Bugün, 25 Nisan, düştü
Ovalle’nin tarlalarına
yağmur, uzun süredir beklenen, su 1946.
Bu ilk ıslak Perşembe günü kuruyor sisli bir gün
boz demirhanesini dağlarda.
Aç çiftçilerin torbalarında sakladığı
küçük mısır tohumları için Perşembe’dir bu:
bugün aceleyle çizecekler toprağın kabuğunu
ve batıracaklar o yeşil hayatın mısırını çamura.
En son dün gittim tekrar Hurtado ırmağına:
o çetin ve dalayan kayalıkların arasında çıktım yukarı,
dikenlerden kaskatı, değil mi ki o büyük And dağı kaktüsü
çok kollu zalim bir şamdan gibi kalkıyor ayağa orada.
Ve bütün bu çorak dikenlerin üzerinde quintral bitkisi
yakmış bütün kanlı lambalarını al bir entari gibi
ya da korku salan akşam kızıllığından bir leke gibi,
bir bedenden kan gibi sürüklenmiş binlerce diken arasından.
Kayalar muhteşem damarlardır, pıhtılaşmış
ateşin çağlarında, vadiyi bekleyen
bu merhametsiz heykellerle birlikte eriyene kadar
yuvarlanıp duran kör çuvalları taşın.
En kenardaki sulardan uysal ve ölmekte olan
bir çağıltıyı getiriyor ırmak içine
sarkan yaprakların ok karası kalınlığına, ve kavaklar
kaybediyor ince sarı renklerini damlalarda.
Norte Chico’da sonbahardır, gecikmiş sonbahar.
Burada parıldıyor ışık üzümlerde daha uzun süre.
Bir kelebek gibi daha uzun süre ikircikli davranıyor
berrak güneş olgunlaşana dek üzüm
ve misket üzümü halıları ışık saçıyor vadide.
Ovalle’nin tarlalarına
yağmur, uzun süredir beklenen, su 1946.
Bu ilk ıslak Perşembe günü kuruyor sisli bir gün
boz demirhanesini dağlarda.
Aç çiftçilerin torbalarında sakladığı
küçük mısır tohumları için Perşembe’dir bu:
bugün aceleyle çizecekler toprağın kabuğunu
ve batıracaklar o yeşil hayatın mısırını çamura.
En son dün gittim tekrar Hurtado ırmağına:
o çetin ve dalayan kayalıkların arasında çıktım yukarı,
dikenlerden kaskatı, değil mi ki o büyük And dağı kaktüsü
çok kollu zalim bir şamdan gibi kalkıyor ayağa orada.
Ve bütün bu çorak dikenlerin üzerinde quintral bitkisi
yakmış bütün kanlı lambalarını al bir entari gibi
ya da korku salan akşam kızıllığından bir leke gibi,
bir bedenden kan gibi sürüklenmiş binlerce diken arasından.
Kayalar muhteşem damarlardır, pıhtılaşmış
ateşin çağlarında, vadiyi bekleyen
bu merhametsiz heykellerle birlikte eriyene kadar
yuvarlanıp duran kör çuvalları taşın.
En kenardaki sulardan uysal ve ölmekte olan
bir çağıltıyı getiriyor ırmak içine
sarkan yaprakların ok karası kalınlığına, ve kavaklar
kaybediyor ince sarı renklerini damlalarda.
Norte Chico’da sonbahardır, gecikmiş sonbahar.
Burada parıldıyor ışık üzümlerde daha uzun süre.
Bir kelebek gibi daha uzun süre ikircikli davranıyor
berrak güneş olgunlaşana dek üzüm
ve misket üzümü halıları ışık saçıyor vadide.
Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"dan
(1946)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder