Sayfalar

8 Ekim 2013 Salı

Seni Bekleyen Bir Irmak

Yalnızsın ve gece inmiş
doğu rüzgarına açık kente.
Bilmediğin çok şey var
ve sormak için artık geç.
Zaten yeterli sözler var
sonu için:
solgun, ağır ve terk edilmişsin.

Yalnızsın.
o büyük köprü karşılayacak
seni ırmağın üzerinde.
Teknelerin geçtiği suya bakıyorsun,
su karanlık, su yoğun
ve inliyor
gecenin leylaklarıyla, gecenin kuşlarıyla.

Bir an için unutuyorsun
tüm kenti ve onun imgesel işlerini,
isteklerini içine yatırmak için
küçük tabutlar biçen umut.
aynı acıları çeken köpeklerin
varlıklarını havladıkları
yanıp-sönen ve çıplak kenti.

Sanki çocukluğundaki yatağınmış gibi
bakıyorsun suya:
arka bahçenin duvarındaki sarmaşığı anımsıyorsun,
toplayıp attığın dağ çileklerini.
gönderdiğin el değmemiş sözcükleri
kana bulayıp geri gönderen arkadaşlarını,
sevinç gözyaşları ile seni kapıda bekleyen
anneni anımsıyorsun.
Suya bakıyorsun, köprüye,
sokak lambalarına
ve bir kez daha suya ...
Orada:
su ya da orman
tertemiz gölge
ve uzun yaz günleri var.

Yalnızsın,
Perişan ve yalnız.
Ve gece.


Eugenio De Andrade
Çeviren: Gürhan Uçkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder