Sayfalar

6 Kasım 2014 Perşembe

Bernardo O'Higgins Riquelme

O'Higgins, seni övebilmek için
loş ışıkla aydınlatılmalı salon.
Güney'in sonbaharındaki yarım ışığıyla
kavakların sonsuzca titreyişi arasında.
Sen Şili'sin, yarı patrik yarı çiftçi,
sen taşradan bir kepeneksin, adını henüz
bilmeyen bir çocuksun sen,
inatçı ve utangaç bir okul çocuğusun,
hüzünlü bir taşra delikanlısısın sen.
Santiago'da yabancı hissedersin kendini,
süzüp dururlar sana çok bol gelen siyah elbiseni
ve bağladıklarında etrafına hamayılı,
bize bağışladığın memleketin bayrağıydı
bağrına vuran sabah çimeninin kokusu,
kırsal bir heykelin bağrına.

Delikanlı, senin öğretmenin Kış
alıştırdı seni yağmura,
ve Londra'da, sokakların üniversitesinde
aldın sisin ve yoksulluğun doktor ünvanını,
ve seçkin bir dilenci, özgürlüğümüzün
perişan alazı,
verdi sana bilge kartalın öğüdünü
ve Tarih'e doğru ilerletti seni.

"Adınız ne sizin", güldü
Santiago'lu "yüce efendiler",
sen bir kış-gecesi sevgisinin ürünüsün,
babasız olarak doğmuş olmanın kaderi
kardı senin köylü harcını.
Güney'de evlerde ve kerestede
işlenmiş bir her şeyi belirleyen değerle,
Herşeyi değiştirir zaman, senin yüzünden başka.

O'Higgins, sen değişmez bir saatsın
tek bir zamanı gösterir senin parıltılı plakan:
Şili'nin zamanısın sen, geriye kalan
en son dakikasın sen savaşan
onurun ateşkızılı zaman çizelgesisin sen.

İşte böyle de kalacaksın, gül ibrişimden
mobilyalar ve Santiago'nun kızları arasında,
ölüm ve barutla çevrili Rancagua'daki gibi.

Sen, babası olmayıp ta bir anayurdu
olanın basılı resmisin,
sevgilisi olmayanın, ama
portakal çiçekli bu toprak
topçuluk gibi fethetti seni.

Peru'da mektup yazdığını görüyorum.
Böyle bir sürgün görülmedi, böyle bir gurbet.
Bütün bir ülke sürüldü toprağından.

Şenlik ateşi gibi tutuşurdu Şili
sen orda olmasaydın eğer. Yabanıl bir israf içindeyken
değiştirdiler zenginlerin dansına
senin Aztekli disiplinini,
ve anayurt kazanıldı kanın arasında,
sen olmasaydın halkın dışarda bırakıldığı
bir balo gibi yönetilirdi memleket.

Terle, kan ve Rancagua tozuyla örtünmüş olarak
katılamazdın elbet eğlenceye.
Yakışık almazdı
başkentin seçkin ağaları için.
Seninle birlikte gelmiş olurdu köy yolları,
ter ve at kokuları
ve anayurdun ilkbaharındaki kokular.

Bu baloya katılamazdın sen.
Senin balon patlayışların bir kalesidir.
Vızıldayan dansın kavgadır.
Senin balonun bitişi titreten yenilgidir,
Mendoza'ya doğru yola
çıkan uğursuz gelecektir, kucağında anayurtla.

Güney'e doğru tepeden bak haritaya,
Şili'nin dar kuşağına doğru,
ve kar yağarken getir genç askerleri,
kumda getir düşünceli delikanlıları,
parlayan ve sönen siper kazıcılarını.

Kapa gözlerini, uyu ve düşle biraz,
tekrar tekrar yüreğine düşen
biricik düşün senin: Güney'deki
üç renk, yağan yağmur,
toprağın üstündeki kırsal güneş,
halkın silah atışları isyan sırasında
ve mutlaka gerekliyse
senden iki-üç sözcük.

Düşledin mi, bugün düşünün gerçekleşeceğini
En azından mezarında düşle bunu.
Daha fazlasını bilmeyeceksin, eskiden olduğunca
utkulu savaştan sonra,
dansediyor los senoritos'lar Saray'da
ve tıpkı eskisi gibi bakıyor aç suratları
caddenin karanlığından.

Ama senin kararlığını miras aldık biz,
senin inatçı, suskun yüreğin
senin bükülmez babacan onurun
ve eski süvarilerin göz kamaştıran
çığında, sağlıklıların arasında,
mavi ve altın-sarısı üniformalarda
aramızdasın sen bugün, bizden birisin,
halkın babası, her daim asker.


Pablo Neruda
Los libertadores
Canto General

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder