Sayfalar

22 Ocak 2011 Cumartesi

Şiir Nedir?

Şiir nedir? Sorusu bilgisayara " Ne var , ne yok? " sorusunu sormaya benzer. Bu soruyla karşılaşanlar patlayabilir. Çünkü ; şiir her şeydir, hem de hiçbir şey. Yeryüzündeki insan sayisinca şiir tanimi vardır.

Tanimi olmayan şiir ne zaman nasıl başladı? Bu sorunun yanıtı da çok. Kimilerine göre ; şiiri ilk çaglarda büyücülerin başlattığı, kimilerine göre yazinin bulunuşu ile başladığı söyleniyor. Bana göre şiir başlamadı.. Hep vardı.

Cevher, önce Fahr-i Alem'i ve onun için kainatı yaratmış. Sonra Akl-i küll sonra Nefs-i Küll meydana gelmiş. Ve bu ikisinden gökler oluşmuş. Göklerden, cansız varlıklar sonra bitkiler ve hayvanlar varolmus.

Bana göre ; doğanın varolmasiyla şiir de varoldu. O zamanlar şiir yazılmıyor, yasanıyordu. Alem, bitkileri, hayvanları ile bir bütündü , hepsi birbirinin parçasıydı ve şiiri yasıyorlardı..

Sonra Cennetten insan indi yeryüzüne. En gelişmiş beyne sahip, düşünebilen canlı, insanoğlu. Bir süre kendini aradı durdu yeryüzünde. Ariya, kelebeğe, çiçeklere, akarsuya, agaçlara, gökyüzüne, geceye, gündüze, ilkbahara, hazanlara, kuslara, yağmura, fırtınaya, her birinin sesine, sessizliğine ve uyum içinde olmalarına hayran kaldi. Ser hos dolaştı, dolaştı.

Şiir, insani etkilemişti. İçinin kıpırdanmasına, iç dünyasının haritasını çıkarmasına neden olmuştu.Ve zaman akarken insanlar çoğaldı, çoğaldı. Asik oldu sevdi, sevildi. Gördüğü şiirlerden esinlenerek sesler çıkardı. Türlü türlü davranışlar sergilediler, anlaştılar, aralarında konuştular. Derken; toplumsal sorunlara başladı. Şiirleri göremez, yasayamaz oldular. Unutulmuştu, görülmüyordu şiir. Karmaşanın içinde kendini yasıyordu heyecanla. İste, şiirin unutulmuşluk devrinde gelişmiş bir beyin yazıyı buldu.

Bir gün, biri orta bir yerde, şiire rastladı.. Kimsenin görmediğini fark etti. Yüksek sesle şiiri okudu. Duyan olmadı. Gördüğü güzelliğin kaybolacağı endişesine kapildi. Telaşlandı. Yazma ihtiyacı hissetti. Ve yazdı. Bakar körler okusun diye. Bakar körler şiiri göremedikleri için okumaya başladı. Bir süre sonra; gelişmiş beyinli canlılar öyle karmaşık, sıkıntılı bir dünya yaşamı oluşturdular ki; bakar körler,sagir-kör de oldular. Bu durumda şiir kösesine çekildi. ; yine fena oldu ,kendini yasamaya başladı . Şiir mi insani çarptı , insan mi şiir oldu , artık bunun önemi yok. Gerçek olan şiir var ve ezelden beridir aramızda yasamakta...

Belki içimizden bazilari ona rastlamistir. Bir bahçenin yakinindan geçerken mis gibi bir koku hisseder ya da içinize isleyen bir ses duyarsiniz. Bu size yetmez. Kokuyu içinize çeke çeke izini sürer, kaynagina ulasirsiniz. Dokunursunuz, koklarsiniz.. Farkina vardiginiz güzelliğin seher yeli gibi esip hücrelerinizi doldurmasini, damarlarinizda gezinmesini istersiniz ya. Bu nedir ? Siz bir şiire rastladiniz ve fark ettiniz demektir. Yazarsaniz duygularinizi kagida dökmüs olursunuz. Yazdiklariniz zamana meydan okuyup, dilden dile dolasmayi, ayakta kalmayi basarirsa; şiir olmus demektir. Ve siz de sair.

Sair olmak sabir ister. Insan ömrü çogu zaman buna yetmez. Olsun, bunun önemi yoktur artık. Sair olanlar ölümsüzlügü yakalamis ruhlar alemine emin olarak göçmüslerdir. Bu göç sadece bir kopustur. Kusaklarin ondan ve siirlerinden söz ettiklerini duyar, görürler. Inaniyorum ki; ruhlari her zaman siirlerin yakinindadir.

Bana göre; zaman zaman duygulara haksizlik ediliyor. Yazilan dizeler şiir mi degil mi tartisiliyor. Dizeler, duygular yaralaniyor. Hangi tanima göre şiir yargilaniyor. Elestirmenler, gelecek zamandan mi gelmisler. Siirin okulu yok. Duygular ögretilir mi? Birakin yazanlar duygularini özgürce sergilesinler. Birakin rastladiklari siirleri herkese anlatsinlar. Sair olmus mu, olmamis mi hemen belli olmaya bilir.. Neden bazilarimiz dizelerden rahatsiz oluruz ? Bir ata binme imkâni yakalayanlar kendilerini bey mi saniyor ! Bizi gözetleyen biri var. En iyi hakem gelecektir. Yeter ki; güzel Türkçe'mizi yaralamayalim.

Şiir, yakinimizda uzagimizda, içimizde , her yerde yasamakta. Onu görebilenler, hissedenler vardır ve her zaman varolacaktir.

Seher Keçe Türker

21 Ocak 2011 Cuma

Gözde Zaman

Derin bakislari gözlerimde mana arardi
"Bizim zamanimizda bir baskaydi insanlar
Sicacik sokaklar, kalabalikti gülümseyen
Bayramlarimiz vardi ellerimizde yasayan
Türkülerimiz vardi yüregimizi costuran
Selam gelirdi uzaklardan baskaydi buralar"
Derdi babam anneme kederli.

Benim zamanimda sizinki gibiydi
Sicacik sokaklar kalabalikti gülümseyen
Sevda türkülerimiz vardi her birimizin
Sizi yok saydigimiz bizim zamanimizda
Bir baskaydi buralar sormayin gitsin
Bir çirpida akti gitti deli kanimiz
Biz de arar olduk sizin gibi eskiyi.

Ey deli kanlilar
Simdi zaman sizin
Duyamiyor tutamiyoruz annem babam gibi
Sicak ayaz geceler sizin gülen bahar da
Türküler sizi söylüyor sizler birer baglama
Eskiden bizi çigirdigi gibi.
Degisen zaman mi onun ne günahi var
Geçen bahardi bir solukta tutulamayan
Biz zamanimizi yasadik herkesten gizli
Siz bizi yasiyorsunuz
Diyelim bizden habersiz
Haberiniz ola ki
Gözde zaman sizde konuk simdilik.


Seher Keçe Türker

Zorlu Aşk

Nasil anlatilir
Kalbimin baska attigi
Bir sicakligin basimi sardigi
İçime çisil çisil yağmurun yagdigi
Nasil söylenir
Gözlerinden mehtabın dogdugu
Samanyolu'nda yürüdügüm
Safakta umutlarimin yikandigi.

Ey büyük ask
Sirasi miydi simdi gelmenin
Kaç bahar geçti nerelerdeydiniz?
Geregi kalmadi gelmenin derken
Neden karli günleri seçtiniz ?

Baharin kis olsun demek geliyor
Dilim varmiyor
Ellerim ayazda kardelen
Bir kor var ki; çilgin, içimde
Ha tutustu ha tutusacak
Ey büyük ask
Ne yaptin bana böyle
Sirasi miydi simdi gelmenin
Kaç bahar bekledim nerelerdeydiniz?


Seher Keçe Türker

Gece Ve Yaz

Denize inmiş
Şehrin sahte isiklari
Suyla oynasiyor
Alaca
Gece mavisinde gök
Ay sahte, suda
Balikçilar ag atıyor
Usulca
Yakamozlar peşlerinde
Gülücükler sahte
Sevgiler sahte
Göstermelik dostluklar
Gece kusu av pesinde
Tan ağarsa artık
Güneş de sarmasa sicacik
Zaten her şey sahte.


Seher Keçe Türker

Sonsuzluk

Şiirler suskun bekliyor
Sarkilar çiglik çiglik
Ne şiirde sarkilar
Ne sarkida şiirler

Gönüller ilkbaharda
Yasamsa bağ bozumu
Ask yerlerde sürünüyor
Sevgi yaprak döküyor.


Seher Keçe Türker

Dörtleme II

Dondu kara karede yaz günlerim
Yarınlara kalmadı hiç hevesim
Bildiğim telaşlı çaresizliğim
Bir kör kuyuda karmakarışığım.


Seher Keçe Türker

Biliyor Musun?

Dün geceydi
Seni koynuma aldım gizlice
Güçlendim isindim nefesinle
Haberdar etmekten utandım
Pembe kanatlı kelebekleri uçurmadim.

Dün geceydi
Sormadan yanıma aldım seni
Göğsünde soluklandı yorgun bedenim
Korktum haber uçuramadım
Kimseler duymasın dillere dolanmasın.

Dün gece
Sende benimle olmaliydin
Bahari yeniden yasamaliydin
Susma, bir şey de söyleme sakin
Gecenin gizemini sorgulama
Duyabilirim suskunluğun çigligini .

Dün geceydi
Sen yanimdaydin
Daginikti kararsizdi gece
Farklı olamadım kanatlarimi takamadım
Ya istemezsen sitemler dökersen

Öyle ya da böyle
Biliyor musun dün gece benimleydin.


Seher Keçe Türker

Bende Zaman Sen

Sabahın hayat verici serinliği
Gecenin mahmurluğunu sildi
Şafak canlanıyor
Kuslar of kuslar
Ben seni düşünüyorum

Güneş gecenin gergin tüllerini yirtti
Doğu kor yigini tutuşuyor
Gölgeler çekildi allar morlar belirdi
Sesler of sesler
Ben seni düşünüyorum

Aksamin karanligi tirmanirken
Sari saçlar dağlara serildi
Ufuk kor yigini tutuşuyor
Gölgeler of gölgeler
Ben seni düşünüyorum

Dolunay sinsice gözlerime yürüdü
Lacivert bir gece günün bitiminde
Sensiz ,sessiz, ayaz, yanıyor yüreğim.
Yildizlar of yildizlar
Ben yine sende seni düşünüyorum.


Seher Keçe Türker

Yorgun Şarkı

Ömrüme bir hayat istiyorum
Yillari önemli degil
Yeter ki gün sende baslasin
Gece seninle varolsun

Bir hayat istiyorum
Mevsimi önemli değil
Öyle çok bekledim ki sabırla
Yorgunum artık seni istiyorum

Ask çiçek değil cemre
Kalbe girdi mi sökemezsin
Uzaklaşırsan zaman zaman
Sonra "sevgilim" diyemezsin

Firtina koparıp içimde
" Canim" diye diye gidemezsin
Al basini gel sari bir sabahla
Yorgunum artık seni bekliyorum.


Seher Keçe Türker

Hangi Mevsimdeyiz

Bir zamanlar bütün mevsimler bizimleydi
Disarida firtina varmis
Ya da yagmur yagiyormus
Umurumuzda degildi
Bütün mevsimler bizimleydi
Firtinayi biz çikarirdik
Günes bizimle gülerdi
Bahari baslatir, aniden kisi getirirdik
Güller bize açar, kuslar bizimle söylerdi

Sevdigimiz nergis mevsimi tekrar gelmis
Sokaklarda insanlar üsüyormus
Sonra kardelenler görülmüs
Dereler tasacak diyorlar,
Iste yine o mevsim
Daglar tepeler erguvanlarini giyinmis
Rüzgar da esiyormus yavas yavas

Bilmem neden bu gün bahçedeki
Akasya agacina gözüm takildi
Akasyalar çiçek açmis
Yine akasya mevsimindeyiz
Üsüyorum
Yine sen düstün gönlüme sessizce
Boynum bükük kollarim kirik
Yaniyorum
Söyle canim, ne olur konus
Biz hangi mevsimsiz mevsimdeyiz?


Seher Keçe Türker

20 Ocak 2011 Perşembe

Es De Savuş

Sonbaharda bahar
Okşarda geçer
Kış gösterdi kendini
Ey kavak yeli
Eğlenme gayri
Gün kavuştu ufka
Eseceksen es
Es de savuş
Bir de gör
Yaprakların bir bir
Nasıl savrulduğunu


Seher Keçe Türker

Sevgi Ezelden

Içindeki sevgiyi sökemezsin
Yerinde baska dal yesertemezsin
Seviyorum diye diye bir yere gidemezsin
Sevginin kökü vardir bitiremezsin.

Içindeki sevgiyi sökemezsin
Zaman geçer , askin küllenir gün olur
Sevgin salinir gönlüne köskü kurulur
Sevginin kökü vardir bitiremezsin.

Içindeki sevgiyi sökemezsin
Devran döner, döner yine filizlenir
Içinden; "git" dersin "çik git ", nafile lal olursun
Sevginin kökü vardir bitiremezsin.

Sevgin ezelden bil ki sökemezsin
Meydan okuyamazsin yüzünde çizgiler
Yeniden düser kor, bosuna "gitme, kal" dersin
Sevginin kökü vardir, bitersin, onu bitiremezsin.


Seher Keçe Türker

Gül Kokulu Göl

Yeryüzünün yanagina yavasça çöküvermis,
Gökten mi akar yerden mi fiskirir su, dolar çukur
Daglarin yerle bulustugu pembe kokulu yerde
Yildiz desenli bohçadan demet demet gül dökülür.

Mavicik berrak yüzünü burusturur ara sira
Gülümseyen dalgalar beyaz gelinligini serer sahile
Dizi dibinde hirçin mavi, kollarinda yorgun yesil
Yüksek kayalarda vatan bekçileri ,ellerinde güller.

Neden insan hep birilerinin önüne geçmek ister
Kendini buzlu suya atan ilk penguen olamazlar
Neden Kaf Dagi'ndan inmez, yerle bir suyun kiyisina
Egridir gölünü kucaklamis daglar, "vatan "diye kükrer.

Gölün tatli suyunda süzülen mutlu alabaliklar
Onlara inat kiyida çiglik çigliga siser kurbagalar
Isparta halilari dillerde, gül ask olmus gönüllerde
Her mevsim mavi yesil huzur bulunur Egridir 'de.


Seher Keçe Türker

19 Ocak 2011 Çarşamba

Bağdatla Hasbihal

Ey Bagdat duy sesimi, yaz tarihini
Çölü astim, karanliklari agartim
Palmiyenin gölgesinde serinledim
Suyundan içtim buradan ben de geçtim.

Yorgunlugumu Al- Mansur'da biraktim
Kerbela, Küfe , Necef'te soluklandim
Seherde ezan sesiyle uyandim
Hakikatin titresimi ile aydim.

Dicle hüzün akti, Sattülarap gözyasi
Basra kan agliyor, içimde bir sizi
Masalin büyü lambasina el sürdüm
Simbat'i iyi cini bulamadim.

Seni, " Bagdat gibi diyar"i aradim
Fersiz bakisli çocuklarla yaralandim
Basindalar kara dumanlar dumanlar
Kollarinda daglar daglar hazanlar.

Ey Bagdat duy sesimi, yaz tarihini
Geldi heybesi tam takir bir dünyali
Sirtinda koca kamburu, ser hos basi
Suyundan da içti buralardan geçti.


Seher Keçe Türker

Şattülarap

Dicle ile Firat'i derya aliyor
Kiyinda sehitler düsmani imliyor
Agla Sattülarap her yanin kaniyor.

Karanlik kabariyor mevsim renginde
Hüzün çekiyor nefes nefes cigerin
Agla Sattülarap her yanin kaniyor

Sararmis güllerin ötmüyor bülbüller
Hazan kükrüyor ömrünün pembesinde
Agla Sattülarap her yanin kaniyor.

Kaptansiz gemiler limani bekliyor
Yetimin gözleri ufukta uyuyor
Agla Sattülarap her yanin kaniyor.


Seher Keçe Türker

18 Ocak 2011 Salı

Dicle Bana Baktı

Uyumuyor, cosmuyorsun
Bütün cefalar sana akiyor
Sesin kisilmis Mezopotamya'da
Dik durusun acini saklayamiyor
Kiyinda palmiyeler küskün
Boz yesilin sessiz çigligini soluyor.

Anadolu 'da çaglayan sesin kederli
Medeniyet fiskiran tarihin kan yaziyor.
Bir damla gözyasi oldun içime aktin
Mahzun bakisin, bulanik akisin
Türkiyelim içimde sizin kaldi
Dicle bana bakti, ben ona.


Seher Keçe Türker

Sahra

Uçsuz kum denizin yorgun
Ilgit ilgit sari yelin mahzun
Semsiyeler gölgeler kiyilarini
Vahalar serap, bir rüya seli.

Sahra sahra bu ne durgunluk,
Geceler ayaz ,ebabiller hüzün kusu.

Gün kizil saçlarini toplarken kumdan
Lacivert gökyüzü görünmez yildizdan
Dalya demis sari yesile dura dura
Taslarin kumla oynasir sira sira.

Sahra sahra bu ne suskunluk
Geceler ayaz, ebabiller hüzün kusu.


Seher Keçe Türker

Ankara'ya Özlem

günes daglarin üzerinden saçlarini toplarken
alaca karanlikta gözlerime çocuklugum yürür
Yenimahalle'nin bayirini tirmanir
tornete biner Akin Sinemasina dogru
kah "ebe" der sokaktan geçen birine
oyunlari bileklerimi acitir
kah pencerenin önünde serçeler çirpinir
yüzüne gülücük konmus bir kiz bekler kapida
sonra kar iner benek benek kirmizi
Ankara kipir kipir Ankara sisli

günes daglarin üzerinden saçlarini toplarken
alaca karanlikta suramda ilkbaharim gezinir
yokusun en tepesinden
sari badanali evimizin gömme balkonundan
Ankara'yi gözler
gökyüzünün bütün yildizlari
sehre kaçamak yapar günes gidince
yil bin dokuz yüz bilmem kaç
kara trenler var garda ve sen
bayramlar Ankara'da daha güzeldir
Gençlik Parki , Anit-Kabir, sokaklar
bir yanar bir söner
civil civil Ulus Meydani
sonra kar iner benek benek sari
Ankara sakin, Ankara sisli

günes daglarin üzerinden saçlarini toplarken
alacakaranlikta Ankara ayaklanir gözlerime yürür
can suyu olur anilarimin
Yenimahalle Kiz Lisesi adini degistirmis
Ragip Tüzün Caddesi küçülmüs
Bahçeler kamelyasiz
Huzurlu komsularimiz neredeler
Çubuk Baraji'na, Atatürk Orman Çiftligi'ne
piknige gittigimiz o tanidik sen insanlar
Haci Bayram Veli Hazretleri, Ankara Kalesi, Fatih Ilkokulu
yerlerinde duruyor
yorgun evlerin altin pencerelerine takilir bakislarim
ve öylece kalir
eski bir gülüsü, bir rüzgari, bir dost elini
ve seni arar yol yüzlüm
Ankara kalabalik , Ankara bombos
ve sonra kar iner benek benek beyaz
Ankara suskun, Ankara sisli


Seher Keçe Türker

Bilmece

Serçe kalmak
Ayni bahçede biteviye
Aramayan gökçe
Öyle durmak islak.

Yasamla ölüm arasi
Ince bir hudut
Ne geçilir ne durulur
Bir bilmece kivir kivir
Karmakarisik.
çikmaz sokak
bir damla mutluluk.


Seher Keçe Türker

Sende Aşktı Bende Tortu

aklıma estiğinde
sıcacık mevsim kış 
kahvemde ilk yudum
avucumda sıcaklığın
yumuşacık
dalgaların kumsalla öpüşmesi
kanımda kıvılcım kor
başıma omuz
sığılmayan dehliz kocaman
ve
çıkmaz sokak
bir damla mutluluk.


Seher Keçe Türker

17 Ocak 2011 Pazartesi

Yüreğim Susmak Bilmiyor

Içimde sabah olmuyor
Bahçemde güller açmiyor.
Mehtap da artik çikmiyor
Seninle kaldi aydinliklar

Kendimi gurur dagimdan
Asagi attim, eteklerdeyim
Içimde firtina, çilgin
Yüregim susmak bilmiyor

Sensizlik gurbet oluyor
Yarinlar çabuk gelmiyor
Bense harman oluyorum
Bu nasil sey bilmiyorum

Sabahin seher vaktinde
Aksamin mavi renginde
Yagmurlandim sesinle
Degistim kimse bilmiyor

Bu çikmaz cennet yolunda
Sarhosum, aci içiyorum
Rüzgarin nasil esiyor
Delicesine seviyorum

Gönlümde neler cosuyor
Yetismem mümkün olmuyor
Canima cansin diyorum
Anlatabiliyor muyum?


Seher Keçe Türker

Şehirli Ayşe

I

El bebek gül bebek büyütüldü Ayse
Giyindi gezindi eglendi gönlünce
Ilkokul derken liseli oldu
Arkadasliklar dostluklar kurdu
Hiç haberi olmadan yoksulluktan
Mutluluk ördü yüreginde
Inceden ince
Pembe hayalleri vardi gelecegine
Dil ögrendi iyi egitim aldi
Çalisti hiç usanmadi.
Altin bilezigini koluna takti
Para kazanmaya basladi.


II

Yillar çabucak geçti
Ayse de gençligine eristi
Artik her istegi tamdi
Birde sevdicegi vardi.
Neyi bekleyeceklerdi?
Yuva kurmanin zamani
"Siz istedikten sonra tamam" dedi büyükler
Mutluydular
Hazirliklar basladi el ele
Söz nisan kina gecesi nikah
Ve balayi
Hepsi tamamlandi


III

Sehir ve is yeni gelin dinlemez
Üç gün evlenme izni
Ne oldugunu anlamadan Ayse
Evi isi arasi kosturmaya basladi
Çalisti hiç usanmadi


IV

Evlendi sehirli Ayse
Yuvasi oldu
Ayaklari yerden kesilmisti eteklerinde ziller
Pembe kanatlarini takmis uçuyordu
Önceleri anlayamadi seviyordu kocasini
Evliligi böyle sandi
Akli karisti çevresini inceledikçe.
Paylasacaklardi her zoru kolayi
Sevdigi insanla evlendigi insan ayni degildi
Bunu geç anladi.


V

Elini bir karanliga uzatmisti
Iyi taniyamamisti Kadir'i
Kim kötü yanini gösterir
Saglama almadan isini
Doluya koydu olmadi bosa koydu dolmadi
Yanlislar sardi etrafini
Birde bebegi olsun istiyordu
Istiyordu ya
Üstesinden gelebilir miydi?
Kocasi gönlünü yapiverdi bir gece vakti
"El ele verir büyütürüz yavrumuzu" dedi


VI

Aylar geçti
Eviyle isi arasinda
Bir kizlari oldu dünya tatlisi
"Özlem " dediler adina
Gülücükleri odalarini isitti
Onlari sevgi yumagi yapti.


VII

Bu yasamlarinda bir resim karesiydi
Kisa sürdü
Sehirli Ayse'nin bitti dogum izni
Yavrusunu birakti el eline
Basladi yeniden isine
Yine anlayamadi ne oldugunu
Is kadini ev kadini
Anne es sehirli Ayse
Çalisti hiç usanmadi.


VIII

Sag olsun baba olmustu Kadir'de
Olmustu olmasina ama
Degisen ne vardi onun adina?
Sabah olur gider isine
Aksam ya gelir keyfince
Ya toplantisi olur her gece
As ister temiz giysi düzenli ev
Bir de saglikli es
Biricik kizini arada bir sever
Aglarsa yavru "Sustur sunu"
Der öfkelenir
Bahane ederek çocugun aglamasini
Erkek ya ! Vurur kapiyi gider
Ne yapsin Sehirli Ayse?
Yorgundu mutsuzdu yalnizdi
Kisa zamanda yipranmisti
Karmakarisikti.


IX

Sehir bu canavar ruhlu
Kimini bir lokmada yutar
Kimini renkli isiklari çarpar
Ayse'yi yutmaya hazirlaniyordu
Kadir'i renkli isiklari çarpti
Güzel kadinlar sorumsuz yasam
Gece hayati.


X

Yorgun günün ardindan,
Uykusuz mutsuz yalniz geceler
Ayse'yi hayatindan bezdirdi.
Bu çileye "dur" demeye karar verdi.
"Olmadi olamadi" dedi.
Artik savasmak istemedi.
Degmezdi hayatini zehir etmeye
Ne için mücadele edecekti?
Huy çikar mi can çikmayinca
Gururluydu ayaklari üstünde durabilirdi.
Kimseden beklentisi yoktu
Bir celsede bosandilar
Koca sehir onu yutamayacakti.


XI

Sonunda kizi ve Ayse bas basa kaldi
Sorunlari azaldi huzur buldu
Artik kendine bile vakit kaliyordu
Kalmasina kaliyor ya!
Adina da "Dul Ayse"diyorlardi
Sanki suçluydu
Böyle olmasini ben mi istedim? Diyordu
Diyordu demesine ama
Yine de dul olmasi etrafinda
Kalin kara bir duvar örüyordu
Kendisi bile kendine yabanciydi
Acimasiz yalnizligin boslugun kollarindaydi
Dostlarina ne olmustu?
Neredeydiler?
Yine saskin karmakarisikti.


XII

Iste sehirli kadin
Is kadini ev kadini anne es
Ve
Hiç bir sey dul kadin


XIII

Kadin köyde de kadin sehirde de
Yasanilanlar farkli görünüste
Sehirli Ayse tozlu yollarda yürümedi
Tarla görmedi süt sagmadi
Dudaklari çatlamadi
At arabasina binmedi topuklari nasirlasmadi
Sehrin sokaklarinda kayboldu
Kuma girmedi evine
Metresi vardi Kadir'in lüks evinde
Ayse bir basinaydi kollarinda yavrusu
Bogazinda yutulamayan dügüm
Ve yüreginde
Paramparça düsleri silemedigi anilari

XV

Neyi degistirir sorunlarin sekli ?
Kadin yine kadin
Köyde ya da sehirde
Yasanilanlar farkli görünüste
Sonuç tipatip ayni degil mi?


Seher Keçe Türker

Seni De Bitiriyorlar Beni De

gök gürler şimşek çakar ya hani,
bulutlar yağmur olmak ister, gözleri ağırlaşır
bir türlü toprağa düşemezler ya hani.

çölün kuru dudakları kenarında
siyahla beyaz bir olup dünyanın içiyle dışını buluştururlar ya
sonra kara toprak ve deniz biter ya hani.

sari renkli doğada sessiz gürültü olursun
sen ve yalnızlık
zaman yürür bilinmeze. Yürür ve her zaman
kazanan mavi olur
sonbaharın renkleri inatlaşıp dursa da
yuvarlağın kıyısında

öbek öbek meraklı gözlerin bakışına doğru yolculuğun başlar ya
kontrol altına alınmamış , yabanıl topraklarda
yol alırsın
siste hayalet gibi bir görünür bir kaybolur ya şehir hani.

düsündügünü anlarsin o zaman ve düsüncenin rengini görürsün
haritalarda yollarin tükendigi son noktalara varirsin ya
serüven nerede biter, akil nerede baslar bilemezsin artik.

ölümle raks ediyorum zihnim beni bırakıp yolculuğa çıkıyor
akşamlar yürüyor gözlerime zamansız ,üzgünüm martılar sizi ürküttüm.
yorgun yeşilim seni de bitiriyorlar beni de.


Seher Keçe Türker

Bisikletim

Bu gün yine
Atladım bisikletime
Serçe kuşlarını kattım önüme
Rüzgar arkamda
Can sıkıntısı turuna çıktım
Bu bilmem kaçıncı kaçışım
Bırakamadım onu bir yerlerde
Bir de diyor ki ozan;
" Sıkılırsan at kendini ormana ya da suya"
Yollara düştüm, dağlara vurdum
Attım kendimi suya
Olmadı, olmuyor dostum
Ellerin yoksa, bakışların yoksa
Hele sır dolu sözlerin yoksa
Ben de yok oluyorum

Tadı kalmadı turuncu gün batımının,
Dalgalar şarkılarını başkalarına söylüyor
Rüzgar kemanını başkalarına çalıyor
Toprakta eskisi gibi kokmuyor
Her telden bir ses geliyor
Ne derler, kulak vermiyorum
Siyahla beyazın bir olup
Dünyayı ters yüz ettiği kıyıda bekliyorum
Bekliyorum .Yoksan ; her şeyi at gitsin
Can sıkıntısı, hüzün kuşları , gelin sizinleyim
Bir de sarı güllerim, sarı güllerim
Sarı güllerim...


Seher Keçe Türker

Asker Oğluma Mektup

Dünyaya gelişin bayramdı
Ellerin gözlerin yumuktu
Derdin tasan yoktu
Gülücükler dağıtırdın
Herkes sana hayrandı
Adini fısıldadık kulağına
Alkışlar, ninniler, ezan sesleri...

Sonra büyüdün düşe kalka
Hiç farkına varamadık
Okullar birbirini izledi
Başın dikti, alnın açık
Yürüdün yarına ,delikanlıydın artık
Anan ve genç kızlar yolunu gözledi

Alkışlar, trampetler ve ezan sesleri...
Simdi askersin iste, çakı gibisin
Yurdumun göğsünde taki gibisin
Gururlu ve yaşlı gözlerim arkanda
Sırtında asker urbası, boz yeşil
Sanki toprağımın rengini giyinmişsin
Uzaktan türkü uğultusu geliyor

Davullar, zurnalar ve ezan sesleri..
Hasretin adresi ,benim
Ana yüreğini bana sorsunlar
Acıyı, sevinci bana sorsunlar
Dünyayı bir yana
Boz elbiseli resmini bir yana koysunlar
Resimde silah tutan eli
Mardin dağlarından gelen sesi sorsunlar
Devrilen yiğitleri bana sorsunlar
Nasıl bir yürektir buna dayansın...

Resmin avuçlarımda
Ağartı saçlarımda
Seni beklerim oğul sağ - salim
Buğulu gözler, uğultulu bas
Ve içimde bitmeyen savaş
Davullar, zurnalar, trampetler
Türküler, ağıtlar, ezan sesleri...


Seher Keçe Türker