Şiir, Sadece: Habil ile Kabil

11 Aralık 2015 Cuma

Habil ile Kabil

I

Habil’in soyu, ye, iç ve uyu;
Tanrı sana gülümsüyor hoş görerek.

Kabil’in soyu, bir çirkefte diz boyu
Sürün ve öl sefalet çekerek.

Habil’in soyu, senin kurbanın
Büyütüyor İsrafil’in burnunu!

Kabil’in soyu, çektirdiğin azabın
Hiçbir zaman gelmeyecek mi sonu?

Habil’in soyu, gör ekinlerinin
Ve sürülerinin iyiye gittiğini;

Kabil’in soyu, barsakların senin
Gurulduyor yaşlı bir köpek gibi.

Habil’in soyu, baba ocağında
Karnını sıcak tut, öylece kal;

Kabil’in soyu, küçücük mağaranda
Soğuktan titre dur, zavallı çakal!

Habil’in soyu, sev üreyerek!
Çoğalacak altının senin de.

Kabil’in soyu, ey yanan yürek,
Dikkatli ol bu büyük hevesinde.

Habil’in soyu, şişip büyüyorsun
Tıpkı tahtakuruları gibi.

Kabil’in soyu, üstünden yolun
Al götür umarsız aileni


II

Ah, Habil’in soyu, senin leşin
Büyütür elbet tüten toprağı!

Kabil’in soyu, senin işin
Yeterli ölçüde karşılanmadı;

Habil’in soyu, utancındır artık :
Kılıç yenik düştü mızrağa yine!

Kabil’in soyu, gökyüzüne çık
Ve at Tanrı’yı yeryüzüne!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Sözcüklerin ifade edemeyeceği kadar güzel ve derin. Sarsıcı, kışkırtıcı insanın ahhh sözcükler diyesi geliyor, nelere kadirsin.