Sayfalar

4 Kasım 2015 Çarşamba

Ulu Ağaçlar Devrildiği Zaman

Ulu ağaçlar devrildiği zaman,
uzak tepelerde ürperir kayalar,
boy atmış otların arasına
pusar aslanlar,
ve filler bile güvenli bir yere
ağır ağır yürümeye başlar.

Ulu ağaçlar devrildiği zaman
ormanlarda,
ufarak yaratıklar sessizliğe çekilir,
duyuları siner
korkunun gölgesinde.

Ulu insanlar öldüğü zaman,
hafifler etrafımızdaki hava
çoraklaşır, seyrelir.
Tökezler nefesimiz.
Gözlerimiz ansızın görmeye başlar
acıtan gerçekleri.
Hafızamız birden keskinleşir,
sorgular,
kemirir söylenmemiş tatlı sözleri,
vaat eder
hiç yürünmemiş yolları.

Ulu insanlar ölür ve
onlara mecbur hakikatimiz
veda eder bize.
Büzülür, kurur
onların şefkatine muhtaç
ruhlarımız.
Eksilir,
onların aydınlığıyla
biçimlenen ve aydınlanan bilincimiz.
Bu kadar hiddetlenmemişizdir hiç,
tarifsiz cehaletine mahkum edilinceye değin
karanlık ve soğuk mağaraların.

Ulu insanlar öldüğü zaman,
az sonra huzur çiçeklenmeye başlar
ağır ağır ve hiç kural tanımadan.
Sakinleştirici bir titreşimle
dolar bütün boşluklar.
Duyularımız yenilenir,
eskisi gibi olmaz asla
ve fısıldarlar kulağımıza.
Onlar bu dünyada yaşadılar.
Yaşadılar. Biz… Daha güzel
olabiliriz. Yaşadığı için onlar.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder