Sayfalar

8 Nisan 2014 Salı

Gonzáles Carbalho’ya

Yutarken gece gölgesini ve insan seslerini,
çizgi çizgi, düşer toprağa,
işitiriz büyüyen sessizlikte, ötesinde yaşayanların,
Gonzáles Carbalho ırmağının çağıltısını,
derinliği ve sonsuz suyu
sanılır ki ağacın ya da zamanın gelişimi gibi kımıltısızdır.

Bu büyük ırmak şiirler eşlik ediyor dünyanın sessizliğine
ahenkli ciddiyetle, ve dünyanın gürültüsü ortasında
kulak verecek ona, o (tıpkı yolunu kaybetmiş kaşifler gibi
ormanda ya da yaylalarda yapıyor onu)
dayıyor kulağını
toprağa: ve henüz ortasında caddenin
adımların gürültüsü arasında işitecek bu şiirin
yükseldiğini:
toprağın ve suyun derin sesleri.

O zaman, şehrin ve sıkışıklığının altında, altında lambaların
kızıl tunikler içinde, mısırın büyüdüğü,
delip geçen bütün enlemi: şarkı söyleyen bu ırmak.

Bütün bu ırmak yatağı üzerinde: şafağın ürkütülmüş
kuşları, uzayı bölen gırtlağı akşam kızıllığının,
erguvan kırmızısı yapraklar inen yere.

Yalnızlığın içine bakmaya cesaret eden bütün insanlar:
vuranlar o terk edilmiş ipe, bütün
sonsuzca temiz olanlar, ve gemilerden işitmişler
tuzun, yalnızlığın ve gecenin birlikte eridiğini,
gecesel ilkbaharın billurundan ve Gonzáles Carbalho korosunun
güçlü yükseldiğini duyacaklar.
Anımsıyor musunuz başka birini? Aquitanya’nın prensini:
kaybetmiş kulesini yerine koydu ilk saatinde gözyaşlarının köşesinde
bin yaşındaki insanın boşaltması gibi kadehleri.
Ve yalnızca bilmeliydi, yüzleri görmeyen,
galip ya da bozguna uğramış:
dokun ötedeki bütün caddelere, o karanlığa,
ötesinde anın, ve bırak devam edelim birlikte.

O zaman görülmüştü o mütevazi hayatın mavi mürekkepten
düzensiz haritası: ırmak, şarkı söyleyen suların ırmağı
umuttan yaratılmış, batmış olan üzünçten,
kaygısız sudan yükselen utkuya doğru.

Biraderim yarattı bu ırmağı:
onun yükselmiş ve yeraltı şarkısından yükseldi
sessizlikle ıpıslak bu ciddi ton.
Şeyleri çevreleyen bu ırmaktır kardeşim.

Nerede olursanız olun, geceleri, gündüzleri, yollarda,
çayırlıkların uykusuz trenlerinde,
ya da nemli gülünün yakınında o soğuk şafağın,
ya da hemen hemen,
ortasında giysiler arasında, sıyırarak
kafa karışıklığını,
atın kendinizi toprağa, ki yakalasın yüzünüz
bu güçlü darbesini gizli, kuşatan suyun.

Birader, sen yeryüzünün en büyük ırmağısın:
dünyanın arkasında ciddi ırmaktan sesin duyulur,
ve nemlendirir göğsündeki ellerimi,
asla kesilmeyecek bir varsıllığa olan inanç,
yükselmiş gözyaşlarının berraklığına olan inanç,
insanın saldırılmış sonsuzluğuna olan inanç.


Pablo Neruda
Şarkının Irmakları
Evrensel Şarkı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder