Sayfalar

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Diyen Diyene

Biri ben zenginim dedi
Biri ben mühendisim dedi

Biri ben gemiciyim dedi
Öbürü yanaş da bir görelim dedi

Biri züppeyim dedi
Şapkayı öne eğdi

Biri denizciyim dedi
Denize gitti

Biri havacıyım dedi
Havaya gitti

Biri karacıyım dedi
Karaya gitti

Biri güçlüyüm dedi
Herkesin gücüne gitti

Biri ben hastayım dedi
Doktorun hoşuna gitti

Biri mal sahibiyim dedi
Mal silkindi, yemin et dedi

Biri gelirim var dedi
Öbürü gelir misin dedi

Biri ben barışıkım dedi
Biri ben karışıkım dedi

Biri ben yumuşakım dedi
Biri ondan ilâcını istedi

Biri ben işçiyim dedi
İçeri girdi

Biri ben de işçiyim dedi
Dışarı gitti

Biri ben güzelim dedi
Güme gitti

Biri canım sıkılıyor dedi
Biri hay senin canına dedi

Biri dedi ben pazarcıyım
Pazara gitti

Biri dedi ben mezarcıyım
Mezara gitti

Ben solcuyum dedi
Sağcının biri

Biri dedi ben dağcıyım
Ben de avcıyım dedi biri

Biri dedi ben yağcıyım
Yağcılık meslek mi dedi biri

Tüccarım ben dedi
Tüccarın biri

Şairim dedi yazarın biri
Ben de yazarım dedi şairin biri

Ben deliyim dedi
Akıllının biri

Biri ben çok akıllıyım dedi
Ve diye diye delirdi


Özdemir Asaf

7 Ağustos 2012 Salı

Diyek

Türkiye’de İstanbul ne ise,
İstanbul’da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutamamacasına düşünmek ne ise,
Unutamamanın anlamı ne ise,
Seni sevmek ne ise,
Saklayayım, yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise.
Her neyse.


Özdemir Asaf

Diyalog

Bir gün, bir evde, bir kedi
Vardı.
O gün, bir evde, o kedi
Benden sıcaklığını esirgemedi.

O gün, o evdeki o kedi
Beni bana götürdü getirdi.
Ona şarkılarımı söyledim;
Uyudu, bakıyordum, benimleydi.

Bir ikilem oldu beklenmedik;
Geçmiş günlerin yumaklarını didikledi.
Var mıydı, yok, var gibi
Kucağımdaydı kedi.

Gözlerindeydi gözlerim,
Gözleri gözlerimdeydi.
Ellerimi tırmalıyordu elleri...
Ürperdim, birden içim titredi.

Bir gün, bir evde, bir kedi
Vardı.
O gün, bir evde, o kedi
Beni taa çocukluğumdan aldı.

O gün, o evdeki, o kedi,
Bak işte, neler olmuş der gibi,
Getirdi beni gençliğime bıraktı.
Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı.

Babamın öldüğünde aylardan Hazirandı,
O elli dördündeydi, ben yedi.
Bir ışık söndüğünde yol yandı.
O kedi bunları nasıl da bildi.

Bir gündü, bir evdi, o kedi
Taş attı bütün kuyularıma.
Durup dururken dikenli uykularıma
Ninniler söyledi.

Bu bir öykü idi;
Ben mi anlattım, o mu dinledi.
Saklamalı mıydı, ya da söylemeli mi;
Ne o ev vardı, ne o gün, ne de o kedi.


Özdemir Asaf

Devlet ve Ben

Bir devlete benzetiyorum kendimi.
İşim gücüm bitmiyor.
Bir türlü yerleşemiyorum odamda.
Her istediğim kitabı alamıyorum.
Plânlar içinde geçiyor ömrüm,
Başlayıp tamamlayamıyorum.

Bir devlete benzetiyorum kendimi.
İçimdeki hükûmetin gidişini anlamıyorum.
Yıllar ötesini düşünür düşünmez
Hemen mesud ve zengin oluyorum.
Nedense geçmiş günler unutuluyor.
Tarih kitabı gibi hatıra defterlerimi okuyorum.


Özdemir Asaf

Denklem

Düşünürken kendimden başkasına inanmam.
İnanırsam ben senden başkasına inanmam.
İnanınca düşünür, yönelir sana doğru;
Seninle ikimizden başkasına inanmam.


Özdemir Asaf

Denizin Delisi

Unutmak mı, delisin,
Gitmesem de bekler orada deniz.
Gelirsem, bilmelisin
Benim beklememdir burada deniz.

Gitmek gibi geleceğim
Denizin delisine.
Delinin denizi gibi
O ne kadar giderse.


Özdemir Asaf

Denizin Balladı

Gözlerin en bakışında
Bir en deniz,
Ve denizin en gözünde
Bir bakış, o sensin deniz..

O bakışa ben baktım..
Deniz bakışındaydı, baktım
Bakışındaydı gözleri,
Gözlerindeydi deniz.


Özdemir Asaf

Delisi

Yoğun karanlığa karşı
Darmadağın saçı başı
Kımıl kımıl gözü kaşı
Vurur ışıldanır çarşı
Ki yoğun yanlış içinde

Çizgileri nokta nokta
Kesip kesip alıp satar
Ayırır kuruyu yaşı
Yatar uyur sokaklarda
Panayır, pazaryeri'nde
Bir deli, bir çok, kör, şaşı

Bağırmak düşer mi, ya da
Yetişir mi, uyuyorlar,
Paylaşmışlar sonu başı
Bir adam, başı elinde
Dönüp durup bakıyorlar
Bir adam, elinde başı.


Özdemir Asaf

Değirmen

Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya,
Ondan sonra artık herşey karşı'dır.
Orada bir duryeri olsaydı ya..
Olmaması bir karşı yarışı'dır.


Özdemir Asaf

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Değil

Aralarından geçiyorum,
Hiç kimse el-ele değil.
Herkes kendine dönmüş diyorum.
Bir kaçının içine bakıyorum..
Hiç kimse kendisiyle barışık değil.

Herkese kendini anlatıyorum,
Kime kendimi anlatsam şaşırıyor.
Kendimi kime anlatacağım şaşırıyorum.
Hiç kimse ilkin kendisine alışık değil.


Özdemir Asaf

Darı

Sevmek
Nokta almaz
Çocuklar.

Sevmeye nokta koyan
Sınıfta kalır.

Onun,
Virgülleri vardır
Çocuklar.

Sevmek noktalanmaz;
O, noktadır.


Özdemir Asaf

Dalını Unutma

Ben bu kapıyı araladımsa,
Odayı anlatmak içindi.
Bir sürü özlem girdi oysa.
Erken koparılmış üzümler gibi.
Araladımsa..

Ben bu kapıyı açtımsa,
Aralamayı anlamak içindi.
O kapıdan şimdi çıkan,
Gecikmiş bir sürü arayan,
Açtımsa!

Nasıldı oda desem şimdi,
Ne vardı orada?
Giren neydi, çıkan kimdi,
Ne yoktu ardında?
Olmayan kimdi?


Özdemir Asaf

Dağlar Üstüne Çeşitleme

Aşk o kadar ne ise
Uzaklığın yanında
Uzaklar o kadar aşk oluyor
Adamın canında

Ne demeli ateş, alev, can
Sormalı önce uzaklardan
Kimi kül olur söner gider
Kimi yanar rüzgârlardan.

Uzaklar denince dağlar aklıma gelir
Dağlar olsa da olmasa da
Dağsız uzak yoktur bana sorarsan
Dağlar arada olmasa da


Özdemir Asaf

Çocuklara

Yalan bile söylerken
Prensibim doğruluk
İsterim ki ben
Sen de öyle ol çocuk


Özdemir Asaf

Çocukçada Ben Varım

Ben böyle yazdım sanma
Ben böyle düşündüm
Başından beri
Sözcükler koşuyordu
Düşünmelerimin ardından
Çocuklar, çocuklar gibi
Bayram yerlerinde

Çocuklar oynuyordu
Düşlerimin içindeki
Bayram yerlerinde

Ben onlara
Hiçbir zaman
Kapalı perdeleri göstermedim
Kapalı kapıları göstermedim

Hiçbirini salıncağa bindirmedim
Sallamadım
Atlı karıncalarda döndürmedim
Onlar gelişi gidiş sandırırlar
Vuruşan otoları seviyorlardı onlar
Çünkü hem gidiyorlardı
Gidiyorken güldürüyorlardı
Kafa kafaya vurduruyorlardı
Gülüyorlardı
Bizi kandırdıkları gibi kandırırlar
Onlar
Yarın oynayacakları oyunu
Oyunun başını sonunu
Bizlerden iyi biliyorlardı.


Özdemir Asaf

Çizim

Ben ağacın resmini çizdim,
Hiç kimse için..
Daha ne yapraklarını yapıştırdım,
Ne de adını koydum
Yemişlerin..
Onu
Bir anlama yakıştırdım.

Adınıza büyüyor belleğimde ağaç,
Başka ağaçlar doğuruyor;
Büyümeyi bölüşüyorlar gölgelerinde..
Dal-dal, yaprak-yaprak öpüşüyorlar..
Çizmez olaydım, bizi soruyorlar..
Dönüp bizlere bakıyorum:
Dövüşüyorlar.


Özdemir Asaf

Çizik

Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.


Özdemir Asaf

Çizgi

Kendimi sileceksem, bilirim sende varım.
Senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım.
Seni sende bütünler, sana sende inanır,
Seni sende silerim, seni bende yazarım.


Özdemir Asaf

Çiçek Senfonisi

Çiçeklerin akşamlarını
Akşamların çiçekleri
Aydınlatır..

Çiçeklerin adlarını
Birbirlerine benzemezlikleri
Adlandırır.

Biri alır bir güneşi
Öbürüne yıldız sunar,
Biri öbürünü yağmurlandırır.

Bir başkası bir güzelliği
Akıl almaz çalımıyla
Karanlıklandırır.

Bir düğünü aklandırır biri,
Biri bir yalanı silerken
Biri bir ölümü anılandırır.

Biri bekler sabahları,
Biri gündüz diye çıldırır
Bir başkası aydınlığı akşamlandırır.

Biri bağlar-bahçeler içinde nazlı,
Biri kendi kendini doğurur bayırlarda,
Biri kayalıkları ayaklandırır.

Pencereden bakar biri,
Biri el sürdürmez kimseye,
Biri kendini ağaçlandırır.

Tırmanır biri el ermez dikliklere.
Biri yerlere yaslar yüzünü
Topraklandırır.

Biri ordusunu yayar birdenbire
Tarlalara, öbek öbek,
Kanlandırır.

Biri şarkılarla gözleri besler,
Yeşillikleri ve sevgilileri
Umudlandırır.

Çiçekler hep bekler gibidir,
Oysa hiç beklemezler;
Biri arılandırır, biri kuşlandırır.


Biri rüzgârlandırır gönülleri,
Biri kızdırır soğumuş külleri..
Biri de kendini kucaklandırır.

Biri tek başına yürür yazgısında,
Biri sepetlerde demet demet
Ününü kaldırımlandırır.

Biri vazolandırır kendini salonlarda,
Biri kurur bir kitabın içinde,
Biri de kafes arkasında saksılandırır.

Çiçekler bir şölen yaşamda,
Renklerin en büyük orkestrası..
Dursuz-duraksız çalar her insanda
Sevinci, aldanıyı, ölümü ve yası.


Özdemir Asaf

Çırılçıplak

Küstahlığımı nezaketim götürdü
Saadece kendime bakakaldım.
Kararsızlık bir an sürdü
Gizlenen insanların ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Selâmımı tanıdıklar götürdü.
Saygı bekleyince alçaldım.
Kararsızlık bir an sürdü
Kendini beğenmişlerin ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Ağlamayı ölenler götürdü.
Kendimi ölmez sanınca ufaldım,
Kararsızlık bir an sürdü.
Ölülerle dirilerin arasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Sonsuzluğu ufuklar götürdü.
Yarattığım dünyaların içinde daraldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Başlangıç ile bitiş ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Aydınlığı bulutlar götürdü.
Yıldızlara doğru yol aldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Varanlar ile duranlar ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.


Özdemir Asaf

Çağrışımlar

Çok küçük bir yalanı
Çok büyük bir orantıda
Dinlediniz mi..

Çok büyük bir yalanı
Çok yalın bir doğrultuda
Söylediniz mi..

Gecikmiş bir gizlemi,
Birikmiş bir özlemi
Sakladınız mı..

Gelmeyecek bir gideni,
Olmayacak bir nedeni
Beklediniz mi..

Bir gerçeği erken,
Bir açlığı tokken
Anladınız mı.

Hep mi hep ölecekmiş gibi,
Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi
Yaşadınız mı..

Yalanı sürmeye sürmeye,
Yanlışı görmeye görmeye
Saklandınız mı..

Doğruluğun yönünde,
Doğruların önünde
Aklandınız mı..

Ortamsız bir yaşamda,
Yaşamsız bir ortamda
Harcandınız mı..


Özdemir Asaf

Çağrım

Biri olsa, biri gelse,
Ilım-ılım, diri gelse,
Sözün-sözün eri gelse,
Dimdik, yalın, dursa ya.

Gözüm-gözüm akılardan,
Duyum-duyum takılardan,
Uzak, yakın yakılardan
Duru-duru baksa/ya.

Soğuk olsa, dese ışıt,
Karanlıksa, dese ışıt,
Buram-buram dese işit,
İçin-için varsa ya.

Birim-birim yanaş olsa,
Dirim-dirim söyleş olsa,
Adım-adım yaklaş olsa,
Can-can, kan-kan baksa ya.

Sular gibi paklayarak
Kuşlar gibi sakıyarak,
Adım dese, çoklayarak,
Güneş-güneş yaksa ya.

Özüm-özüm gözü göze,
Süzüm-süzüm sözü aza,
Düğüm-düğüm bizi bize,
Birden tüme katsa ya.


Özdemir Asaf

Ç

Ben uyurken
Duvarıma tırmandın
Güllerimi yoldun.

Ve bütün şikâyetin
Sen uyurken
Bahçene girenlerden.


Özdemir Asaf

Contrepoint

O kadar bir başka çok şeysin sen..
Bir ölüm var ama, gece-kan'da..
Rengini düşünür-durursun sen,
Okunmaz yazınla, ha vuranda,
Bir anda okunur olursun sen.


Özdemir Asaf

Can

Bir türkü söylediler, duydunuz mu..
Bir kuşu vurdular, gördünüz mü..
Böyle neden susuyorsunuz böyle
Güzelliğiniz çoğalıyor, öldünüz mü.


Özdemir Asaf

Cağaloğlu Yokuşu

Dün gece yokuşu çıkıyordum,
Günlerden yetmişsekizdi..
Yaymacı
Eski kitaplarını bekliyordu
Kaldırımda
Eskiden olduğu gibi,
Alsınlar okusunlar diye
Başkaları da.

Bazı yerler değişmiş,
Bazı yerler eskiden olduğu gibi
Hiç değişmemiş..
İnenlerle çıkanlar;
Yaşlısı, genci
Basımevi, kitabevi..
Gelenlerle, kalanlar..
Aynı umutlar, aynı bekleyiş..
Adlarda, yapılarda okunuyor
Olmuşlarla olanlar..
Yalnız bir şey değişmemiş;
İniş-çıkış, geliş gidiş.

Bu yalnız benim için değil..
Nasılsa benden önce;
Yüz, seksen, elli..
Benden sonra da olacak,
Besbelli.

Benim de demek istediğim:
Dün gene yokuşu çıkıyordum
Günlerden yetmişsekizdi..
Onu-buna kimilerini sordum,
Çok azı bildi.

İşte geçerken dün o yokuşdan,
Günlerden yetmişsekizdi,
Saat yetmişsekizdi..
Otuzsekiz saat önce oradan
Şarkılarıyla, şiirleriyle
Bir şarışın geçmişdi..

Onu soruyordu şimdi
Bir sakallıdan..

Ne bilsindi.


Özdemir Asaf