Ta Dünyanın Güneyucu'na dek üşüştü İspanya.
Eğilip bükülerek
araştırıyordu kar'ı sırık İspanyollar.
Bio Bio ciddi ırmak,
'dur' dedi İspanya'ya.
Yeşil ipliği titreyen bir yağmur gibi asılan
Maiten orman
dedi ki İspanya'ya: 'Devam etme.'
Suskun sınırların Titan'ı, karaçam
konuştu gökgürültüsüyle.
Ne ki, hançer ve sıkılmış yumruk gibi ulaştı
memleketimin ortasına kâşifler.
Yüreğimin yoncalarda uyandığı
İmperial ırmağının kıyılarına dek
fırlattı kasırga kendini sabah-ışığına.
Kasvetli kristalin kıyıları arasındaki
bir çanak gibi köpüklenerek
uzattı balıkçılın geniş ırmak-yağını
adalardan hiddetli denize doğru.
Sahilinde yayıldı çiçektozu
şiddetli etaminlerden bir halı
ve denizin ötesinde kımıldattı rüzgâr
bütün sonbaharın hecelerini.
Araukanya'nın fındıkağacı
çekti gönderine sevincin alazını asılı salkımları
yağmurun toplanmış temizliğin yanına
kaydığı her yerde.
Mis kokuyla bürülüydü her şey,
yeşille yıkanmış ve yağmur ağırlığı ışıkla,
ve her bir buruk kokulu koru
kış'ın yayılmış bir dalıydı
ya da yolunu yitirmiş deniz tertibi
hatta okyanus çiy'iyle sarhoş.
Kuşlardan kule ve tüy
ve tınlayan yalnızlıktan bir fırtına
yükseldi yarıklardan,
çiçeklenen topa-topa
sarı öpücüklerden bir tespihken
dev eğrelti-otlarının kıvrılan
yeleleri arasındaki nemli gizlilikten.
Eğilip bükülerek
araştırıyordu kar'ı sırık İspanyollar.
Bio Bio ciddi ırmak,
'dur' dedi İspanya'ya.
Yeşil ipliği titreyen bir yağmur gibi asılan
Maiten orman
dedi ki İspanya'ya: 'Devam etme.'
Suskun sınırların Titan'ı, karaçam
konuştu gökgürültüsüyle.
Ne ki, hançer ve sıkılmış yumruk gibi ulaştı
memleketimin ortasına kâşifler.
Yüreğimin yoncalarda uyandığı
İmperial ırmağının kıyılarına dek
fırlattı kasırga kendini sabah-ışığına.
Kasvetli kristalin kıyıları arasındaki
bir çanak gibi köpüklenerek
uzattı balıkçılın geniş ırmak-yağını
adalardan hiddetli denize doğru.
Sahilinde yayıldı çiçektozu
şiddetli etaminlerden bir halı
ve denizin ötesinde kımıldattı rüzgâr
bütün sonbaharın hecelerini.
Araukanya'nın fındıkağacı
çekti gönderine sevincin alazını asılı salkımları
yağmurun toplanmış temizliğin yanına
kaydığı her yerde.
Mis kokuyla bürülüydü her şey,
yeşille yıkanmış ve yağmur ağırlığı ışıkla,
ve her bir buruk kokulu koru
kış'ın yayılmış bir dalıydı
ya da yolunu yitirmiş deniz tertibi
hatta okyanus çiy'iyle sarhoş.
Kuşlardan kule ve tüy
ve tınlayan yalnızlıktan bir fırtına
yükseldi yarıklardan,
çiçeklenen topa-topa
sarı öpücüklerden bir tespihken
dev eğrelti-otlarının kıvrılan
yeleleri arasındaki nemli gizlilikten.
Pablo Neruda
"Los libertadores"den "Canto General"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder