Sayfalar

11 Nisan 2015 Cumartesi

Şair

Eşyayı tanırken hepimiz sâde dışından
Esrarına yol bulduk onun anlatışından.
Cemşîd eli dökmüşse nasıl cama sabûhu,
Mânâyı odur lâfza koyan, maddeye ruhu.
Bir mucizenin lûtfuna ermiş gibi, yer yer.
Can buldu asâsiyle dokundukça şekiller:
Bülbüldeki sevdayı sezip güldeki hüsnü
Nakşetti onun kudreti dünyâya ledünnü.

Her şekle hulul ettiği gündenberi bir can,
Pervanede âşık görünür, şulede canan.
Şâir kanı gezmiş gibi mermer damarında,
Hülyalar uçar heykelin âmâ nazarında,
Şi'rinde hayâl etmese endamını yârin,
Yalnız baş uçundaydı güzel servi mezarın

Gün geldi hayât ufkunu dar buldu cihanda,
At sürdü şeref mülküne Fâtih'le bir anda,
Gün geldi Muhammed'le nebî hâline girdi,
Gök perdenin ardında ne sır varsa belirdi.

Onlar ki beşer hayrına doğmuş, yaşamışlar,
Onlardan eserdir bu duyuşlar, bu dalışlar...
Onlar ki yanan fecr idiler dağda, denizde,

Her manzara onlardan akistir içimizde...
Onlar ki bugün gökte birer kasra çekildi,
Devrinde fakat hangisi mes'ûd olabildi?
Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın
Şâir! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder