Sayfalar

7 Kasım 2015 Cumartesi

Fenerler

Rubens, unutuş ırmağı, erinç bahçesi,
Körpe et yastığı, ki orda sevemeyiz,
Ama sürer yaşamın coşup devinmesi,
Gök içre hava gibi, deniz içre deniz;

Leonardo da Vinci, derin, karanlık ayna,
Yurtlarını kapatan çam ve buzulların
Gölgesinde melekler belirir yan yana
Tatlı, gizemli bir gülüşle, cana yakın;

Rembrandt, yalnız bir büyük haçla süslenen,
Fısıltılar dolu, soğuk sayrılarevi,
Gözyaşlı dualar taşar süprüntülerden,
Birdenbire gelip geçer bir kış alevi;

Michelangelo, o pusarık yerde Herküller
Görülür İsalara karışan ve yarı
Karanlıkta dev gölgeler dinelir yer yer
Kefenlerini yırtıp gergin parmakları;

Boksör öfkesinden fauna kabalığına dek,
Hoyrat güzelliğini toplamayı bilen
Sarı, argın kişi, övünçten taşan yürek,
Puget, forsaların kederli sultanı, sen;

Watteau, o karnaval ki ünlü yürekler
Kelebekler gibi dolaşır yana yana,
Avizeler bu baloya çılgınlık serper
Hafif ve yeni süsler çıkarıp meydana;

Goya, o kara düş bilinmeyen şeylerden,
Pişirilen dölütler şabat zamanları,
Aynada cadılar, çoraplarını çeken
Çıplak kızlar, ayartmak için şeytanları;

Delacroix, kötü ruhlar basmış kan gölü,
Yeşil bir çam ormanıyla gölgeli, derin,
Garip boru sesleri geçip gider, ölü
Gök altında, boğuk bir ahınca Weber'in;

Bu küfürler, yalvarışlar, bu ilenmeler,
Çığlıklar, coşkular, yaşlar, Te Deum'lar bu,
Bin labirenti dolaşan bir yankı yer yer;
Ölümlü yüreklerin tanrısal afyonu!

Bu bir sesleniş ki bin nöbetçi yineler,
Bir buyruğun bin ses borusundan çıkışı;
Bin kalenin burcunda yakılmış bir fener,
Sık ormanlarda yitmiş avcılar çığrışı!

Şurası gerçek ki Tanrım, onurumuzdan
Verebildiğimiz en iyi kanıt, bu tutkun
Hıçkırıktır hep, çağdan çağa akaduran,
Varır, kıyısında diner sonsuzluğunun!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri
1857

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder