Sayfalar

20 Haziran 2013 Perşembe

But Tepesinde Bir Akşam

Thua Thien 101. bölüm irtibat
görevlisi Fan Say arkadaşa.


Kulübe eğer dar damını.
Bir odun ateşi,
ışıltılı bir sıcaklık
karşılar akşam konuklarını.
Yarın yeniden başlayacak yorucu yürüyüş
ormanlar ve seller boyunca.

Her yandan gelmiş,
rüzgar ve sis,
kamıştan duvarın aralığından
ıslaklık ve soğukla
doldurur küçük kulübeyi.
Ama yabancı konuğun çevresinde
birbirine sokulur canlar.

Kardeş, seni ilk kez görüyorum
ama sana olan sevgim büyüktür.
Pirinç çanağınla, kuru balığınla,
aynı ateşin karşısında, ısınıyoruz.

- Kaç kez geçtin
Ban Ren'i ve Dok But'u?
Zayıflamış yüzünde,
ormanın bütün sıtmalarının solgunluğu ve sarılığı,
derin bir sevincin gülümseyişi okunuyor.

- Karın nerde? Çocukların nerde?
- Ne zamandır onları görmedim ki.
Bunca düşman saldırısından sonra
hayattalar mı acaba?

Düşünceli düşünceli dalarsın
kütüğün üzerinde
çıtırdayan ateşe.
Sonra babacan bir gülümseyişle
sorarsın bana:
"Ya seninkiler?"

- Anacığım yaşlandı artık iyice,
köye sığındı.
Tek bir kelime bile yok
sevgisinden, anısından.

Sonsuzdur Güney'e doğrulan yol.
Aşılacak nice sel, nice orman!
Ama yüreğim sevinçle dolu
ve bütün tehlikelere karşı korkusuz.

Ey aceleci kaynak, nereye?
Bırak yabancı yolcuyu
köyünün özlemini anlatsın,
döksün içini.

İşte sardı ağaçların tepesini sis.
Susuyor orman kuşları bir bir
ve gece atıyor donuk örtüsünü
akşamın son gölgeleri üzerine.

Ateşte pişen pirinç,
az sonra giderecek açlığımızı, ısıtacak yüreklerimizi.
Yarın herkes kendi yoluna gidecek.
Anacak mısın bu kulübeyi, bu geceyi anacak mısın?

Bu Dok But akşamını,
bu yeni arkadaşlığı bir de
bir de bu ortak düşmana duyulan bu kini,
aynı sevgiyle dolu bu yüreği bir de?


Le Duk Tho
Dok But, 15 Ocak 1949
Türkçesi: Eray Canberk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder