Kış,
Ne yapılır köyde?
Ne yapılır köyde?
Uşakla karşılaşıyorum.
Bana sabah çayımı taşıyor.
Hava ısındı mı?
Tipi dindi mi?
Taze kar yağdı mı?
Yatmayı bırakıp, eğerleri koşmalı mı?
Tipi dindi mi?
Taze kar yağdı mı?
Yatmayı bırakıp, eğerleri koşmalı mı?
Gibi sorular... Ya da yemeğe kadar,
Komşunun eski dergileriyle oyalanmalı.
Taze kar;
Hemen kalkalım, koşalım atları.
Tırıs giderek ovalarda,
İlk ışığıyla günün,
Kamçılar elimizde,
Solgun kara sorgulayan gözlerle bakınıp,
Fır dönelim, ileri-geri atılarak.
Ve günün ileri saatlerinde,
Vurulmuş iki yaban tavşanıyla
eve dönelim.
Bundan iyisi mi olur?
İşte akşam, tipi çıkıyor.
Mum, cansız aleviyle,
Utangaç ışığıyla yanıyor.
Kalbim sızlıyor.
Damla damla, yavaşça yutuyorum,
Bezginliğin zehirini.
Okumak istiyorum; gözlerim harfler üzerinden kayıp geçiyor.
Düşüncelerim, ötelerde.
Taze kar;
Hemen kalkalım, koşalım atları.
Tırıs giderek ovalarda,
İlk ışığıyla günün,
Kamçılar elimizde,
Solgun kara sorgulayan gözlerle bakınıp,
Fır dönelim, ileri-geri atılarak.
Ve günün ileri saatlerinde,
Vurulmuş iki yaban tavşanıyla
eve dönelim.
Bundan iyisi mi olur?
İşte akşam, tipi çıkıyor.
Mum, cansız aleviyle,
Utangaç ışığıyla yanıyor.
Kalbim sızlıyor.
Damla damla, yavaşça yutuyorum,
Bezginliğin zehirini.
Okumak istiyorum; gözlerim harfler üzerinden kayıp geçiyor.
Düşüncelerim, ötelerde.
Kapatıyorum kitabı,
Kalemi alıp oturuyorum.
Zorla söküp almak için
Müz'ün sabuklanmalarını.
Müz'ün sabuklanmalarını.
Sesler, seslerle uyumsuz.
Kaybediyorum tüm gücümü,
Ritmin ve tuhaf yardakçımın üzerinde.
Şiir, gevşekçe sunuyor,
Soğuk ve dumanlı.
Tartışmayı lirimle kesen ben,
Yorgunum.
Misafir odasına gidiyorum.
Misafir odasına gidiyorum.
Orada da duyduğum,
Gelecek seçimler, şeker fabrikası.
Evin hanımı somurtmuş, hava gibi.
Çelik örgü şişlerini, kıvrakça oynatıyor,
Veya kupa papazıyla fala bakıyor.
Özlem! Böylece günler inzivada,
Birbiri ardına geçip giderler.
Ama eğer akşama doğru,
Hüzünlü köye,
Ben dama taşlarımla köşemdeyken,
Gelirse uzaklardan kızakla,
Beklenmedik bir aile:
Kocakarı ve iki genç kız, (iki sarışın, iki endamlı kızkardeş)
Birbiri ardına geçip giderler.
Ama eğer akşama doğru,
Hüzünlü köye,
Ben dama taşlarımla köşemdeyken,
Gelirse uzaklardan kızakla,
Beklenmedik bir aile:
Kocakarı ve iki genç kız, (iki sarışın, iki endamlı kızkardeş)
Nasıl da canlanıverir,
Bu, tanrının boşverdiği yerler.
Nasıl da anlamlı olur hayat.
Önce, gözucuyla dikkatli bakışlar,
Sonra birkaç söz ve sohbet,
Dostça bir kahkaha, akşam şarkıları,
Canlı valsler, masada fısıltılar,
Baygın bakışlar, uçuk laflar,
Dar merdivenlerde uzatılan karşılaşmalar,
Alacakaranlıkta sundurmaya çıkan bakire,
Çıplak boynu ve göğüsleri,
Yüzüne esen tipi...
Ama zarar vermez bu kuzey fırtınaları,
Ama zarar vermez bu kuzey fırtınaları,
Rus gülüne.
Nasıl da alev alev yanar,
Nasıl da alev alev yanar,
Bir sıcak öpücük buz üstünde,
Nasıl körpedir Rus kızı, kaba karın içinde!
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Seçme Şiirler
1829
Puşkin bazı şiirlerine başlık koymuş, bazılarını ise başlıksız bırakmış. Bu şiirler, genellikle Rusya'da ilk dizeleri ile anılır ya da adlandırılırlar, ama başlıksız basılırlar. Ben bu şiirleri ilk dizeleri ile başlıklandırdım.
Puşkin bazı şiirlerine başlık koymuş, bazılarını ise başlıksız bırakmış. Bu şiirler, genellikle Rusya'da ilk dizeleri ile anılır ya da adlandırılırlar, ama başlıksız basılırlar. Ben bu şiirleri ilk dizeleri ile başlıklandırdım.
1 yorum:
Baya iyi.
Yorum Gönder