I
Son goncalar döküldü. Sakın gelme bahçene.
Kalbinde mevsimin gamı yer tutmasın derim.
Yaprakların süründüğü atlas feracene
Nisan gelince ruhumu ben yaymak isterim.
Kalbinde bahçenin gamı yer tutmasın, bırak;
Ruhunda dört fasıl sürüyor bir bahar, ısın;
Sen bir güneşle çerçevelenmiş kadar sıcak,
Gün yüzlü, sırma saçlı ve zümrüt bakışlısın!
Kutbun zehirli rüzgârı vermez keder sana;
Ruhunda dalga dalga alevler yeter sana...
Ben kendi son baharımı kendim çiçeklerim
Karşımda puslu gökyüzü bir göl kadar yeşil
Baktıkça gözlerim dolar, ufkum derinleşir;
Bir doğmayan güneş gibi cânânı beklerim.
Son goncalar döküldü. Sakın gelme bahçene.
Kalbinde mevsimin gamı yer tutmasın derim.
Yaprakların süründüğü atlas feracene
Nisan gelince ruhumu ben yaymak isterim.
Kalbinde bahçenin gamı yer tutmasın, bırak;
Ruhunda dört fasıl sürüyor bir bahar, ısın;
Sen bir güneşle çerçevelenmiş kadar sıcak,
Gün yüzlü, sırma saçlı ve zümrüt bakışlısın!
Kutbun zehirli rüzgârı vermez keder sana;
Ruhunda dalga dalga alevler yeter sana...
Ben kendi son baharımı kendim çiçeklerim
Karşımda puslu gökyüzü bir göl kadar yeşil
Baktıkça gözlerim dolar, ufkum derinleşir;
Bir doğmayan güneş gibi cânânı beklerim.
II
Yoldan sürüyle geçti bu semtin çobanlan;
Sordum, yazık ki, hiçbiri ismin ne bilmiyor
Bahçende munis olsa da hulyâ zamanları
Sensiz geçen hayâta yaşanmış denilmiyor.
Her kaafiyem kesildi canımdan kopan bir âh
Her mısraını gamınla gerilmiş birer sinir;
Ruhun bu ıstırabımı duymaz mı bir sabah?
Ruhun ki içlidir, bir ufak sözden incinir.
Gurbette her günüm bir adımdır zevalime;
Elbet yakında bir yer açarsın hayâlime;
Hemşiredir seninle, diyorlar ki, merhamet.
Fışkırmak istiyor bileğimden benim bu kan
Birgün, guruba karşı göçüp gittiğim zaman
Yaklaş biraz mezarıma, at sen de bir demet
Yoldan sürüyle geçti bu semtin çobanlan;
Sordum, yazık ki, hiçbiri ismin ne bilmiyor
Bahçende munis olsa da hulyâ zamanları
Sensiz geçen hayâta yaşanmış denilmiyor.
Her kaafiyem kesildi canımdan kopan bir âh
Her mısraını gamınla gerilmiş birer sinir;
Ruhun bu ıstırabımı duymaz mı bir sabah?
Ruhun ki içlidir, bir ufak sözden incinir.
Gurbette her günüm bir adımdır zevalime;
Elbet yakında bir yer açarsın hayâlime;
Hemşiredir seninle, diyorlar ki, merhamet.
Fışkırmak istiyor bileğimden benim bu kan
Birgün, guruba karşı göçüp gittiğim zaman
Yaklaş biraz mezarıma, at sen de bir demet
III
Sen başka ömre bağladığın gün hayâtını,
Ben taş basıp da bağrıma, bir gün döner dedim;
Son goncamın döküldüğü gün hatıratımı
Nerkisle, yaseminle, menekşeyle süsledim.
Postundan ayrı, köyden uzak, hasta bir çoban;
Bir dağ başında, sanki dağılmış bütün sürüm;
Her gün yarım baş ağrılarından ve sıtmadan
Yansam da akseder mi bu dilsiz tahassürüm?
Kalbimde son firakın oyuklar bıraktığı,
Son yaşların döküldüğü, son zehrin aktığı
Bir günde, artık uğraşır oldum canımla ben.
Ömrümde tek şeref bana aşkından öldüğüm;
Kalmaz Yanık Kerem gibi ruhumda bir düğüm
Târihe âşık ismimi yazsam kanımla ben.
Sen başka ömre bağladığın gün hayâtını,
Ben taş basıp da bağrıma, bir gün döner dedim;
Son goncamın döküldüğü gün hatıratımı
Nerkisle, yaseminle, menekşeyle süsledim.
Postundan ayrı, köyden uzak, hasta bir çoban;
Bir dağ başında, sanki dağılmış bütün sürüm;
Her gün yarım baş ağrılarından ve sıtmadan
Yansam da akseder mi bu dilsiz tahassürüm?
Kalbimde son firakın oyuklar bıraktığı,
Son yaşların döküldüğü, son zehrin aktığı
Bir günde, artık uğraşır oldum canımla ben.
Ömrümde tek şeref bana aşkından öldüğüm;
Kalmaz Yanık Kerem gibi ruhumda bir düğüm
Târihe âşık ismimi yazsam kanımla ben.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları
1920
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder