Sayfalar

23 Mayıs 2013 Perşembe

Topraklar ve İnsanlar

Korkunç hayvanların
kemikleri gibi, toprağın
kabuğunda yaşlı toprak fareleri,
batıl inançlı mirasçıları
encomienda’nın, karanlık
bir toprağın imparatorları, çevrilmişler
nefret ve dikenli tellerle.

Çitlerin arkasında boğuldu
gelişmesi insanın,
diri diri gömüldü çocuk,
ekmek ve kitaptan mahrum bıraktılar,
damgaladılar köle işçileri olarak
ve ahırlara mahkum ettiler onları.
Zavallı, bahtsız toprak işçisi
dikenler arasında, zincire vurulmuş
varolmayışa, yabanıl
çayırlıkların üzerindeki karanlığa.

Kitapsız korunmasız et gibi oldun
ve sonra da bir ahmağın iskeleti,
bir hayattan bir hayata satılmış,
beyaz kapının önünden kovulmuş
yürek paralayan, hüzünlü bir gitar
ve danstan başka sevda bilmeden,
bir nemli rüzgâr çarpıntısı gibi
aşırı çaba göstererek tutuşmuş.

Fakat sadece taşrada değil
insan yaraları. Daha uzaklarda,
yakınlarda, derinlerde dövülmüş onlar:
şehirde, yakınında sarayın,
ateş etti havaya cüzzamlı kiralık kışla
öldürücü pisliğiyle,
suçlayan kangreniyle.

Talcahuano’nun ekşi,
dolambaçlı sokaklarında, tepelerin
bataklık kül yığınlarında gördüm
yoksulluğun kirlenmiş yaprağının
kaynaştığını, hamuru
aşağılanmış yüreklerin,
bir yeraltı şafağının karanlığındaki
açık çıban,
paçavraların yara izi
ve buruşturulmuş, dövülmüş insanın
yaşlı özü.

En aşağıdaki eve girdim,
fare delikleri gibiydiler, güherçile
ve çürümüş tuzla nemlenmiş,
aç yaratıkların kendilerini sürüdüklerini gördüm,
bu lanetli hava içinden
bana gülümsemeye çalışan
dişsiz gölgeler.

Delik deşik etti beni acıları
halkımın, dikenli teller gibi
sardı ruhumu,
parçaladı yüreğimi:
o zaman çıktım yollara ve haykırdım,
çıktım dışarı ve ağladım, dumanla çevrili,
çaldım kapıları ve yaraladı beni
keskin bıçaklar gibi,
daha önce yıldızlar gibi taptığım
duyarsız yüzlere karşı haykırdım
ve gösterdiler bana ne kadar boş olduklarını.

O zaman dönüştüm bir askere:
sayısı bilinmeyen, tüm bir kıta,
savaşan yumrukların birliği,
hemfikir olmanın sistemi,
sonsuz zamandan bir lif,
silahlanmış bir ağaç, dünyadaki
unutulmaz yolu insanın.

Ve gördüm ne çok olduğumuzu, ne çok
kimse olduğunu benim tarafımda, o ya da bu
kişi değildi, fakat bütün insanlardı,
yüzleri yoktu, halktı bu,
metal ve yollar.
Ve dolaştım dünyayı
ilkbahar adımlarıyla.


Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"dan


Encomienda: Yerlilerin yaşadığı bölgelerdeki idare. İspanyolların Amerika’yı fetihleri döneminde yürürlükte olan feodal bir düzenleme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder