Sayfalar

25 Ocak 2014 Cumartesi

Hiçbir Özür Verilmez

Talep ediyorum toprağı, ateşi, ekmeği, şekeri, unu,
denizi, kitapları, herkese bir anayurdu, bu yüzden
dolanıyorum bir mülteci olarak: hainin yargıçları
takip ediyor beni ve terbiye edilmiş maymunlar gibi
onların yardakçıları deniyorlar benim anımı boğmaya.
Onunla gittim ben, onunla oraya, madenin çıkışı
civarında bekleyen o unutulmuş şafağın çölüne,
onunla gittim ve dedim benim yoksul biraderlerime:
“Artık taşımayacaksınız bu tel tel olmuş paçavra elbiseleri,
artık ekmeksiz bir gününüz olmayacak, sizlere
anayurdun çocuklarına davranıldığı gibi davranılacak”.
“Şimdi artık paylaşacağız güzelliği, ve kadınların gözleri
artık ağlamayacak oğullarınız için”.
Fakat onlar paylaşılan sevgi yerine
gecede açlığa ve acıya sürüldüğünde,
kendisine kulak verdikleri tarafından, heybetli bir ağacın
şefkatini ve gücünü sunacağını söyleyen tarafından,
o zaman yanında değildim o küçük satrapın,
fakat adsız olan o adamın yanındaydım, halkımın.
Talep ediyorum ülkemi halkım için, talep ediyorum
anayurdumun yelesinde alazlanan
eşit olarak dağılmış ışığı,
talep ediyorum günün ve pulluğun sevgisini,
silmek istiyorum nefretle dolu olanların
halkın ekmeğini elinden almak için çektikleri çizgiyi,
ve gardiyanlar teslim edebilsin diye
anayurdumun sınırlarını silmiş zincirlerle,
yaralansın diye anayurdumu satana
ne övgü dizebilirim ne de umursamadan geçip gidebilirim,
onun numarasını ve adını
alçaklığın duvarına çivileyeceğim.


Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"nın "Karanlıktaki Anayurduma Yeni Yıl İlahisi" adlı bölümünden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder