Sayfalar

26 Ekim 2013 Cumartesi

Onca Ad

Pazartesiler içine geçer salıların
ve hafta bütün bir yılın:
kesilmez zaman
yorgun makaslarınızla,
ve günün bütün adları
yıkanır gecenin sularıyla.

Kimse talep edemez Pedro olmayı,
Rosa ya da María olmayı,
hepimiz tozuz ya da kumuz,
hepimiz yağmur altındaki yağmuruz.
Konuştular benimle Venezüellalar,
Paraguaylar ve Şililer hakkında,
bilmiyorum neler söylediklerini:
yalnızca yeryüzünün derisini bilirim
ve bir adı olmadığını.

Çiçeklerden daha çok hoşnut etti beni
kökler, arasında yaşarken onların,
ve bir taşla konuştuğumda
çınladı bir çan gibi.

Çok uzundu ilkbahar
bütün bir kış sürdü.
Kaybetti zaman ayakkabılarını:
bir yıl dört asır gibi sürdü.

Uyuduğumda her gece,
nasıl çağrılırdım ve nasıl çağrılmazdım?
Ve uyandığımda kimdim ben
uyurkenki değildiysem eğer?

Bunun anlamı ancak
yeni doğmuş olmaktan ziyade
hayatın içine indik demektir,
öyleyse doldurmayalım ağızlarımızı
onca güvenilmez adla,
onca hüzünlü resmiyetle,
onca şatafatlı harfle,
onca seninle ve benimle,
kağıtlardaki onca imzayla.

Her şeyi karıştıran bir kafam var,
birleştiren ve yeni doğmuş yapan,
karan, soyan,
dünyadaki bütün ışık
sahip olana dek okyanusun tekliğine,
o cömert bütünlüğe,
o çatırdayan rayihaya.


Pablo Neruda
"Estravagario"dan 
1958

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder