Sayfalar

11 Kasım 2012 Pazar

Tanrısız

Yıldızlar arasında ilerliyorum iki kör köpekle
Yolumu aramak için bazen birbirine yaklaşan.
Yeryüzüne benzeyen bir şey görünmüyor buradan
Ancak bir tuzla kokusu geliyor dudaklarıma
Neredeyse insan bir kuş gibi kafesinde
Başımda dönen bir ses duyuyorum.
Her günkü yüreğim, burada karadır tansökümü,
Taşan gök altında yanmak istiyor boşu boşuna.
Gecenin kırağısı felç ediyor havayı,
İlerliyorum ve bin kez çıplak duyumsuyorum kendimi.
Böğrümü, sırtımı, başımı ve göğsümü
Bana yakın olan Yabancı’nın mızraklarına vererek
Gidiyorum gözlerimin tanrının izlerini görmediği
Bulutlu bir toprağa ayak basarak
Ve arkamda yalnızca başdönmesinden kalanı bırakarak
Uzaklarda yarası zorlukla kapanacak.

Aç zürfalar
Ey yıldız yalayıcılar,
Çayırın kargaşasında
Sonsuzluğu arayan öküzler,

Onu koşuda yakalayacağını
Sanan tavşanlar,
Altınızda saklandığını
Bilen kökler,

Ne oldunuz, yitmiş,
Kara kumlardan başka
Desteği olmadan yaşayan
Benim için?

Bazen hava kasılır
Biçim alana kadar.
Ruhun iki yanında
Ne çıkacak ortaya?

Yeryüzü anıları
Ne ad verirsiniz bir ağaca,
Plajda bir dalgaya,
Uyuyan bir çocuğa?

Yatıştırmak isterdim
Sızlanan belleğimi
Sabırla bir öyküyü
Anlatmak isterdim.

Uzayda bir tek benim yolumu yitirdiğimi sanan
Dostların çevremde başıboş dolaşan elleri
Beni arıyorlar tam yeri bulamadan ve yola çıkıyorlar
Açıkta kaçıp giden Yeryüzü’ne doğru.
Köklerinden yoksun bir palmiyenin yaprağı
Durmadan bir şarkı mırıldanıyor kulağıma.
Yanıbaşımdaki gök tedirgin ediyor beni, yalan söylüyor,
Arkada donup kalmış iki köpeğimi aldı elimden,
Kan yitirişlerini, kımıldamadan havlayışlarını duyuyorum,
Toplanıyorlar yıldızlar ve zincir uzatıyorlar bana.
Uslu uslu bileklerimi uzatmam mı gerek?
Yaza inandırmaya çalışan bir ses
İnsan yorgunluğuma bir park sırası betimliyor.
Gökyüzü hep burada, yolunu kazıyor,
İşte göğsümdeki kazma darbelerinin yankısı.
Ey alçak gök, dokunuyorum sana ellerimle
Ve başım önde dalıyorum göksel madene.


Jules Supervielle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder