Sayfalar

20 Ekim 2014 Pazartesi

Cortes

Cortes'in halkı yok, soğuk bir şimşek
ve ölü bir yürek zırhındaki.
"Bereketli ülkeler, Efendim ve Kralım benim,
altın'ın kızılderili ellere yığıldığı tapınaklar"

Derin kama sokması ve kamçı vurmalarla
kayıyor ileriye doğru O,
ovalar ve miskokulu sekici sıradağların üzerinden.
Orkideler ve çamın tepelerinde tuttuğu savaşçılarına
emir vererek,
çiğniyor yaseminleri ayakları altında
ta Tlaxcalas'ın kapılarına dek.

(Dehşete düşmüş birader, etmeyin dosta
bu gülkızılı baskını,
devletimizin kökü olan yosundan
konuşuyorum sana,
yarın kan yağacak gökten,
gözyaşları, sisler, buhar ve
ırmaklar oluşturabilecek,
ta ki gözlerin eriyinceye dek.)

Cortes bir güvercini kabul ediyor armağan olarak,
bir sülünü kabul ediyor, bir sitar alıyor
Kral'ın çalgıcılarından,
ama hazineodasını arzuluyor gönlü,
daha çok istiyor ve her şey
düşüyor açgözlülerin tabutlarına.
Kral görünüyor balkonda:
'O, kardeşimdir benim' diyor.
Halkın taşı vızıltıyla geçiyor yanıt olarak,
ve biliyor hançerlerini Cortes
aldatılmış öpücüklerin üstünde.
Geri dönüyor Tlaxcala'ya, rüzgâr
acıların tok sesini getirdi buraya.


Pablo Neruda
Los conquistadores
Canto General

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder