Ayaklarımızın altında yıpranmış bir kumaştı Fransa
Nedense karşı çıktı ağıraksak adımlarımıza
Nedense karşı çıktı ağıraksak adımlarımıza
Öyle bir denizde ki yosunlarla karışmış ölüler
Piskopos başlıkları gibi batırılmış gemiler
Geçici karakol göğün ve suyun kıyısında yüz mil ötede
Malo kumsalı uzanır gider gökyüzünde
O atların çürüdüğü gecede yükselmektedir
Göçmen hayvanların tepinmesi gibidir
Geçit kaldırır çizgili kollarıyla ellerini
Yeniden buluruz içimizde eksik kalplerimizi
Jean-sans-terre'in yüreğinde atan yüzbin sevda
Hep yüzbin kez susacak mı acaba
Ey aziz Sebastian'lar yaşam ok attığında
Ne çok benzersiniz bana ne çok benzersiniz bana
Elbetteki beni dinleyecekler
Kalbi yerine hep yarasını seçenler
Ama ben söylediğim bu aşkı duyuracağım haykırarak
Geceleyin yangın çiçekleri daha iyi görünüyor bak
Bağıracağım bağıracağım yanıp tutuşan kentte
Damlardaki uyurgezerlerin dengesini altüst edercesine
Aşkımı bağırarak duyuracağım sabah erken
Bıleycinin Bileyci Bileyci diye bağırması geçip giderken.
Bağıracağım bağıracağım Sevdiğim gözler nerde
Siniz Tarla kuşum martım benim nerelerde
Bağıracağım bağıracağım toplardan daha yüksek bir sesle
Yaralılardan ve sarhoşlardan yüksek hem de
Bağıracağım bağıracağım senin dudağındır bardaklar
Benim o uzun aşkı içtiğim kırmızı şarap kadar
Kollarının sarmaşığı beni bu dünyaya bağlar
Ölemem ben Ölenler unuturlar
Gemiye binenlerin hatırlarım gözlerini
Dünkerk'te kim unutabilir ki sevdiğini
Atılan toplar yüzünden uyuyamam ben
Kim unutabilir alkolü o baş döndüren
İnsan boyu çukur kazdı her asker
Ve sanki mezarların gölgesini denemekteler
Taştan yüzler Delilerin hali tavrı
Hep bir önseziye benzer uykuları
Kumlar âşinâ değil bahar kokularına
İşte ölüyor Mayıs Kuzey'in kumullarında
Piskopos başlıkları gibi batırılmış gemiler
Geçici karakol göğün ve suyun kıyısında yüz mil ötede
Malo kumsalı uzanır gider gökyüzünde
O atların çürüdüğü gecede yükselmektedir
Göçmen hayvanların tepinmesi gibidir
Geçit kaldırır çizgili kollarıyla ellerini
Yeniden buluruz içimizde eksik kalplerimizi
Jean-sans-terre'in yüreğinde atan yüzbin sevda
Hep yüzbin kez susacak mı acaba
Ey aziz Sebastian'lar yaşam ok attığında
Ne çok benzersiniz bana ne çok benzersiniz bana
Elbetteki beni dinleyecekler
Kalbi yerine hep yarasını seçenler
Ama ben söylediğim bu aşkı duyuracağım haykırarak
Geceleyin yangın çiçekleri daha iyi görünüyor bak
Bağıracağım bağıracağım yanıp tutuşan kentte
Damlardaki uyurgezerlerin dengesini altüst edercesine
Aşkımı bağırarak duyuracağım sabah erken
Bıleycinin Bileyci Bileyci diye bağırması geçip giderken.
Bağıracağım bağıracağım Sevdiğim gözler nerde
Siniz Tarla kuşum martım benim nerelerde
Bağıracağım bağıracağım toplardan daha yüksek bir sesle
Yaralılardan ve sarhoşlardan yüksek hem de
Bağıracağım bağıracağım senin dudağındır bardaklar
Benim o uzun aşkı içtiğim kırmızı şarap kadar
Kollarının sarmaşığı beni bu dünyaya bağlar
Ölemem ben Ölenler unuturlar
Gemiye binenlerin hatırlarım gözlerini
Dünkerk'te kim unutabilir ki sevdiğini
Atılan toplar yüzünden uyuyamam ben
Kim unutabilir alkolü o baş döndüren
İnsan boyu çukur kazdı her asker
Ve sanki mezarların gölgesini denemekteler
Taştan yüzler Delilerin hali tavrı
Hep bir önseziye benzer uykuları
Kumlar âşinâ değil bahar kokularına
İşte ölüyor Mayıs Kuzey'in kumullarında
Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder