Sayfalar

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Nazım'ın Kalbi

Usandığım zaman gerçeklerin yalanından
kaygının küstah baskısından
tunç Nazım'ı anımsarım
ve sesini
biraz hançeri:
"Merhaba kardeşim ...
Ne o neden suratın asık öyle?
Boş ver!
Yoksa şiir takıldı mı bir yerde?
Gel beraber bitirelim.
Para mı yok?
Çaresine bakarız dert değil
Sevgili mi yok?
Aldırma buluruz ..."
Oysa asıl kendisinde bir şey var
içini yaralayan
yüzünün buruşuklarından dehşetle akan:
"Hepsi iyi ya
şu kalp ağrısı ...
Adam sen de
ağrıyadursun yaşıyoruz ya..."
Bazıları için şiir
bir roldür,
bir dükkancıktır bazıları için
kardır.
Onun gibileri içinse
ağrıdır şiir
rol değil.
Nazım'ın kalbi de işte
ağrıdı durdu böyle.
Üzerine titreyen doktoru bir defasında
hani pek de güvenmeyerek
demişti bana:
"Bakın, demişti,
Keskin konulardan kaçının ki
ağrımasın Nazım'ın kalbi..."
İlahi doktor!
Hastanız gitti.
Fayda etmedi çabalarınız.
Ama kalbi
gizli gizli çarparak
devam ediyor ağrımaya
ölümünden sonra da
İçimdeki acı ağrıyor
Ruslar için Türkler için ağrıyor
Nazım gibi mahpusta hür herkes için
ağrıyor.
Hapishane şefkatiyle yetişen o kalp
(ölümden sonra bile)
dinlemiyor doktorları,
korkak olduğumuz zaman ağrıyor,
neme lazım dediğimiz zaman
ve
kendisi gibi iyilikle
cesaretle
"Merhaba kardeşim..." diyemediğimiz zaman ağrıyor.
Varsın ağrısın kalplerimiz
hepsi için
yeter ki ağrımasın
kalbi Nazım Hikmet'in.


Yevgeni Yevtuşenko
Türkçesi: Lel Starostov

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder