Dipten çağıldıyor dalga, köklerle,
o batmış gök kubbenin kızları.
O esnek istilâ fırlatıldı havaya
Okyanus’un temiz gücüyle:
ortaya çıktı kalıcılığı, su bastığında
o derin gücün kameriyelerini
ve her bir varlık direnç gücünü verdi,
ve kuşağında savurdu o soğuk ateşi
ta ki bükene dek kendi kar beyazı gücünü
kudretin dallarından.
Yeryüzünden bir çiçek gibi geliyor o
yuvarlanırken kararlı kokusuyla
manolya çalısının görkemine doğru,
fakat dipteki bu çiçek, infilâk etmiş,
taşıyor yok edilmiş bütün o ışığı,
taşıyor yanmamış bütün o dalları
ve beyazlığın dolu kaynağını.
Ve onun yuvarlak gözkapakları,
oylumu, fincanları, mercanları,
oynuyor denizin derisiyle ve böylelikle gösteriyor
bu hayat bereketini suyun altında:
o vakit denizin birliği oluşturuluyordu,
denizin havaya yükselen sütunu,
tekmil doğumları ve düşüşü.
Tuzun okulu açtı kapılarını,
tekmil ışık uçtu ve kırbaçladı göğü,
geceden şafağa kabardı
o nemli metalin ekşi hamuru,
tekmil ışığın bolluğu bir taçyaprağı oldu,
çiçek büyüdü taş tüketilene dek,
ölüme doğru yükseldi köpüğün akışı,
fırtınanın bitkileri saldırdı,
gül akıttı kendini çelikte:
suyun iskelesi iki kat oldu
ve çağıldamaksızın çökeltti deniz
kristalden ve ürpertiden kendi kulesini.
o batmış gök kubbenin kızları.
O esnek istilâ fırlatıldı havaya
Okyanus’un temiz gücüyle:
ortaya çıktı kalıcılığı, su bastığında
o derin gücün kameriyelerini
ve her bir varlık direnç gücünü verdi,
ve kuşağında savurdu o soğuk ateşi
ta ki bükene dek kendi kar beyazı gücünü
kudretin dallarından.
Yeryüzünden bir çiçek gibi geliyor o
yuvarlanırken kararlı kokusuyla
manolya çalısının görkemine doğru,
fakat dipteki bu çiçek, infilâk etmiş,
taşıyor yok edilmiş bütün o ışığı,
taşıyor yanmamış bütün o dalları
ve beyazlığın dolu kaynağını.
Ve onun yuvarlak gözkapakları,
oylumu, fincanları, mercanları,
oynuyor denizin derisiyle ve böylelikle gösteriyor
bu hayat bereketini suyun altında:
o vakit denizin birliği oluşturuluyordu,
denizin havaya yükselen sütunu,
tekmil doğumları ve düşüşü.
Tuzun okulu açtı kapılarını,
tekmil ışık uçtu ve kırbaçladı göğü,
geceden şafağa kabardı
o nemli metalin ekşi hamuru,
tekmil ışığın bolluğu bir taçyaprağı oldu,
çiçek büyüdü taş tüketilene dek,
ölüme doğru yükseldi köpüğün akışı,
fırtınanın bitkileri saldırdı,
gül akıttı kendini çelikte:
suyun iskelesi iki kat oldu
ve çağıldamaksızın çökeltti deniz
kristalden ve ürpertiden kendi kulesini.
Pablo Neruda
Büyük Okyanus
Evrensel Şarkı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder