Sayfalar

16 Nisan 2015 Perşembe

Cennet Ve Cehennem

Bu akşam bilmediğim bir âlem içindeyim,
Ya rü'yâda bir seyyah, ya semavî Çin'deyim..

Bir orman yangnııyle kızardı karşı dağlar,
Taraf taraf tutuştu meşaleler, çırağlar,
Bir renge girdi eşya günün altın tasında,
Bu kızıl kâinatın gezerken ortasında.

Birden alev alıyor düşünceler, duygular,
Ateştir burda hattâ ateşe düşman sular...
Burda her göz ateştir, her gönül ateşperest,
Ateş vermiş çizdiği esere bir çîredest!

Duyuyorum, bu akşam, din gibi sevda gibi,
Ne duyarsa içinden bir mecûsî rahibi:

Andırıyor hisarlar birer tütsü kabını,
Leylekler ezberliyor Zerdüşt'ün kitabını.
Benziyor bir mermere alnını koyan dere
Bu ateş mabedinde bir ateşten ejdere.

Parlıyor bir damla kan çamların sorgucunda,
Birer kâğıt fenerdir meyvalar dal ucunda.
Gördüm, sihirbaz gibi, geçtiğini üç kızın
Bu ateş âleminin içinde yanmaksızın!...

Bu bir ateş bayramı, bir vakitsiz donanma...
Sandım, ömrüm bitecek, bitmiyecek bu yanma.

... Birden eşya karardı, alevler söndü birden.
Deminki tunç manzara şimdi, baktım demirden.
Her gölge yer yüzünde bir ışığa mezardır,
Bilsem ki sönmez ateş hangi dünyâda vardır?


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

1 yorum: