayaJi bulunmadığını sanır. Ken­disi hayran olduğu için hayran olduğunu bilmez.

Sofi Tanrı'ya hayrandır. Kendisinde sevgilinin hayalinin bulunma­dığını zannederek hata eyler. Oysa sevgili. Tanrı güzelliğinin bir aksi­dir. Tıpkı esrarkeşlerin sarhoşluğu (hayran) gibi hayal âleminde hay­ran olup kendi hayranlığını bilmez.

7. Dost, hasta Fuzûlî'ye düşmanın sözüyle cefa eyliyor. (Dost) ne-kadar saf, düşman sözünün bühtan olduğunu bilmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder