Sayfalar

18 Haziran 2011 Cumartesi

Bir Karşılık

Zorbakaranlık
uykusundan kaldırdığı yaşlı adamın
eğildi savunmasız kulağına
"Uyan!
- diye bağırdı
bütün saatleri durduran bir sesle - 
Uyan, gece geldi
ve gitmeyecek bir daha!"

Kendinden başka kimseyi göremeyen adam
irkildi
oturduğu iskemlede,
kuşaktan kuşağa geçen birikimi
taşıyarak yılların. bilediği sesinde
"Gücü yetmez
- diye karşılık verdi - 
ne şimdi, ne şimdiden sonra
gücü yetmez hiçbir karanlığın
sürekli kılmaya geceyi"

Ve bütün saatler başladı yeniden işlemeye.


Kemal Özer
Araya Giren Görüntüler

Bana Bulaşmasın

Yağmur çiseliyor ya
bana bulaşmasın der gibi
çekinerek bakıyor penceredeki saksı

kente uzak, kırlara yabancı


Kemal Özer
Araya Giren Görüntüler

17 Haziran 2011 Cuma

Şemsiyeliler

İncecik bir ilkyaz yağmuru
altında yürüyen şemsiyeliler
o kadar güveniyoruz ki birbirimize
dinip dinmediğini anlamak için yağmurun
bakacağımız yerde bir cama, bir su birikintisine
bakıyoruz birbirimizin şemsiyesine.


Kemal Özer
Araya Giren Görüntüler

Her Soluk Alışta

Kaldırın bugün
ne kadar engel varsa
güneşle aranızda,
elinizin değdiği her şey
gökyüzü koksun

Türkülerle doldurun göğsünüzü
açılın kırlara çiçekler devşirin
kolan vurun ağaçtan ağaca
her soluk alışta duysanız bile
o zonklayan hüznü

Bugün ilkyazın ilk günü


Kemal Özer
Araya Giren Görüntüler

16 Haziran 2011 Perşembe

Aşk

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı

                                                            İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
                                                            dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik.


Cemal Süreya

15 Haziran 2011 Çarşamba

Dedim Dilber Yanakların Kızarmış

Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktık gül yarasıdır
Dedim tane tane olmuş benlerin
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır

Dedim dilber sana yazıldı kanım
Dedi niçin dersin benim sultanım
Dedim kimler sarmış ince miyanın
Dedi kendin sardın kol yarasıdır

Dedim bu Ömer'in aklını aldın
Dedi sevdiğine pişman mı oldun
Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi hep çektiğim dil yarasıdır


Aşık Ömer

Gel Dilberim Kan Eyleme

Gel dilberim kan eyleme
Seni kandan sakınırım
Doğan aydan esen yelden
Seni gülden sakınırım

Tabibim hışm ile bakma
Ben kulun odlara yakma
Yanağına güller takma
Seni gülden sakınırım

Halden bilir haldaşım var
Yola gider yoldaşım var
Üç yaşında kardaşım var
Seni ondan sakınırım

Ömer'im der ben de geldim
Tazelendi eski derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım


Aşık Ömer

Gam Yükleri İle Yükümüz Tuttuk

Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz

Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz

Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz


Aşık Ömer

Kurulalı Neler Çekmiş

Kurulalı neler çekmiş
Yalan dünyaya sorsana
Nice bin türlü kan etmiş
Akan deryaya sorsana

Bilinmez ne acep aldır
Gönül sarhoş bir misaldir
Aşıklık ne müşkül haldir
Çeken şeydaya sorsana

Bu derdin çaresin bilmem
Akar çeşmim yaşın silmem
Olaydın yar ile bir dem
Çekip tenhaya sorsana

Kelamı naz ile söyler
Garip gönlüm alıp n'eyler
Niçin cevr ü cefa eyler
Melek simaya sorsana

Cihanda bulmadım bir yar
Ruz u şeb ederim efkar
Der ki Ömer cümlemiz var
Eden Mevlaya sorsana


Aşık Ömer

Dinle Gönül Bülbülünün Zarını

Dinle gönül bülbülünün zarını
Bir gül ister ruhsarının alından
Gel söyündür yüreğinin narını
Bir şerbet ver leblerinin balından

Ahımın tütünü arşa dikeldi
Gözüm yaşı denizlere döküldü
Kalmadı takatım belim büküldü
Düberin cevrinden halkın dilinden

Muhabbet şarabı içilmez oldu
Dost ile düşmanım seçilmez oldu
Halkın arasından geçilmez oldu
Aşık ile maşuk kıyl ü kalinden

Der ki Aşık kimin medhin edersin
Hercai yari bir nice seversin
Derde bir deva yok kime söylersin
Kerem gelmez asla o yar elinden


Aşık

A Bülbülüm Garip Garip

A bülbülüm garip garip
Ötme beni ağlatırsın
Varıp yadlar arasında
Yatma beni ağlatırsın

Bübül gibi zardır işim
Akıttım çeşmimin yaşın
Hışımlanıp hilal kaşın
Çatma beni ağlatırsın

Aşık olan n'eyler malı
Ağlamaktır anın karı
Sevdiğim karşımdan bari
Gitme beni ağlatırsın

Der ki Aşık sana kuldur
Ezelden bildiğin haldir
Ya azat eyle ya öldür
Satma beni ağlatırsın


Aşık

Afrika

Afrika dediğin bir garip kıta
El bilir âlem bilir 
Ki şekli bozulmasın diye 
Akdeniz'in 
Hâlâ eskisi gibi çizilir 
Haritalarda


Cemal Süreya
Üvercinka
1954

Adam

Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir  kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda

Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı

Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.



Cemal Süreya

14 Haziran 2011 Salı

1994 Eliyle, Samanyolu'na

Yaşadım, Tanrım,
Yarım ve uluorta,
Bir dahaki hayatta,
Varsa öyle bir hayat,
Şiir yazar mıydım,
Bilmiyorum.

Ama kadınlar, Tanrım,
Öyle sevdim ki onları,
Gelecek sefer
Dünyaya
Kadın olarak gelirsem,
Eşcinsel olurum. 
 
 

Cemal SÜREYA