Şiir, Sadece: İsyandaki Amerika

22 Ocak 2014 Çarşamba

İsyandaki Amerika

Toprağımız, engin toprağımız, yalnızlıklar,
imarlandı seslerle, kollarla, ağızlarla.
Sessiz bir hece yandı durdu,
topladı gizli gülü,
metaller ve tırıslarla örtülü
çayırlar titreyene dek.

Gerçek, bir saban kadar katıydı.

Çatlattı toprağı, yükseltti şehveti,
indirdi filizlenen propagandasını
ve doğdu gizli ilkbaharda.
Çiçeği suskundu, toplanmış ışığı
geri tepildi, kollektif
mayasına karşı savaşıldı, bayrakların
öpücüğü gizlendi,
ama galip geldi gerçek, yıktı bütün duvarları
ve yoketti yeryüzünün hapishanelerini.

Adsız halk çanağıydı O
işe yaramaz içkiyle yetindi O
denizin sınırlarına dek yayıldı
ve dövüldü yorulmaz havanlarda.
Kırbaçlanmış böğürlerde fırladı öne,
ve gelen ilkbaharda.
Dünün saati, akşam-yemeği saati,
yeniden doğmuş bugünün saati, beklenmiş saat
doğan ve ölmüş dakika arasındaki,
yalanın diken dolu tarihinde.

Anayurt, ağaç-yarıcılardan doğdun sen,
adsız oğullarından, marangozlardan,
kaçarken bir damla kan kaybeden
yabanıl bir kuşa benzeyenlerden,
ve bugün yeniden doğacaksın öfkede
hainin ve gardiyanın seni gömülmüş
sandıkları yerde.

Bugün tekrar doğacaksın halktan o zaman olduğu gibi.

Kömürden ve çiy'den yükseleceksin bugün.
Bugün gelip sarsacaksın kapıları
hırpalanmış ellerinle, hayatta kalabilen
ruhların kırıntılarıyla,
ölümün söndüremediği bakış demetiyle,
silahlanmış olarak karanlık araç gereçlerle
paçavralar altında.


Pablo Neruda
"Los libertadores"den, "Canto General"

Hiç yorum yok: