Bir yolculuktan dönüyorum geriye, aynı noktaya,
niçin?
Niçin dönmüyorum daha önce
yaşadığım yerlere,
caddelere, ülkelere, kıtalara, adalara,
evimin ve barkımın olduğu yerlere?
Niçin bu yer beni seçen
sınır olmak zorunda? Dikey esen havanın
kırbaç vuruşları ve uzun kışın kemirdiği
ve parça parça ettiği birkaç siyah çiçekten başka
bu bölgenin bana sunabileceği şey nedir ki?
Ah, nasıl da işaretliyorlar beni: Orada
o durgun adam, o yorgun bey,
asla hareket edip gitmemiş o yerden,
asla terk etmemiş o haşin bölgeyi:
en sonunda katılaşmış,
öyle ki gözleri bile sertleşmiş
ve büyüyen sarmaşıklar bakışlarının üzerinde.
niçin?
Niçin dönmüyorum daha önce
yaşadığım yerlere,
caddelere, ülkelere, kıtalara, adalara,
evimin ve barkımın olduğu yerlere?
Niçin bu yer beni seçen
sınır olmak zorunda? Dikey esen havanın
kırbaç vuruşları ve uzun kışın kemirdiği
ve parça parça ettiği birkaç siyah çiçekten başka
bu bölgenin bana sunabileceği şey nedir ki?
Ah, nasıl da işaretliyorlar beni: Orada
o durgun adam, o yorgun bey,
asla hareket edip gitmemiş o yerden,
asla terk etmemiş o haşin bölgeyi:
en sonunda katılaşmış,
öyle ki gözleri bile sertleşmiş
ve büyüyen sarmaşıklar bakışlarının üzerinde.
Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder