Sayfalar

5 Aralık 2014 Cuma

Şeyh Bedrettin Destanı V

5. 

Arkamızda hünkârın ve hünkâr beylerinin timar ve zeametli topraklarını bırakıp
Börklücenin diyarına girdiğimizde bizi ilk karşılayan üç delikanlı oldu. Üçü de
yanımdaki rehberim gibi yekpâre ak libaslıydılar. Birisinin kıvırcık, abanoz
gibi siyah bir sakalı ve aynı renkte ihtiraslı gözleri, kemerli büyük bir burnu
vardı. Vaktiyle Musanın dinindenmiş. Şimdi Börklüce yiğitlerinden. İkincisinin
çenesi kıvrık ve burnu dümdüzdü. Sakızlı Rum bir gemiciymiş. O da Börklüce
müritlerinden. Üçüncüsü orta boylu, geniş omuzlu. Şimdi düşünüyorum da, onu,
yolparacılar koğuşunda yatan ve o yayla türküsünü söyliyen Hüseyine
benzetiyorum. Yalnız Hüseyin Erzurumluydu. Bu Aydınlıymış. İlk sözü söyliyen
Aydınlı oldu:
Dost musunuz düşman mı? dedi. Dost iseniz hoşgeldiniz. Düşman iseniz boynunuz
kıldan incedir.
Dostuz, dedik.
Ve o zaman öğrendik ki, Sarohan valisi Şişmanın ordusunu, yani toprakları tekrar
hünkâr beylerine vermek isteyenleri, bizimkiler Karaburunun dar, dağlık
geçitlerinde tepelemişlerdir.
Yine, o yolparacılar koğuşunda yatan Hüseyin'e benziyeni dedi ki:
Buradan ta Karaburunun dibindeki denize dek uzayan kardeş soframızda bu yıl
incirler böyle ballı, başaklar böyle ağır ve zeytinler böyle yağlı iseler, biz
onları, sırma cepken giyer haramilerin kanıyla suladık da ondandır.
Müjde büyüktü. Rehberim:
Öyleyse tez dönelim. Haberi Bedreddine iletelim, dedi.
Yanımıza Sakızlı Rum gemici Anastası da alıp ve ancak eşiğine bastığımız kardeş
toprağını bırakarak tekrar Âl Osman oğullarının karanlığına daldık.
Bedreddini İznikte, göl kıyısında bulduk. Vakit sabahtı. Hava ıslak ve
kederliydi.
Bedreddin.
Nöbet bizimdir. Rumeline geçek, dedi.
Gece İznikten çıktık. Peşimizi atlılar kovalıyordu. Karanlık, onlarla aramızda
duvar gibiydi. Ve bu duvarın arkasından nal seslerini duyuyorduk. Rehberim önden
gidiyor, Bedreddinin atı benim al atımla Anastasınki arasındaydı. Biz üç
anaydık. Bedreddin çocuğumuz Ona bir kötülük edecekler diye içimiz titriyordu.
Biz üç çocuktuk. Bedreddin babamız. Karanlığın duvarı ardındaki nal sesleri
yaklaşır gibi oldukça Bedreddine sokuluyorduk.
Gün ışığında gizlenip, geceleri yol alarak İsfendiyara ulaştık. Oradan bir
gemiye bindik.


Nazım Hikmet
Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder