Sayfalar

25 Ocak 2014 Cumartesi

İki Dağın Arasına Demirlemiş

İki dağın arasına demirlemiş yarım ay
neredeyse dışında gökyüzünün.
Dönen, hızla hareket eden gece, malasısın sen gözlerin.
Ama bak, kaç tane yıldız parçalanmış gölcükte.

Kaçan kirpiklerim arasına çiziyor hüznün haçını.
O mavi metallerin demircisi, o sessiz savaşların gecesi,
takla atıyor yüreğim çılgın bir tüyden top gibi.
Bir kız, gelmiş, bırakılmış uzaklardan buraya,
gök altında şimşek gibi çakıyor bakışları bazen.
Ağıtlar, acı sözcükler, hiddetten bir burgaç,
gidiyor yüreğime, durdurmadan seni.
Mezarların uzak rüzgârı, ez ve parçala uykuda boğulan kökünü.
O büyük ağaçları kökleriyle sök getir onun arkasına.
Fakat sen, ey güzel kız, başak gibisin, dumanın gizi gibi.
Rüzgârın ışıklı yapraklarını biçimleyen oydu.
Ardında gecesel dağların, yangınların beyaz zambağı,
ah, ne kadar da yetersiz sözcükler! Her şeyden yaratılmıştı o.

Kaygı, yarmıştın göğsümü büyük bıçaklarınla,
onun gülümsemediği başka bir yolu izlemenin zamanıdır.
Çanları gömen fırtına, kasırgaların karartılmış kaçışı,
neden dokunmalı ki ona? Neden doldurmalı onu hüzünle?
Ah, her şeyden ayrılan yolu izlemek,
kaygının, ölümün ya da kışın gözetlemediği
açık gözlerle çiyin yıkanmışlığında!


Pablo Neruda
"Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı"dan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder