Sayfalar

7 Kasım 2014 Cuma

Bazı Harabeler Hakkında Şarkı

Burada yaratılmış ve evcilleştirilmiş,
nemlenmiş, kullanılmış ve seyredilmiş,
yatıyor şimdi – zavallı bir bez gibi –
toprak ve siyah kükürt dalgaların arasında.
Gonca ya da göğe yayılan
göğüs gibi, ezilmiş kemiklerde
açan çiçekler gibi, işte böyle belirdi
dünyanın şekli şemali. Ey gözkapağı,
ey sütunlar, ey basamaklar.
Ey derin maddeler,
birleşmiş, temiz: ne kadar daha sizler çan olmadan!
ne kadar daha sizler saat olmadan! Alüminyum
mavi orantılarda, insanların düşlerine
yapışan çimento!
Toplanıyor toz,
kauçuk, çamur, büyüyor şeyler
ve duvarlar boy atıyor
siyah insan derilerinden asmalar gibi.
İçeride o beyazda, bakırda,
ateşte, terk edişte, büyüdü kağıtlar,
o korkunç ağlayış, gece zamanı
biri yatarken ateş içinde
eczaneye getirilmiş reçeteler,
o kuru düşünceli şakak, asla
açmamak için
insanın yaptığı kapıyı.
Her şey geçti, çöktü,
soldu birden.
Mahvolmuş kap kacak,
gece giysileri, kirli köpük, yeni işenmiş sidik,
yanaklar, cam, yün,
kâfur ağacı, iplik ruloları ve deri, her şey,
her şey bir devinimde geri getirildi toza,
metallerin karmakarışık uykusuna,
bütün mis koku, bütün sihir,
her şey birleşti hiçbir şeyde, her şey çöktü
bir daha oluşmamak için.
Göksel susuzluk, undan belleriyle
güvercinler: üzümlerin
ve çiçek tozlarının çağları, bak, nasıl
parçalanıyor ağaç
yalnızca yas olan şeye: kökler yok
insan için: her şey yaslanıyor tam da
titrek bir yağmura.
Bak, rayihalı kırıkta
nasıl çürümüş gitar ağızda:
bak, onca şey yaratan sözcükler
nasıl yalnızca yıkımdır şimdi: bak, kirece
ve kırık mermere,
bir hıçkırıkla – şimdi yosunun örttüğü – ize.


Pablo Neruda
Yürekteki İspanya
Yeryüzünde Üçüncü Konaklama

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder