O eşcinsel delikanlılar ve aşka teşne kızlar,
ve haylidir dul olanlar çılgın uykusuzlukla mustarip,
ve otuz saat önce hamile kalmış genç zevceler,
ve bahçemin karanlığında dolanan o boğuk sesli kediler,
kuşatırlar ıssız meskenimi
titreyen cinsel istiridyelerden bir kolye gibi,
düşmanlar gibi cephe açmışlar ruhuma,
pijamalarıyla komplo kurma peşindeler
değiş tokuş ediyorlar uzun ıslak öpüşleri emirle.
Işıldayan yaz götürüyor o aşıkları,
şişman ve sıska ve sevinçli ve üzünçlü çiftlerden oluşan
o tek düze melankolik alaylara:
o zarif hindistancevizlerinin altında ve yakınında denizin ve ayın,
pantolonlardan ve eteklerden bir şamata vardır sürekli,
okşanan ipek çorapların bir gıcırtısı
ve gözler gibi ışıldayan kadın memeleri.
O küçük memur o denli meşguliyetten sonra,
o haftalık can sıkıntısından ve geceleri yatakta okunan
romanlardan sonra,
en sonunda ayarttı komşu kadını,
ve kahramanlarının acemiler ya da coşkun prensler olduğu
pejmürde sinemalara sürüklüyor onu kendiyle,
ve okşuyor kadının hafif tüylü bacaklarını
sigara kokan sıcak, nemli elleriyle.
Baştan çıkarıcıların akşamları ve evlilerin geceleri
birleşiyor beni gömen iki çarşaf gibi,
ve öğle yemeğinden sonraki saatler kız ve erkek
genç öğrenciler ve rahipler mastürbasyon yaparken,
çiftleşiyor hayvanlar saklanmaksızın,
ve kan kokuyor arılar, ve vızıldıyor hiddetli sinekler,
ve kuzenler kuzineleriyle oynuyor garip oyunları,
ve doktorlar dik dik bakıyor genç bir hastanın kocasına,
ve sabah saatleri öğretmen dalıp gitmişken
yerine getiriyor evlilik görevlerini ve kahvaltı yapıyor,
ve üstelik birbirlerini gerçekten seven zinacılar
okyanus vapurları gibi yüksek ve uzun yataklarda:
apaçık ve sürekli kapatıyor beni,
o muazzam soluk soluğa girift orman
muhteşem çiçekleriyle ağızlar ve dişler gibi
ve siyah kökler tırnak ve ayakkabı biçiminde.
ve haylidir dul olanlar çılgın uykusuzlukla mustarip,
ve otuz saat önce hamile kalmış genç zevceler,
ve bahçemin karanlığında dolanan o boğuk sesli kediler,
kuşatırlar ıssız meskenimi
titreyen cinsel istiridyelerden bir kolye gibi,
düşmanlar gibi cephe açmışlar ruhuma,
pijamalarıyla komplo kurma peşindeler
değiş tokuş ediyorlar uzun ıslak öpüşleri emirle.
Işıldayan yaz götürüyor o aşıkları,
şişman ve sıska ve sevinçli ve üzünçlü çiftlerden oluşan
o tek düze melankolik alaylara:
o zarif hindistancevizlerinin altında ve yakınında denizin ve ayın,
pantolonlardan ve eteklerden bir şamata vardır sürekli,
okşanan ipek çorapların bir gıcırtısı
ve gözler gibi ışıldayan kadın memeleri.
O küçük memur o denli meşguliyetten sonra,
o haftalık can sıkıntısından ve geceleri yatakta okunan
romanlardan sonra,
en sonunda ayarttı komşu kadını,
ve kahramanlarının acemiler ya da coşkun prensler olduğu
pejmürde sinemalara sürüklüyor onu kendiyle,
ve okşuyor kadının hafif tüylü bacaklarını
sigara kokan sıcak, nemli elleriyle.
Baştan çıkarıcıların akşamları ve evlilerin geceleri
birleşiyor beni gömen iki çarşaf gibi,
ve öğle yemeğinden sonraki saatler kız ve erkek
genç öğrenciler ve rahipler mastürbasyon yaparken,
çiftleşiyor hayvanlar saklanmaksızın,
ve kan kokuyor arılar, ve vızıldıyor hiddetli sinekler,
ve kuzenler kuzineleriyle oynuyor garip oyunları,
ve doktorlar dik dik bakıyor genç bir hastanın kocasına,
ve sabah saatleri öğretmen dalıp gitmişken
yerine getiriyor evlilik görevlerini ve kahvaltı yapıyor,
ve üstelik birbirlerini gerçekten seven zinacılar
okyanus vapurları gibi yüksek ve uzun yataklarda:
apaçık ve sürekli kapatıyor beni,
o muazzam soluk soluğa girift orman
muhteşem çiçekleriyle ağızlar ve dişler gibi
ve siyah kökler tırnak ve ayakkabı biçiminde.
Pablo Neruda
"Yeryüzünde Birinci Konaklama"dan
"Yeryüzünde Birinci Konaklama"dan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder