Şiir, Sadece: Ağaca Giriş

21 Kasım 2014 Cuma

Ağaca Giriş

Biraz akıl yürütmeyle, parmaklarımla,
yavaşça taşkın altında kalan yavaş sularla,
düşüyorum unutmabenilerin krallığı içine,
üzüncün inatçı yarıküresi içine,
unutulmuş harap bir oda içine,
acı yoncaların bir demeti içine.

Düşüyorum gölge içine, ortasında
tam da mahvolmuş şeylerin,
bakıyorum örümceklere, ve otlatıyorum
ormanları gizli bitmemişliklerle, ve dolanıyorum
arasında bileği bükülmüş ıslak liflerin,
özden ve sessizlikten yaşayan hayatın.

Uysal madde, ey kuru kanatların gülü,
çöküşümde tırmanıyorum yapraklarına
kırmızı bitkinlikten ağır ayaklarla,
ve katı katedralinde eğiliyorum yere
ve dövüyorum dudaklarımı bir melekle.

Benim duran orada, dünya renginin önünde,
önünde solgun ölü kılıcının,
önünde birleşmiş yüreklerinin,
önünde sessiz yığınının.

Benim duran orada, ölen kokulardan dalganın önünde,
sarmalanmış sonbaharla ve dirençle:
benim bir gömü yolculuğuna çıkan
senin sarı yara izlerinin arasında.

Başlangıcı olmayan ağlayışımla gelen benim,
besinsiz, uykusuz, yalnız,
karartılmış dehlizlere giren
ve senin gizemli özüne ulaşan.

Görürüm senin kuru akıntının devindiğini,
görürüm engellenmiş ellerinin büyüdüğünü,
işitirim deniz bitkilerinin
gıcırdadığını, denizle ve öfkeyle sarsıldığını,
ve duyumsarım içe doğru ölen yaprakları
ve senin korunmasız kımıltısızlığınla
yeşil maddelerini birleştiren.

Gözenekler, damarlar, şirinliğin dolaşımı,
ağırlık ve sessiz sıcaklık,
düşmüş ruhunu delmiş oklar,
uyuyan varlıklar kalın ağzında,
tatlı tüketilmiş ilikten toz,
sönmüş ruhlarla dolu kül,
gel bana, benzersiz düşüme benim,
gecenin düştüğü ve ezilmiş su gibi
sonsuzca düştüğü yatak odama düş benim,
ve bağla beni onların hayatına, onların ölümüne,
ve onların uysal maddelerine,
onların ölü nötr güvercinlerine,
ve tutuşturalım ateşi, ve sessizliği, ve sesi,
ve yakalım, ve susalım, ve çanlar.


Pablo Neruda
Yeryüzünde İkinci Konaklama

Hiç yorum yok: