Sayfalar

16 Ocak 2014 Perşembe

Kıyımlar

Ne ki saklandı kan o zaman
altında köklerin, suyla yıkanıp yok ettiler
ve inkar ettiler kanı
(çok uzun zaman önceydi bu) ,
Güney'in yağmuru yıkayıp yok etti kanı topraktan
(çok çok uzağa götürdü kanı) ,
güherçile yedi bitirdi kanı bozkırda
ve halkın ölümü her zaman nasıl ise öyleydi:
sanki kimse ölmedi, hiçkimse,
sanki kayaydı düşen toprağa
ya da suydu düşen suya.

Taşla ezildikleri ya da yakıldıkları
Kuzey'den Güney'e dek
gömüldü ölüler karanlıkta
ya da yakıldı geceleyin göze çarpmadan,
bir çukurda yığıldı külleri
ya da atıldı dalgalara:
kimse bilmiyor nerede olduklarını şimdi,
yok onların mezarları, işkence edilmiş parmakları
ve kurşunlardan parçalanmış yürekleri
dağılmış dört bir yana
memleketin kökleri arasında:
Şili'lilerin gülüşü
bozkırın yiğit erkekleri,
sessizliğin kaptanları.
Kimse bilmiyor bu bedenleri
katillerin nereye gömdüğünü,
ama topraktan doğrulacaklar yeniden
ve dökülen kanın hesabını soracaklar
halkın diriliş gününde.

Bu cürüm bulvarın tam ortasında işlendi.

Ne bir çalı gizleyebildi ne de bozkırın kumu içebildi
halkın temiz kanını.

Kimse ört bas edemedi bu cürmü.

Bu cürüm bulvarın tam ortasında işlenmişti.


Pablo Neruda
"La arena traicionada", "Canto General"den

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder