Sayfalar

2 Şubat 2014 Pazar

Bahardı I

Oyarken yuvasını yarlara kartal
çelik tırnaklarıyla kopardığı kayalar
ışık, kanat ve hırslanışı
toplayıp kıvılcımlarına
nasıl çağıltıyla inerse dipsiz uçurumlara
sular arasına gizlediği rüzgarı balabanlar
kalkarken nasıl bırakırsa sazlara
yüzün öyleydi baharda

...

halkların
dünyayı kaplayan yakarışları
ve mahpuslar
ve ölümlerini bekleyen arkadaşlar
çınlayıp duruyordu kulaklarında

...

...bahardı
yana yakıla duyulan
ilk ötüşleriydi kuşların...
avaz avaz bağırılan sözler gibi
kınsız adımlarınla
yürüyorken sen
(asfaltı zorlayıp duruyorken mayıs toprağı)
vurdumduymaz, ölgün, aldatılmış
kahrolmuş insanların
doldurduğu caddelerden
yükselen uğultular
avuçta eritilen bir parça buzun
nasılsa içe saldığı sızı
adımların altına öylece serpiliyordu

...

...bahardı
kıpırdayıp duruyordu şakağında
incecik dumanlar altında hava...

...

kalbini esintiler arasından vurarak yeryüzüne
yürüyordun seslene seslene azaltarak yükünü

...

...bahardı
yakıyor, yarıyordu horozun gırtlağını
sabahın sisi...

...

yürüyordun... ki bir anda
dirseklerin, dizkapakların
ayak bileğinden mavimsi bir damar
ve ürperiş, çırpınış, yaş...
saçıldı şehre boydan boya

...

...bahardı...
sisle birlikte kalkıyordu havaya
topraktan bir ten sıcaklığı.


Nihat Behram 
1972

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder