Sayfalar

11 Aralık 2015 Cuma

Ermiş Pierre'in İnkarcılığı

Ne yapar Tanrı bunca beddua ve laneti
Meleklerine doğru yükselen hemen her gün?
Uyur tatlı sesinde o korkunç küfrümüzün,
Karnı et ve şarapla şişmiş bir tiran gibi.

Zulüm çeken, işkence görenlerin çığlığı,
Bir senfonidir elbet kişiyi sarhoş eden,
Hazlarının bedeli bu kadar kana rağmen,
Tanrılar öç almaktan hiçbir zaman bıkmadı!

- N’olur, Zeytindağı’nı hatırlasana İsa!
Diz çöküp yalvarırdın bir sadelik içinde,
Ve o gülerdi gökten çivilerin sesinde
Pis cellatlar çakarken bedenini çarmıha,

Ne ki tükürdüğünü gördün tanrılığına
Pespaye bir mutfak ve muhafız birliğinin,
Ve duydun batışını sipsivri dikenlerin
Sonsuz bir İnsanlığı barındıran başına;

Kırılmış bedeninin o korkunç ağırlığı
Uzatırdı her iki kolunu iki yandan,
Kan ve ter sızıyordu solgun düşmüş alnından,
Herkes için olmuştun sanki nişan tahtası,

Düşledin mi bu parlak ve bu güzel günleri,
Gelmiştin sonsuz sözü gerçekleştirmek için,
Ve geçmiştin sırtında sevimli bir eşeğin,
Yollara çiçeklerin, dalların serildiği,

Orda yürek umut ve mertlik doluydu her an,
Kırbaçlamıştın bu pis tacirleri son güçle,
Hâkim oldun mu bari? Sapladın mı göğsüne
Mızrağını çok daha evvel bir pişmanlıktan?

- Bense çıkarım elbet, tıkırında her şeyi,
Düş ile işi kardeş saymayan bir dünyadan;
Kılıcı kullanayım ve öleyim kılıçtan!
Ermiş Pierre İsa’yı inkâr etmiş... ne iyi!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder